‘Andımız’: Bir siyasi rant ve dövme aracı



Bir siyasi rant ve dövme aracı olarak kullanılan ‘Öğrenci Andı’, bu sefer de Danıştay kararına itiraz eden MEB’in dilekçesini kaleme alan 3 bürokratın görevden alınması gündemde


Bir siyasi rant aracına olduğu kadar  iktidar blokunu oluşturan güçler arasındaki tepişmenin düzeyinin aynasına da dönüşen ırkçı-kafatasçı “Andımız” bir kez daha gündemde. Bu sefer de MEB’in Danıştay 8. Dairesi’nin ‘öğrenci andı’nın tekrar okutulması yönündeki kararına ilişkin Danıştay’a gönderilen itiraz dilekçesinde imzası bulunan üç kişi görevden alındı.

Görevden alınanların, temyiz dilekçesi metninde kusuru bulunduğu belirtilen Hukuk Hizmetleri Genel Müdürü ve iki avukat olduğu kaydedildi.

MEB’den yapılan açıklamada, “Dilekçeyle ilgili düzeltmeleri ek beyan olarak sunacağız” ifadelerine yer verildi.

Danıştay’a gönderilen itiraz dilekçesinde, öğrenci andı ve benzeri uygulamaların askeri ağırlıklı rejimlerde görüldüğü ve ‘komünizm ile faşizmde görülen çağdışı uygulama’ olduğu söylenerek, şöyle denilmişti:

Özellikle 30’lu yıllarda benimsenen politika, artık toprak bütünlüğünü garanti altına alan bir ülkenin milli bütünlüğünü de sağlamasıydı. Öğrenci Andı da bu amaçla benimsenmiş ve ilkokullarda okutulmaya başlanmıştır. Ulus bilincine geç ulaşan bir toplumda bu çeşit sembol ve ritüellerin kullanılarak, ortak bir milli kimlik inşa edilmeye çalışılması anlaşılabilir bir durumdur. Ancak 2023 yılında yüzüncü yılını dolduracak olan Türkiye Cumhuriyeti’nde toplumun zaten bir milli kimlik kazanmış olduğunu kabul etmek gerekir. Yani Öğrenci Andı işlevselliğini yitirmiştir. Hal böyleyken 21. yüzyıl Türkiye’sinde 30’lu yılların ritüellerini benimsemek anakronik (çağdışı) bir yaklaşım olacaktır.

Bürokratlar, öğrencilerin her gün ‘papağan gibi’ tekrarlayacakları sözler yerine, konuşup tartışarak ve yaşayarak öğrenmelerinin günümüz eğitiminin önemli bir kısmını oluşturduğuna vurgu yapmıştı.

Dilekçedeki “Ulus bilincine geç ulaşan bir toplumda…” bölümüne ateş püsküren Bahçeli’nin tepkisine AKP cenahından hızla yanıt geldi.

Andımızın” yeniden okunmasına ilişkin Danıştay kararını Kürt halkının hassasiyetlerine seslenme vesilesi yapan AKP cenahı, parti sözcüsü Ömer Çelik üzerinden yaptığı açıklamalarla tüm o sözlerin bir gösteri ve seçim yatırımı dışında bir anlamı olmadığını da itiraf etmiş oldu.

Dilekçedeki sözkonusu ifadeleri tasvip etmediklerini, bu ifadelerin MEB’in de görüşleri olmadığını, avukatların kendi inisiyatifleriyle bu içeriği hazırladıklarını söyleyen Çelik, sözkonusu tanımlamaya tepki gösteren Bahçeli’nin haklı olduğunu vurguladı. Dahası bu vurgusunu pekiştirmek için üstüne bir de dilekçedeki tanımlamaların Erdoğan’ın “millet” yaklaşımıyla da taban tabana zıt olduğunu kaydederek, duruşunun altını çizdi.

Bu vesileyle sarsıntılar yaşanmaya başladığı anlaşılan MHP ittifakına bir kez daha selam çakan AKP, Kürt halkına dönük atraksiyonunu da Danıştay itirazını sürdüreceğini belirterek sürdürdü. Tam bir ip-cambaz oyunu yani…

Ne olmuştu?

Türk Eğitim-Sen,  8 Ekim 2013’te kaldırılan ‘öğrenci andı’nın yeniden okutulması için aynı gün dava açmıştı.

Sendika, Milli Eğitim Bakanlığı İlköğretim Kurumları Yönetmeliği’nin ‘Öğrenci Andı’ başlıklı 12’nci maddesini yürürlükten kaldıran düzenlemenin iptalini istemişti.

Danıştay 8’inci Dairesi de söz konusu hükmün iptaline karar vermişti.