Zeynep Zeytinci
Neredeyse 15 yıl önceydi, çok gençtim, üniversitede okuyordum devrimcileri daha yeni tanımaya başlamıştım.
Öncesinde buna dair fikrim sadece okuduğum siyasi kitaplardandı. Bu kitaplar sosyalizmin gerekliliğini ekonomik, toplumsal ve siyasi yönleriyle açıklıyordu ve benim kafamda adil ve eşitlikçi bir düzen, ezilenlerin iktidarıyla mümkündü. Teori evet, çok haklıydı, ama sosyalist toplumun insanı nasıldı, işte bu çok da hayal edemediğim bir şeydi.
Sonra Vedat Türkali’nin “Güven”ini okudum, iki ciltlik devasa kitabı 5 günde bitirdim. Çok etkilenmiştim ama hayal kırıklığı da yaşıyordum.
Kitabın kahramanı tıpkı bu düzenin insanı gibiydi, komünist partiyi ararken verdiği mücadele sonrasında direnişi çok etkileyiciydi ama bazı meselelerde bu toplumun gerici yönlerini de taşıyordu ve ben o kitaptan sonra sosyalist ya da komünist toplumun insanını kafamda idealleştirmekten vazgeçtim.
Sınıfsal ve ulusal mücadele yürüten devrimciler de bundan azade değildi elbette ve daha gerçekçi bakarak hatalarımız ve eksikliklerimize rağmen ilerlemeye çalışan insanlara saygı duydum.
Çernişevski’nin “Nasıl Yapmalı” romanı beni bu açıdan etkileyen ikinci kitaptı. Daha ileri bir insanı resmediyordu ve bu insanı hayalimde canlandırabiliyordum.
Mücadele içinde olduğum süre boyunca bana her açıdan başka bir dünyadan geldiğini hissettiren birkaç kişiyle tanıştım; pek çok kişi yoldaşım oldu ama pek azı bana bu hissi verdi. Maviş bu insanlardan biriydi.
Maviş’in bendeki anlamı, başka bir dünyanın insanını zihnimde canlandırabilmesi, tüm geri çekici zorluklara rağmen o insan olabilmesiydi. Devrimi kitaplardan okuyor anlamaya çalışıyordum ama sonrası nasıl olacaktı? Sonrasında nasıl insanlar yetişecekti, biz aslında neyi değiştirmiş olacaktık? Başka bir dünya kurmak için pek çok ağır bedelle ağır aksak bir yürüyüş devam ediyordu, bu dünyanın kiri pası eteğimize bulaşmış bir çamur gibi yürüyüş boyunca ayaklarımızı ağırlaştırıyordu.
Kendimizle, başkalarıyla ve düzenle mücadele ederken pek çoğumuz yolda kalıyor devam edemiyordu. Ne zaman bu dünyadan ve insanlardan umudumu kesecek hale gelsem aklıma Maviş geliyor. En sıkıntılı zamanlarda onu rüyamda görmem belki bilinç altımda yer alan imgesinden dolayı…
“Kötülüğün Sıradanlığı” kitabında sıradan insanın kötü olabilmesinin ne kadar kolay olduğunu görüp dehşete düşeriz; kitapta anlatılan üst düzey Nazi komutanı aslında oldukça sıradan bir insandır çünkü. Nazi kamplarında, Kürdistan’ın zindanlarında, 12 Eylül işkencelerinde, Ermeni soykırımında, Maraş’ta, Sivas’ta… pek çok toplumsal olayda sıradan insanların yaptıkları onlarca, yüzlerce kötülük… İnsanı asıl dehşete düşüren de bu insanların “normal” hayatta ne kadar sıradan olduğu, bir tanıdığına sorulsa ‘iyi bir insan’ deyip geçeceği kadar sıradan. Kötülük sıradan insanlarda uygun koşullarda bu kadar kolay kök salıp büyüyebiliyor, yabani bir çalılık gibi her yeri kaplıyorsa, hayal ettiğimiz dünyanın insanı sıradan olmamalıydı. Maviş’in benim için anlamı buydu, başka bir dünyanın insanıydı, bugün hala insanlardan umudu kesmediysem, tüm kötülüklere rağmen Maviş’lerin de olmasıdır sebebi.
Son zamanlarda insanları düşünürken zihnimin içinde onları kitaplara benzetiyorum, sahip oldukları özellikleri bir kitaba atfederek anlamaya çalışıyorum. Maviş’i onu tanımayan bir insana nasıl anlatabilirim? Çalışkandı, emekçiydi, dürüsttü, gerçek anlamda iyi kalpliydi, duyarlı ve zekiydi; bunların hepsi ama bunlardan fazlasıydı. Tüm bu özellikler bir eksik bir fazla pek çok insanda olabilir, tıpkı iyi yazılmış bir roman gibi… Bir roman edebî olarak derin ve sürükleyici, toplumsal açıdan ilgi çekici vs. olabilir. ‘İyi bir roman,’ deriz, ama onu klasik yapan nedir? Bence bıraktığı izdir, hem tüm bunlardır hem de bunların ötesinde bir şeydir. Arkasında ve temas ettiği şeyde bir iz bırakır. Bu iz zamanın ve değişimin yıpratıcılığına karşı direnecek kadar derin ve sağlamdır. Bizde bir şeye dokunur ve bir şeyleri değiştirir.
Maviş de benim zihnimde böyle bir kitapla örtüşüyor hep; tam 5 yıldır yok ama arkasında ve temas ettiği her şeyde bıraktığı izler duruyor.
Alınteri Gazetesi 21. Yüzyıla Sosyalizmi Yazacağız!