Akan işçi kanları ve tahrip edilen doğanın hesabının bile yapılamadığı 3. Havalimanı’nın tamamlanan 1. Faz’ı, Cumhuriyet’in 95. yıldönümü olan dün yapılan törenle bir zafer edasıyla gerçekleşti. Törene yansıyan fotoğraflar bile bu havalimanının “zafer” olarak sunan siyasi iktidarın-rejimin tipik bir prototipiydi. Hem dış politikada nasıl bir hezimet ve tecrit yaşandığının, ama hem de bu rejimin bol bol yalaka, karaktersiz ve dönemin ruhuna da uygun rantiyeci-asalak takımı dışında bir “dostunun” olmadığını tercüme eden fotoğraflardı onlar.
Düşünün ki “Milletin a..na koyacağız” diyen Mehmet Cengiz gibi bir asalak bu “zafer” kutlamasının baş konuşmacılarından biriydi. Fazla söze gerek yok, herkes kendi meşrebine, sınıfsal karakterine ve ruhuna uygun olanlarla bir araya gelmiş; işçilerin-ağaçların-hayvanların canı-kanı üzerinden oluşturulan bu debdebeli sirkin tamamlayanı olmuştu!
O açılıştan sonra AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan bugün partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada yapıp ettiklerini bir kez daha yere göğe sığdıramadı. Ne kadar milyar Euro harcandığından, nasıl bir teknik altyapıya sahip olunduğundan, Almanların nasıl kıskandıklarından, dünyanın en büyük hava ulaşımı ve lojistik merkezine sahip olmaktan dem vurdu durdu.
Erdoğan’ın ardı ardına sıraladığı tüm övgüler içinde sadece işçiler yoktu. Ölen işçiler, sakat kalan işçiler, ücretini alamayan, tahtakurularıyla yatıp kalkan, yemek ve ulaşım için insanlık dışı koşullara maruz kalan işçiler… O her zamanki kibri-havacılığı ve hasımlarına bol bol yumruk sallayan tutumuyla bu konuşma içinde ettiği sadece bir cümle bile tüm bir sınıfsal duruşunun özeti oldu. “3-5 firma el ele verip, bir yerlere fırsat vermeden bu işi bitirdiler. Biz bu büyük sevinci Cumhuriyet Bayramımıza denk getirmek için yüklenici firmaları gerçekten çok zorladık. Sağ olsunlar onlar da yetiştirdiler” diyordu Erdoğan!
Türkiye’nin asalak takımının oluşturduğu İGA’ya gani gani Euro akıttıklarından falan bahsetmesini beklemiyoruz tabi. O akıtılan paraların karşılığının yapacağı siyasi şovun eksik gedik de olsa bir an önce hazır edilmesine odaklanmış zihniyle doğrudan ilişkili olduğundan…
Fakat Erdoğan bu sözleriyle o köle kampındaki çalışma koşullarının, işlenen ve sayısı bilinmeyen iş cinayetlerinin baş faillerinden biri olduğunu itiraf etmiş oldu.
İşçilerin sadece son günlerde nasıl bir üretim zorlamasına maruz kaldıklarını, jandarma dipçikleri altında nasıl işe koşulduklarını, mesailerinin nasıl arttırıldığını, yemek yedikleri yerlerin bile nasıl kaldırıldığını, bu koşullarda ardı ardına yaşanan iş cinayetlerinin hangi zeminde ortaya çıktığını Erdoğan “itiraf” etmiştir bu sözlerle.
‘Millete’ küfreden Cengiz’i baş konuşmacı yapan Erdoğan, sayısını bile bilmediğimiz iş cinayetlerinin ve o rezil koşulların baş sorumlusudur. İGA’yı oluşturan inşaat baronlarının hem finansörü hem hizmetçisi hem de tüm bunların karşılığını bitmesi nesnel olarak mümkün olmayan bir projeyi işi hızlandırarak bitirmeleri şeklinde alan bir siyasi rantiyerdir!
Boşuna değil 3. Havalimanı şantiyesinde olup biteni sağır sultan bile duymuşken Erdoğan ve partisiyle bütünleşmiş devletin duymaması, görmemesi, müdahale etmemesi.
Katliamlar, insanlık dışı koşullar kolektif bir sınıf düşmanlığının eseridir! Bu şebekeyse er ya da geç işçi ve emekçilere hesap verecektir.