10 Ekim’in üzerinden tam 3 yıl geçti, yitirdiklerimizin acısı ise hala taptaze…
10 Ekim 2015 Ankara Gar Katliamı’nın yıldönümünde, geçtiğimiz senelerde olduğu gibi bu sene de Maviş yoldaşın mezarı başında bir anma düzenledik.
Serdar yoldaşın mezarının bulunduğu Gazi Mezarlığı önünde bizi iki adet akrep tipi araç bekliyordu. Onların yanından geçerek henüz anma için belirlediğimiz saate daha varken, Maviş’imizin mezarını yıkayarak üzerine çiçekler serdik.
Anmaya başlamak üzereyken iki üç sıra geriden yüzümüze doğrultulmuş polis kamerasıyla karşılaştık. Serdar’ın ağabeyinin 10 Ekim günü mahallece düzenlenen anmada söylediği gibi “Kim ne örgütünün propagandasını yapıyor onu çekelim” derdindeydiler, ne ağıtlar yakarak acısını yaşayan aileye saygıları vardı, ne de bizlere, Maviş’in yoldaşlarına.
Takılmadık tabii ki bu atmosfere, onlar istedikleri kadar taciz etsinlerdi, biz bugün oraya Maviş’i görmeye gitmiştik, onu ziyaret edecek anılarımızı paylaşacaktık. Öyle de yaptık. Yoldaşları, İnşaat İşçileri Sendikası temsilcileri, Maviş’in ailesi ve dostları hep birlikte onu ve 10 Ekim’de ölümsüzleşen canları anmak için toplandık. Serdar Yoldaş şahsında tüm devrim şehitleri için saygı duruşuna geçtik. Saygı duruşu esnasında Adnan Yücel’in Yeryüzü Aşkın Yüzü Oluncaya Dek şiirinden mısralar okundu.
Ardından Maviş’in yoldaşları, bizler, dilimiz döndüğünce, yüreğimiz izin verdiğince konuşmalar yaptık:
“Emek harcayan, işini hakkıyla yapan her insan toplumsal ilişkilerinde değer görür, sevilir. Ama bazı insanlarda bundan daha fazlası vardır. Emekleri, tutarlılıkları, sözüyle eylemlerinin birliğinin yanısıra elinin değdiği her şeye, gözünün temas ettiği her insana başka bir enerji taşırlar. Mizaçlarında, davranış ve mimiklerinde bile başka bir çekim gücü taşırlar. Maviş o insanlardandı, o devrimcilerden, o komünistlerdendi.
Mücadeleyle buluştuğu anda hayat onun için kendisini sürekli yenilediği, yetenek ve niteliklerini mücadelenin ihtiyaçları temelinde üreterek geliştirdiği, yeni özellik ve nitelikler kazandığı bir maraton oldu. Kısa ama yoğun, her anına onlarca yıl sığdırdığı, her anını dolu dolu yaşadığı bir maraton.
TDH’da ender yetişen işçi sınıfı kökenli kadrolardandı Maviş. 13 yaşından beri işçiydi. Kapitalizmi üretim ilişkileri içinden tanıyor olmanın ve ona karşı tutumunu buradan koymanın netliğini taşıyordu. Mücadele yaşamı da işçi çalışmaları, kendi sınıfını kendisinin buluştuğu komünizmin özgürlük dünyasıyla buluşturmak için harcanan bitimsiz çabanın özetiydi.
O ve onun gibi devrimci ve komünistlerin şimdiki karanlıkta ve gelecek günlerde özel bir öğreticilikleri olmaya devam edecek. Berraklık, dolaysızlık, hesapsızlık, ruhsal-zihinsel zenginlik ve güçlü tarih bilinçleriyle onlar geleceğin yapıcılarına yol göstermeye devam edecekler.
Ölümsüzdürler. Maviş denilince sıcacık bir gülümseme ve rahatlama hissi duymamız bile bunun ifadesidir.
3. Havalimanı’nda vücut bulan sendikal çizgi ve o çizginin arkasındaki iradenin adıdırlar. Onlarca işçinin gönlündeki yerleri güvenle özdeştir. Bu bile ölümsüzlük denilen şeyin en saf ifadesidir.
Bugün onu ve onun gibi yoldaşları-devrimcileri daha çok arıyor, özlüyoruz. Çünkü her şeyin daha fazla şekilsizleştiği, ilke ve tutarlılığın mücadelenin ritmindeki gerileyişle eşgüdümü olarak daha fazla silikleştiği bu dönemlerde onun gibilerinin anılarından, yapıp ettiklerinden öğrenmeye daha fazla ihtiyaç var.”
“Düşman hep en iyilerini aldı aramızdan” diyen bir yoldaşı Serdar’ı Serdar yapan şeyin en kritik anlarda ortaya koyduğu cür’et olduğunu vurgulayarak, onunla tüm bu yolları birlikte adımlayan ve şu anda Silivri Cezaevi’nde olan Yunus Özgür’ün geçen yıl Serdar için kaleme aldığı yazıdan bir bölüm okunacağını duyurdu.
Serdar yoldaşın mücadele yaşamında sırt sırta yürüdüğü ve aynı zamanda İnşaat-İş Sendikası’nın örgütlenme sorumlusu olan Yunus Özgür, 3. Havalimanı direnişi nedeniyle Silivri Cezaevi’nde olduğu için aramızda değildi bugün, onun geçen sene Maviş’e yazdığı mektubun bir bölümünü okuduk, “Ben seni kaybetmekle hem yârimden hem anamdan hem babamdan hem kardeşlerimden hem de bütün yoldaşlarımdan bir parçayı da kaybetmişim”…
Böylelikle anmayı bitirmiş olduk. Yakın bir zamanda yeniden görüşmek üzere Yoldaş ile vedalaştık, dönüş yoluna koyulduk.