Devrimin Esasları ve Örgütlenmesi



TİKB Programı’ndan “Devrimin Esasları ve Örgütlenmesi”nin bir bölümünü yayınlıyoruz


Türkiye İhtilalci Komünistler Birliği (TİKB) 46. kuruluş yıldönümünü kutluyor.

TİKB, insanlığın kurtuluşunu amaçlayan komünist bir örgüttür. Sömürünün, sınırların ve eşitsizliklerin ortadan kalktığı bir dünya için savaşmaktadır.

Bu vesileyle TİKB Programı’ndan “Devrimin Esasları ve Örgütlenmesi”nin bir bölümünü yayınlıyoruz:

TİKB, devrimi ve devrimciliği, salt siyasal iktidarın ele geçirilmesini hedefleyen dar bir siyasal mücadele olarak görmez. O, toplumsal yaşamın her alanında emeği kendi ürünlerine, insanı insana yabancılaştıran bütün ilişkileri, en başta da bunların temelinde yatan üretim tarzını ve alışkanlıklarını komünal içerikte kökünden değiştirecek bir toplumsal devrimi ve devrimciliğin savunucusudur.

Bu devrimcilik, her şeyden önce yaşamın her anı ve alanında burjuva ideolojisinden, burjuva ve küçük burjuva anlayış ve alışkanlıklardan radikal bir kopuşu gerektirir. Bireysel ve kolektif düzeyde komünist dönüşüm ve mükemmelleşme sorununu, devrimciliğe yönelişle başlayan kesintisiz bir süreç olarak görür. Burjuvazinin toplum üzerindeki ideolojik-kültürel hegemonyasına karşı savaşımı merkezi iktidar sorunundan kopartarak ele alan sivil toplumcu reformizme olduğu kadar, bütün toplumsal sorunların çözümünü iktidarın ele geçirilmesi sonrasına erteleyen bir devrimcilik anlayışına da karşıdır. Devrim öncesi ve sonrası gibi katı ayrımlarla hareket etmez. Devrimin tutarlı sosyalist bir çizgide gelişimiyle onun örgütleniş sürecinde izlenen tarz, kullanılan yöntemler ve yaratılan değerler arasındaki doğrudan ilişkiyi gözeterek hareket eder. Sınıfın ve emekçi kitlelerin militan bir sosyalist kültürü, onun değer ve ölçütlerini, devrimci yöntemini ve düşünme tarzını her günkü mücadelenin içinde soluyabilecekleri çeşitlilik ve zenginlikte bir mücadele çizgisi izler. Kadın sorunu başta olmak üzere pekçok toplumsal konuda komünist kültürün dönüştürücülüğünü öncünün saflarından başlayarak somutlayacak yöntem ve araçlarla savaşır. Proleter kitlelerin kendi kendilerini yönetmeyi kültür haline getirmelerini sağlayacak mücadele biçim ve araçları geliştirmeyi esas alır.

Küçük hesaplar, gündelik başarılar peşinde koşmaz; hiçbir taktik başarı ya da hedefin tarihsel amaçlarının önüne geçmesine, ideolojik kimliği ve çizgisi hakkında bulanıklık, kuşku ve güvensizlik yaratmasına meydan vermez.

***

Devrimci proletarya ve onun komünist öncüsü olarak TİKB, proleter devrime hazırlık ve onun örgütlenmesi sorununu, burjuvazinin iktidarına ve kapitalizme karşı kesintisiz bir savaşım süreci olarak görür. Bu bağlamda, demokratik nitelikteki siyasi taleplerle emeği fiziki, moral ve entelektüel yozlaşmadan koruyacak iktisadi talepler uğruna her günkü mücadelenin önemini küçümsemez.

Demokratik haklar ve ekonomik-sendikal talepler uğruna yürütülecek mücadele, sınıfın ve emekçi yığınların geniş kitlelerinin mücadeleye çekilmesini kolaylaştırır ve hızlandırır, devrim ve sosyalizm uğruna mücadeleye hazırlık okulu işlevini görür. Proletarya bu mücadelenin ateşinde pişip deneyim kazanmakla kalmaz, devrimci örgütlenmesini geliştirir, savaşımın koşullarını kendi lehine genişletip güçlendirme olanağını bulur.

Ancak bu alan, düzeltilmiş bir kapitalizm rüyası gören reformizme çok açıktır. Onun için devrimci sosyalist proletarya, kısmi demokratik ve sendikal haklar uğruna mücadeleyi örgütlerken reformizmin her türüyle arasındaki sınırların çok net olmasına özen gösterir.

