Tankut Serttaş
Antep’te tekstil işçileri sefalet zammına karşı direnişlere hazırlanıyor: Mahalle toplantıları, işyeri komiteleri, kurultaylar…
Milyonlarca emekçi yeni yılın ilk zamlı maaşlarını alacak. Antep’te pek çok tekstil fabrikasında zam oranları hâlâ açıklanmadı. Ancak son yıllarda bir teamül haline gelen asgari ücret artış oranında zam ise pek çok işçi açısından kabul edilemez derecede düşük.
Birleşik Tekstil Dokuma ve Deri İşçileri Sendikası (BİRTEK-SEN) olası düşük zam dayatmasına karşı fabrikalarda ortaya çıkacak direnişleri daha örgütlü ve güçlü hale getirmek için kolları sıvadı. Bir aylık hazırlık çalışmasının ardından düzenledikleri işçi kurultayında ortak taleplerini belirleyen BİRTEK-SEN ve işçiler, mahalle toplantılarıyla, işyeri komiteleriyle, düzenledikleri kurultayla direnişlere hazırlanıyor.
BİRTEK-SEN Genel Başkanı Mehmet Türkmen’le Antep’teki OSB’lerde genel durumu, işçilerin zam beklentilerini, düzenledikleri kurultayı, hazırlıklarını ve önümüzdeki günlere dair beklentilerini konuştuk.
26 Ocak’ta Antep’te bir işçi kurultayı düzenlediniz. Bu kurultayı düzenleme ihtiyacı nasıl oluştu?
Asgari ücrete yapılan zam düşük olunca, bir tepkinin oluşacağını düşündük. Malum temmuzda zam yapılmadı, ocakta da gerçek enflasyonun çok altında bir zam yapıldı. Kendiliğinden bir tepki gelmese de sendika olarak bu düşük zamma karşı ses çıkarmayı düşünüyorduk.
Asgari ücretin açıklandığı gün, biz tekstil ve dokuma işçilerine yönelik bir çağrı yaptık. Bu sefalet zamlarına mahkum olmayalım, kendi zam taleplerimizi kendimiz belirleyelim dedik. Bir anket çalışması başlattık. 500 civarında işçiyle anket yapıp talepleri belirlemeye çalıştık. Asgari ücret açıklandıktan iki gün sonra da 150’ye yakın işçinin katılımıyla bir basın açıklaması yapmıştık.
Sonra toplantılarımız başladı. Sendikamızda dört ayrı toplantı yaptık. İşçilerin yoğun yaşadığı semtlerdeki kahvelerde üç ayrı toplantı yaptık. Bu toplantılara da toplamda 35 fabrikadan 200’e yakın işçi katıldı. İşçi servisi duraklarında yaygın bildiri dağıtımı ve afiş çalışmaları yaptık.
Bu çalışmaların sonunda talepleri ve durumu değerlendirdik. Taleplerin ve hareket planının ortaklaştırılması ihtiyacı belirince böyle bir kurultay yapmaya karar verdik.
Yüzde 30 zammı kabul etmeyeceğiz diyorsunuz. Antep OSB’lerinde asgari ücretle çalışmak yaygın mı veya diğer ücretlere de aynı oranda zam yapılacağı mı söylendi?
Asgari ücretle çalışan işçi sayısı azdır burada. Hem işin vasıf gerektirmesi hem de köklü bir mücadele geleneğinin olmasından dolayı. Ama son yıllarda ücretler her yerde olduğu gibi burada da çok eridi, yüksek enflasyonla birlikte alım güçleri çok düştü.
Genelde yeni başlayanlar asgari ücret alır. Mesleğe başlangıç ücreti gibidir. İplik fabrikalarında ücretler 23-24 bin lira bandında. Halı dokuma fabrikalarında ücretler biraz daha iyi. Dokuma ustaları 30-35 bin lira civarında alır. Onların yardımcısı konumundaki telciler 27-28 bin lira civarında alır.
Asgari ücrete yüzde 30 zam yapıldı ama son birkaç yıldır diğer ücretlere de genelde aynı oradan zam yapılıyor. Yüzde 30 zam demek, bu ücretlerin daha da erimesi, işçilerin açlığa mahkum olması demek. Zaten açıklandığı günden itibaren Başpınar’da özellikle üyelerimizin olduğu ve çalışmamızın olduğu fabrikalarda çok ciddi bir tepki açığa çıktı.
