Mutfakları saran kriz yangınına “sıkı para politikası”



TCMB Başkanı Murat Çetinkaya “Ekonomideki sıkı duruş”tan bahsederek faiz indiriminin gündemde olmadığını söyledi; yani “işçi ve emekçilerin boğazını daha fazla sıkmaktaki kararlılıktan taviz vermeyeceğiz” dedi…


İşçi ve emekçilerin mutfaklarını saran kriz yangını giderek büyüyor. O kadar ki rejimin tepesindekiler “kriz mıriz yok”, “komplolar var”, “dar boğazı aştık” deseler de bizzat kendi kurumları bu yangının düzeyini dudak uçuklatan rakamlarla dile getiriyorlar. TÜİK’ten sonra bu sefer de Merkez Bankası (TCMB) Başkanı Murat Çetinkaya gıda enflasyonu tahminini yüzde 13’ten yüzde 29,5’e, yıl sonu enflasyon tahminini ise yüzde 13,4’ten 23,5’e yükselttiklerini açıkladı. Bu tahminler Berat Albayrak’ın YEP’inin yüzde 20.9 olan hedefinin 3 puan üstünde.

Daha önce TÜİK de aynı şeyi yapmış, YEP tahminlerinin üstünde bir enflasyon tahmini açıklamış, bedelini de başkan yardımcısının görevden alınarak yerine Albayrak’a yakın bir ismin atanması biçiminde ödemişti. Şimdi aynı şeyin TCMB Başkanı’na olmaması işten bile değil. Olmazsa da “uluslararası sermayeyi ürkütmeme”nin yüzü suyu hürmetine olmaz!

İşçi ve emekçilerin en temel tüketim kalemlerini oluşturan gıda maddelerindeki artışa dikkat çeken Çetinkaya, ekonomideki yapısal durgunluğa da işaret ederek, “iktisadi faaliyetteki yavaşlama devam ediyor” dedi. “Ekonomideki sıkı duruş”tan bahsederek faiz indiriminin gündemde olmadığını da sözlerine ekledi. Bunu “işçi ve emekçilerin boğazını daha fazla sıkmaktaki kararlılıktan taviz vermeyeceğiz” şeklinde de okuyabiliriz.

Çetinkaya’nın ekonomideki hal ve gidişe dair çeşitli başlıklar şeklinde devam eden konuşmasında iyiye gidiş var vurgusu yapılsa da esas öne çıkan krizin boyutlarını ele veren “yavaşlama” vurgusu. Bunun aşılması konusunda da önerisi elbette ki “sıkı para politikası” yani işçi ve emekçiden daha fazla kesmek, tüm toplumsal ihtiyaçları daha fazla paralı hale getirmek!

Çetinkaya’nın bu açıklamalarından birkaç saat sonra da Hazine ve Maliye Bakanı sıfatını taşıyan Berat Albayrak yeni bir paketle konuştu. Ne de olsa önümüz seçim, bir paket açmaları ve garibanın ağzına bir parmak bal çalıyormuş gibi yaparken bile burjuvazinin pazar sıkışmasına devlet desteğiyle esneklik kazandırmaları gerekiyordu.

Vergi Denetim Kurulu Strateji Değerlendirme toplantısında konuşan Albayrak, ÖTV ve KDV indirimlerine ilişkin açıklamalarda bulundu. Tapu harçlarında yüzde 4’ten yüzde 3’e indirilen uygulamanın yılsonuna kadar devam edeceğini söyleyen Albayrak, “Ticari araçlarda KDV oranlarını yüzde 18’den yüzde 1’e, mobilyada KDV oranını yüzde 18’den yüzde 7’ye indiriyoruz. Beyaz eşyada ÖTV’yi sıfırlıyoruz. 1600 CC altı araçta da 15 puan indirim yapılacak” dedi. Müteahhitleri de unutmadı elbette. “Konutta yüzde 18’den yüzde 8’3 indirim uygulamasını devam ettiriyoruz” dedi, “Tapu harçlarında yüzde 4’ten yüzde 3’e indirilmesi uygulaması yılsonuna kadar devam edecek” diye ekledi.

Albayrak’ın 6 başlıkta açıkladığı vergi ve ÖTV indirimlerinin hemen hepsi burjuvaziye soluk boruları açacak, elindeki malları satarak gerçek paraya dönüştürecek kalemleri içeriyor.

En temel harcama kalemlerimiz olan gıda ve diğer tüketim araçlarının ateş pahasına olan fiyatlarına ilişkin dediği tek şey bir kez daha “şirketler yüzde 10 indirim kampanyasına katılmaya devam ediyor” şeklinde. Ne doğalgazdan, ne elektrikten bahsetmiyor.

Kısacası Albayrak esasında her seçim öncesinde yaptıkları “mış gibi” “eylemler”den birini daha gerçekleştirdiklerini alenen ortaya koyuyor.

Kıdem tazminatının gasbedilmesinin yeniden gündemde olduğu, BES’in zorunlu ve çıkışı olmayan bir mecburiyete dönüştürülmeye çalışıldığı, işçi kıyımları ve hayat pahalılığının birleşerek işçi ve emekçilerin üzerine bir karabasan gibi çöktüğü bu koşullarda; otomobilin, beyaz eşyanın, konutun, tapunun vergi ve ÖTV’lerinde yapılan indirimin nasıl bir rahatlatıcılığı olabilir ki? Bu en fazla “tuzu kuru” kesimleri rahatlatacak bir girişimdir.

Gerisi boş laftan başka bir şey değildir.