10 Ekim’in 10. yılında 10 kavram -III



10 Ekim Avukat Komisyonu’nun çağrısıyla, 10 Ekim Katliamı’nın 10. yılı vesilesiyle yürütülen kolektif bir çalışma sonucunda ortaya çıkan yazı dizisinin bir parçası


Devlet Babayı Kızdırmanın Olağan ve Olağanüstü Halleri: Bir Katliamın Anatomisi

Gökçer Tahincioğlu

10 Ekim sadece Cumhuriyet tarihinin en büyük terör saldırısı değil, aynı zamanda Türkiye tarihi açısından bir dönemecin sorunsuz geçilebilmesi açısından dönüm noktası özelliği taşıyan bir katliam. Bu yüzden yargılama sürecine de sadece cezalandırılacak faillerin bulunması, cezasızlık politikasına karşı mücadele yürütülmesi olarak bakılamaz. Yargılama süreci aynı zamanda 10 Ekim’in araçsallaştırılmasına yönelik bir direniş, bir baş kaldırı anlamında taşıyor. Her yıl ısrarla gar meydanına çıkmak, yaşamını yitirenlerin öykülerini anlatmak, katliama giden yolların yapı taşlarını işaret etmek ve barışta tıpkı o gün olduğu biçimde ısrar etmek gibi dönüştürmenin yolu bu ısrardan geçiyor.

Binbir mücadele ile aralanan katliamın üstüne örtülen meşruiyet perdesini yırtıp geçmenin yolu bu şekillerde yürütülen türlü kelimenin tüm zihinlerde yerli yerine oturması da Barış’ın dilini kurabilmek de bu mücadeleyle mümkün.

O gün Veysel’in çağla yeşili gözleri için birlikte ağlayabilir, çocuk kelimesiyle ölüm kelimesini birbirinden en uzak mesafeye koyabiliriz.