Kurultaya dönersek… Kimler katıldı, ne konuşuldu, ne kararlar alındı?
Az evvel bahsettiğim bir aylık çalışmanın ardından kurultay düzenlemeye karar vermiştik. Bu kurultaya 36 fabrikadan 150’ye yakın işçi katıldı. Halı dokuma fabrikalarından, iplik fabrikalarından, çuval fabrikalarından…
Hem anket sonuçlarından hem de kurultaydaki sözlerle birlikte en az yüzde 65 zam talebi belirlendi. Bunun yanı sıra yılda iki ikramiye, banka promosyonların işçilere ödenmesi ve vergi dilimi kesintilerinin işçilere yansıtılmaması gibi üç talep daha belirlendi.
Bu talepler ekseninde Başpınar işçilerine bir çağrı yaptık. Kurultaya katılımın olduğu fabrikalar başta olmak üzere Başpınar’daki tekstil ve dokunma işkolundaki bütün fabrikalara bu talepleri elde etmek için sendika çatısı altında birleşme ve kendi fabrikalarımızda örgütlenme çağrısı yaptık. Belirlediğimiz taleplerin hayata geçmesi aslında yaptığımız çağrının ne kadar karşılık bulacağı ile ilgili. Çünkü halihazırda Başpınar işçileri çoğunlukla örgütsüz.
Geçmişin dersleri
Geçmiş deneyimler ve bu deneyimlerin dersleri de konuşuldu kurultayda. Ünalan direnişi, Başpınar’da yaşanan grev ve direnişler… Bu grev ve direnişe öncülük eden işçiler de kurultaydaydı. Zaten bir kısmı sendikamızın kurucuları arasında da yer aldı. Yani sadece son birkaç yılın değil, 25-30 yıllık direniş geleneğinin dersleri de konuşuldu.
Özellikle son üç yılda çok sayıda zam ve ücret talepli kendiliğinden eylem ve direniş yaşandı. Bunların pek çoğuna da sendikamız BİRTEK-SEN öncülük etti. Pek çoğu da kazanımla sonuçlandı. Ancak direniş sürecindeki örgütlülüğün de pek çoğu kalıcı olmadı. İşçiler tekrar işbaşı yapınca kurulan komiteler dağıldı. Bu birlik kalıcı olmayınca kazanımlar da kalıcı olmuyor. İşbaşı yapıldıktan sonra pek çok fabrikada o direnişlere öncülük eden işçiler başta olmak üzere çok sayıda işçi işten atıldı.
Tek bir fabrikaymış gibi örgütleneceğiz
Bu yüzden bu sefer sanki tüm işçiler aynı fabrikadaymışçasına, aynı taleplerle ve daha büyük çapta örgütlenmeye çalışacağız. Kurultayda da bunu konuştuk. Ortak talepler etrafında ve aynı çatının altında birleşerek hareket etmenin önemine vurgu yapıldı. Çünkü yüzde 30 gibi bir zam dayatılırken yüzde 65 gibi bir düzeyde bir zammı ancak Başpınar genelinde bir örgütlenme ve ortak bir mücadeleyle elde edebiliriz. Bu da ancak bir sendika çatısında mümkün.
Pek çok ileri işçi, bu fabrikalardan katılan öncü işçiler, aslında bu gerçeğin farkında ama hâlâ sendikalı olma, kalıcı bir örgütlülüğe sahip olma konusunda ne yazık ki çekimserler. İşten atılmaktan korkuyorlar, sendikalı olduklarında iş bulamamaktan korkuyorlar. Aslında bu yersiz bir korku tabii. Çünkü bütün yaşananlar bize gösteriyor ki, tam tersine, sendikasız, örgütsüz olmak bizim için asıl güvencesizlik. Son üç yılda yaşadığımız deneyimler, işçilerin sendikayla hareket ettiğinde pek çok direnişten kazanımla çıkması da aslında sendika çatısında altında örgütlenmenin ne kadar önemli olduğunu gösteriyor. Bütün işçiler bunun farkında. Ancak dediğim gibi işte bu çağrının fabrikalarda tek tek örgütlenmesi gerekiyor.