Her şeyden önce devrim ve devrimci iktidar perspektifiyle sınıfsız komünist topluma ulaşma tarihsel hedefinin gözden kaçırılması ya da sulanmasına meydan vermez.

Kapitalizm ve burjuvazinin egemenliği koşulları altında kısmı demokratik ve ekonomik hak ve talepler uğruna yürütülecek mücadelenin gerek içerik gerekse biçim yönlerinden proleter sosyalist içerikte militan devrimci bir karakter taşımasına dikkat eder.

Bu tür taleplerin formülasyonu sırasında bunların teorik olarak kapitalizm koşullarında da gerçekleşebilir olmakla birlikte pratikte burjuvazinin kolay kolay kabullenmeyeceği içerik ve özellikte olmalarını esas alır.

Her somut evrede sınıfın ve emekçilerin geniş kesimlerini de kendine çekecek militan biçimlerin kullanılmasını ön planda tutar.

Sınıfın ve kitlelerin demokratik-sendikal bir muhtevaya sahip kendiliğinden eylemlerine bilinçli bir karakter kazandırmaya çalışır. Bunları talepler ve biçim yönlerinden basitten karmaşığa, daha alt biçimlerden daha üst biçimlere sıçratmaya gayret eder, ekonomik eylemleri siyasal eylemlere evriltmeye çalışır.

Sosyalist proletarya, kapsam olarak kapitalizm koşullarında da gerçekleşebilir nitelikteki iktisadi ve demokratik içerikli kısmı taleplere “geçiş dönemi programı” kılıfını geçiren anlayışları reddeder. Bu yaklaşımı, TDH içinde derin tarihsel köklere sahip olan “asgari-azami program” ayrımına dayalı aşamalı devrim anlayışlarının sosyalist görünümlü ‘inceltilmiş’ biçimi olarak görür.

***

TİKB, teorisi ve pratiğiyle militan bir sosyalist devrimciliği esas alır. Militanlık, sosyalizmin ruhunda, tarihin tanıdığı en devrimci sınıf olan proletaryanın mayasında ve onun dünya görüşünü oluşturan Marksizm-Leninizm’in özünde yatan bir özelliktir. Dolayısıyla militanlıktan uzak bir proletarya devrimciliği ve ML’lik iddiası, proletarya sosyalizmini ve ML’i sulandırıp yozlaştırmanın biçimlerinden biridir.

TİKB, sosyalist militanlığı biçim fetişizmi olarak anlamaz ve buna indirgemez.

Şiddete dayanan devrimin zorunluluğu ve kaçınılmazlığına inanır. Devrimci kitle çizgisini ve sınıfın militanlığını geliştirmeyi esas alır. Devrimci militan biçimleri her zaman için esas alıp ön planda tutmakla birlikte hiçbir mücadele biçimini kendinde şey olarak mutlaklaştırmaz.

Mücadele biçimleri sorununu, her tarihsel evrenin somut koşullarıyla ilişkisi içinde özellikle de sınıfın ve emekçi yığınların mücadele, bilinç ve örgütlülük düzeylerini gözönünde tutarak ele alır. Şiddete dayalı ve barışçı, yasadışı ve yasal, parlamento dışı ve parlamenter tüm mücadele araç ve yöntemlerinden hangilerini nasıl bir bileşim halinde kullanacağını bu bağlam içinde belirler. Kadrolarını, sınıfı ve emekçi yığınları mücadelenin her biçimini ustalıkla kullanabilecek şekilde her duruma hazırlamaya çalışır.

TİKB‘nin anladığı anlamda komünist militanlık, pratiğin bütününde olduğu kadar teoride de, sadece belirli eylem anları ve işlerle sınırlı kalmayıp hayatın her anı ve alanında, yaşam tarzında, düşünce ve davranışta da kendini göstermesi gereken bir militanlıktır.

***

TİKB kendi dışındaki devrimci güçlerin varlığına ve mücadelelerine saygı duyar. İşbirlikçi tekelci burjuvazinin egemenliğine, kapitalizme ve emperyalizme karşı samimi bir mücadele yürüten bütün sınıfsal, ulusal ve toplumsal güç ve dinamiklerin mücadelelerini destekler. Aradaki farklılıkları unutmaksızın ve silikleştirmeden onlarla, açıkça ortaya konulmuş devrimci ilkelere dayalı işbirliği ve ittifak ilişkilerine girmekten çekinmez. Ancak bu ilişki onu, proletarya dışında kalan ve burjuvazi, kapitalizm ve emperyalizm tarafından ezilip sömürülen, horlanıp dışlanan tüm güçleri sosyalist proletaryanın bayrağı altında birleşmeye çağırmaktan alıkoyamaz.