Kaza değil, intihar hiç değil, CİNAYET



Burjuva medyada önce ‘sır ölüm’ sonra ‘cinayet şüphesi’ başlıklarıyla verildi haberleri, ancak Şule’nin intihar etmediği en başından belliydi…


Şule Çet, 28 Mayıs’ta yanında çalıştığı Çağatay Aksu’nun plazasındaki 20. Kattaki ofisinden sabaha karşı saat 04:00’da düşerek hayatını kaybetmişti.

Burjuva medyada önce ‘intihar’ sonra ‘cinayet şüphesi’ başlıklarıyla verildi haberleri, ancak Şule’nin intihar etmediği en başından belliydi…

Hürriyet’ten Fevzi Kızılkoyun’un haberine göre; soruşturma dosyasına giren otopsi raporunda Çet’in ölümünden önce ters ilişkiye zorlandığına dair bulgular yer aldı. Ayrıca Çet’in 9 parmağının tırnak altında bir erkeğe ait dokular (deri kalıntısı) ve DNA bulguları tespit edildi. Çet’in kanında “Uyumayı tetikleyen uyarıcı madde” ile vücudunda boğuşma izlerine de rastlandı. Erkeğe ait doku örnekleri ve DNA bulgularının ise Çağatay Aksu’ya ait olduğu belirlendi.

Şule’nin ev arkadaşına “Buradan çıkamıyorum, adam bana takmış. Bırakmıyor, keşke gelmeseydim” diyerek attığı mesaj, içinde bulunduğu durumu tahayyül etmek için yeterliydi oysa.

Haberin devamında Çet’in düştüğü ofisteki 25 ayrı noktada da parmak izi çalışması yapıldığı, yapılan kriminal incelemenin ardından soruşturma dosyasına gönderilen Olay Yeri İnceleme Raporu’nda Çet’in 3 farklı yerde (bir gazoz kapağında, çalışma ofisi masasında ve sehpada) parmak izi belirlendiği bilgisi veriliyor. Çet’in düştüğü 1.20 santimlik pencerenin camında, pervazında ve çerçevesinde ise genç kadına ait parmak izi tespit edilemediği ekleniyor.

Çet ailesinin avukatı Umur Yıldırım, bariz olanı söylüyor: “İlk günden intihar etmediğini söyledik. O geceki yazışmalar, attığı mesajlar da bunu gösteriyordu. otopsi raporu her şeyi ortaya çıkardı. Ters ilişkiye zorlanmış, bu şekilde tecavüze uğramış. Düştüğü pencerede parmak izi tespit edilememiş. Atlayacak biri pencerenin kenarından tutmaz mı? Bu kız balıklama atlamadığına göre demek ki ya öldürülüp öyle atıldı ya da baygın haldeyken atıldı.”

Dediğimiz gibi, Şule’nin ölümü ‘intihar’ değildi, ‘sır’ hiç değildi. Tüm bulgularıyla şiddete, tacize, kadın cinayetine işaret ediyordu. Maalesef ki, plaza sahibi sapık Çağatay Aksu’ya ne olacağı konusunda bu kadar net konuşmak mümkün değil. Yanlış anlaşılmasın, hak ettiği cezayı almayacağına kuşku yok. Yalnızca konumunu kullanarak bir şekilde en başından mı kendini aklatacak yoksa duruşmada kravat taktığı için ya da olay ‘gündemden düşünce’ sessiz sedasız yapılan iyi hal indirimleriyle mi paçasını kurtaracak onu kestirmek güç.