İşyeri komiteleri kuruluyor
Kurultaya katılan fabrikaların bir kısmında işyeri komiteleri kurmaya çalışıyoruz. Bazılarında kurduk. Bu fabrikalarda işçileri aynı zamanda sendikaya da örgütleyerek bu talepler etrafında daha örgütlü bir mücadeleye hazırlamak ve bu mücadelenin sonucunda da kazanımlarımızın kalıcı olmasını güvence altına almak istiyoruz.
Şimdi taleplerimizi belirledik, bunu işçilere ilan ediyoruz. İşçilere çağrımız bu talepleri elde etmek için örgütlenmek, sendika çatısı altında birleşmek. Bu kaç fabrikada, ne düzeyde etkili olur bunu önümüzdeki günler gösterecek.
Önümüzdeki günlerde nasıl bir hareketlilik bekliyorsunuz?
Şu ana kadar bazı fabrikalardan haberler geldi. Henüz fabrikaların büyük bir çoğunluğu zam oranını açıklamadı. Ama Başpınar patronlarının genel tavrı şu oluyor: “Devletin verdiği zam bu, biz de ancak bunu verebiliriz.” Bunun üstüne çıkmak biraz işçilerin tepkisine bağlı.
Şöyle gelişmeler de oldu. Geçen hafta içinde birkaç fabrika açıklayacağını duyurmuştu. Ancak bu kurultayın duyulmasından ve bu çalışmaların etkisinden dolayı kurultaydan sonraya bıraktı fabrikalar. Bu çalışmalarımız patronlarda da bir tedirginlik yaratmış durumda. Özellikle kurultay günü normalde pazar günü çalışmayan bazı fabrikaların sırf işçilerin katılımını etkilemek için pazar mesaisi koydu. İşçilerin kurultaya katılmasını önlemeye dönük kimi tehditler, korkutmalar oldu. Yine kurultay olduktan sonra kimi yerel gazetelerde yazılar yazılmaya başlandı. Sendikamızın Başpınar işçileri arasında yürüttüğü çalışmayı “ortalığı karıştırmak, provokatörlük yapmak” olarak lanse ettiler. Ekonominin ve özellikle tekstil sektörünün son derece kötü olduğu ve herkesin fedakarlık yapması gereken bir dönem olduğunu yazdılar.
Önceki gibi fiili ve kendiliğinden hareketler patlayabilir ama bazı fabrikalarda daha derinlikli bir çalışmamız var. Bu fabrikalarda komitelerimizi kurduk, vardiya ve bölümlerden oluşturduğumuz temsilciler. Böyle bir hareketi örgütleme ve ortaya çıktığında bunu örgütlü bir şekilde sürdürme konusunda bir hazırlığımız var. Ama geri kalanı biraz işçilerin kendiliğinden tepkisi belirleyecek.
Büyük fabrikalarda nasıl şekilleneceği de belirleyici olacak. Eğer büyük yerlerde güçlü bir hareket ortaya çıkarsa biz bunun bütün sektörü etkileyeceğini düşünüyoruz. Birkaç fabrikayla da sınırlı kalabilir. Daha çok sayıda fabrikaya da yayılabilir. 2022 Şubat’ın da olduğu gibi. Bunları şimdiden kestirmek zor ama şunu biliyoruz. Yüzde 30 sefalet zammını Başpınar’da kabul eden tek bir işçi yok. Buna ciddi bir tepki var.
Ama işte bu tepkinin ne kadar örgütlü bir güce dönüşeceği ve belirlediğimiz bu talepler etrafında ne kadar örgütlü bir hareketin ortaya çıkacağı biraz süreci belirleyecek. Bizim de çabamız bunu örgütlemek ve bunu öncülük etmek.
Ve burada önceliğimiz şu olacak, daha önceki grev ve direnişlerden farklı olarak bu kez kendiliğinden ortaya çıksa bile bu tepkinin, bu iş bırakma ve benzeri eylemlerin daha örgütlü ve tek tek ayrı ayrı fabrikalarda hareket ederek değil ortak talepler etrafında ve tek bir fabrika gibi hareket etmesini sağlamak. Sendika çatısında kalıcı bir örgütlülükle bu işin sürdürülmesini sağlamaya çalışacağız. Israrımız bu yönde olacak.