Bizim Tekin Abimiz… Bizim Erol Yoldaşımız…



İnşaat İşçileri Sendikası, Ankara Gar Katliamı’nda katledilen kurucu üyeleri Tekin Arslan ve Erol Ekici‘yi sosyal medya hesaplarında yayınladıkları bir duyuruyla andı


Tekin abimizin sendikamızın her putrelinde, her tuğlasında alınteri vardır. Varlığıyla “güvendiğimiz dağlardan” biriydi, varlığıyla başımızı omzuna teklifsizce yaslayacağımız sağlam bir dostumuzdu. Eleştirileri, önerileri sınıfın genel çıkarlarını esas alan devrim işçilerinin samimiyeti yansıtırdı. Bireyselliği değil birlikte hareket etme kültürünü dünya görüşüyle bütünleşmiş insanların yaşamlarından damıttıkları o sadelikle yansıtırdı.

Her davranışında hayatını düşündüğü gibi yaşayan insanların kararlılığı, dolaysızlığı okunurdu. Bu yüzden koca gövdesi ve sesiyle direnişlerimizin sarsılmaz direklerindendi.

Gözlerinden sınıfına olan bağlılığı, sevgisi okunurdu. Oldukça zorlu ve uzun soluklu direnişlerimizde soluğumuzu büyüten dokunuşları esirgemezdi. Güç vermek için gerekirse geceleri çalışır, ertesi gün uyumadan direniş alanına gelirdi. Kendisine nerede ihtiyaç varsa koşulları uygun olmasa bile ne yapar eder uygun hale getirirdi. Bu onun için özel bir fedakarlık da değildi. Devrimcilik anlayışının doğal bir gereğiydi. O nedenle de yaptığı her şeyde çevresine yapıcı bir enerji yayardı.

Sınıfın örgütlenmesinde yılların deneyimini biriktirdiğini, bu deneyimle tüm o düz-kaba yaklaşımlardan uzak bir doğallıkla hareket ettiğini hissederdiniz. İnşaat gibi oldukça zorlu bir işkolunun sömürü mantığını içerden görmüş-yaşamış, işçilerin özelliklerini bilince çıkarmış ve bu tablonun içine kendi deneyim ve tecrübesini oldukça doğal bir yaklaşımla katmayı refleks haline getirmiş biriydi Tekin Abi. İşçilerle oldukça doğal bir ilişki kurması bu birikimin olağan sonucuydu. Yaptığı işlerle kurduğu ilişki, onun nasıl bir insan olduğunu yeterince özetliyordu.

Düzenli, verdiği söze sadık, en iyisini yapma çabasını usanmadan sürdürmeye çalışan bir kumaştan dokunmuştu. Hayatı ciddiye alan; devrimi, sınıf mücadelesini ciddiye alan insanların ağırbaşlılığı kadar uslanmaz canlılığını, neşesini, yeri geldiğinde hırçınlığını ve dinamizmini de eskitmeden taşıyordu. Koca bir çınar olduğu kadar genç bir delikanlıydı da. Eylemlerimizin coşkulu anlarında bu coşkuyu sesinin kıvrımlarına taşıyarak sloganlaştırması bile bu canlılığının tipik ifadesiydi.

Devrimciliği yaşam tarzı haline getirmiş bir devrim işçisiydi Tekin Abi. Biz onu öyle bildik, öyle sevdik. Onun bu özelliklerini sendikamızın harcı kılmak boynumuzun borcudur.

Sendikamızın kültürünün, politik çizgisinin ve ruhunun oluşmasında emeği, alınteri olan Erol Ekici, şimdi çok sevdiği Erzincan’da, çok sevdiği annesiyle kucak kucağa uyuyor.

Yanında olmasak da o bizimle, her yerde… İşçi sınıfına gönül vermiş, yaşamını ona adamış, onunla birlikte nefes alıp vermeyi hiçbir hazza değişmemiş, devrimciliği yaşam tarzı haline getirmiş bir semboldür o bizim için.

Erol Ekici, Tekin abiyle aynı kumaştan dokunmuş biriydi. Yoldaşlıkları demlenmiş, güvene dönüşmüş yarım asırlık bir dostluktu aynı zamanda. Bu ilişkide birbirini tamamlayan, sayısız sınavdan geçmiş doğal bir bütünleşme vardı.

Yokluk içinde direnci-direnmeyi, acılardan yaşam gücü devşirmeyi sanat edinmiş insanlardandı. Bir ekmeğini bölüşmeyi, darda olana el uzatmayı çok sevdiği devrim ve sosyalizm davasıyla bütünleşmiş olmasından beslenen doğal bir kültüre dönüştürmüştü.

Unutulmaz gülüşü, yardımseverliği, damıtılmış dostluğu, darda kalanın yanında dururkenki inceliği, sınıf düşmanına duyduğu kini, sınıfına duyduğu içten sevgisiyle o bizim şantiyelere, kavga alanlarına taşıdığımız bir ruh olarak hep yanımızda.

10 Ekim’de kalleşçe katledilen kurucu üyelerimizin hepsi, özelde de Erol ve Tekin abiler herdaim yanımızda. Her zorlanma anımızda bizi sırtımızdan okşayarak ileriye fırlamaya teşvik ettiklerini hissediyoruz. Her başarımızda onlara gururla dönüp bakıyor, her hüznümüzde derin bir sohbetteymişiz gibi dalıyoruz.

3’üncü Havalimanı Direnişi’ndeki tutumumuzda onların duyacağı gururu hissederek omuzlarımızı dikleştirdik, pandemi günlerinde onların ruhuyla dayanışmayı ve direnişi örgütledik, yaptığımız her iyi şeyde onların dokunuşlarını hissettik. Onlara söz; şantiyeleri sınıfın örgütlü kalelerine dönüştüreceğiz!