Rejimin Gezi korkusu ve intikam hırsı devam ediyor. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nca yürütülen “Gezi soruşturması” kapsamında İstanbul Emniyet Müdürlüğü,Taksim Dayanışması’ndan, Can Atalay Tayfun Kahraman, Ahmet Saymadi’yi ifadeye çağırmıştı. Bugünde Mücella Yapıcı ifadeye çağırıldı. Hazırlanan dosyada gizlilik kararı olduğu ve dosyanın 4 bin sayfadan oluştuğu öğrenildi.
Sistemin tüm yaşam alanlarına otoriter ve gelenekçi bir tarzda yaptığı müdahalelere, kurumsal ilişkilere ve dayatmalara duyulan tepkiler 31 Mayıs’ta kitlelerin sokaklara akmasıyla kendini göstermişti. Hemen hemen her kesimden insanın duyduğu öfkeyi kitlesel ve militan bir tarza ortaya koyması devletin siyasal temsilcilerini rahatsız etmiş, haftalarca önünü alamadıkları bu öfkeyi kendi rejimlerine yapılan bir saldırı olarak nitelemişlerdi. Taş ve sopalara karşılık, silahlarıyla sokağa çıkan devlet 7 direnişçiyi katletmişti.
Üzerinden yıllar geçse de onlar açısından büyük bir kâbusa dönüşen bu direniş, yeniden Gezi direnişi benzeri direnişlerin patlama olasılığına karşı sürekli tetikte beklemelerine de sebep oldu. Hemen hemen başlayan her işçi direnişi, her toplumsal tepki “Yeni Gezi” planı olarak kafalardaki korkuyu hep diri tuttu. Aynı zamanda hiç bitmemiş olan intikam hırsı, Gezi direnişi üzerinden kitlelere gözdağı verme, sindirme politikasını da sürekli güncelleme ihtiyacını doğurdu. Bu sadece bir intikam hırsıda değil. Yaşanan siyasal ekonomik krizin, yeni Gezi Direnişlerine gebe olduğunun sistemde farkında. Gittikçe ağırlaşacağı aşikar olan bu krize tepkileri bastırabilmek için şimdiden psikoloji boyutta bir savaşın başladığının ve bunun daha da boyutlanarak sürdürüleceğinin bir işareti.