Bugün İnşaat İşçileri Sendikası ve Dev Yapı-İş Sendikası Kadıköy Dev Sağlık-İş Sendikası’nda havalimanı işçileri ve gözaltılar için basın toplantısı düzenledi. Toplantıya, HDP İstanbul milletvekilleri Erkan Baş, Rıdvan Turan ve Ali Kenanoğlu’nun yanı sıra İSİG Meclisi, Kaldıraç, Birleşik İşçi Kurultayı, Kadıköy Aka-Der, Halkevleri, Alınteri, Devrimci Anarşist Faaliyet, CHP Kadıköy İlçe Örgütü, HDP Kadıköy İlçe Örgütü, Türkiye İşçi Partisi, Devrimci Parti ve Ezilenlerin Sosyalist Partisi ve çok sayıda sendika yöneticisi destek verdi.
Basın açıklamasını yapan İnşaat İş Sendikası Yönetim Kurulu Üyesi Tezcan Acu, İstanbul 3. Havalimanı şantiyesinde işçileri taşıyan servisin kaza yapmasının işçilerin eyleme geçmesini tetiklediğini söyledi. Acu, “Bunca zamandır iş cinayetlerine kurban giden, iş kazalarında yaralanan işçilerin cuma günü yükselen sesi sayesinde Jandarma, İstanbul Valisi ve Kaymakamı, işçileri ikna etmek için şantiyeye gelmek zorunda kaldı. Bu yetkililerin her biri işçilerin haklı taleplerinin sesini kısmak, onları oyalamak adına taleplerinin takipçisi olacağını söylediler” ifadelerini kullandı.
“İşçilerin koğuşun içine sakladığı iki İnşaat-İş yöneticisi baskınla gözaltına alındı”
İşçilerin, yetkililerin sözüne güvenmeyip eylemlerine devam ettiklerinden bahseden Acu, ‘Kesin çözüm istiyoruz, kesin çözüm olmadan eylemi bırakmıyoruz’ dedi. Bu yanıtı alan yetkililer, topu İGA yetkililerine attı. Onlar da aynı oyalama taktiğiyle ‘Talepleri hemen gerçekleştiremeyiz, işbaşı yapın bakarız’ yanıtını verdi. Kesin çözüm isteyen 3. Havalimanı işçileri eylemlerini kararlılıkla sürdürünce yetkililer, jandarmayı devreye soktu. Jandarmanın ilk işi, Dev Yapı İş, İnşaat İş, İYİ Sen yetkililerine GBT yaparak şantiye dışına çıkarmak, işçilerle bağını kopartmaya çalışmak oldu. İşçilerin koğuşun içine sakladığı 2 İnşaat İş yetkilisi dışında şantiye içinde sendikacı kimse kalmadı. Gece yarısı ise kaymakam, jandarma ve İGA yöneticileri işçilerle görüşerek ikna etmeye çalıştı; fakat işçiler, direnişlerinden vazgeçmedi.” diyerek gece şantiyede yaşananları aktardı.
Gece yarısı jandarmanın kapıları kırarak işçilerin kaldığı koğuşları bastığını anlatan Acu, “534 işçiyi ve 4 İnşaat İş Sendikası temsilcisini gözaltına aldı. İşçiler patronların daha fazla kâr etmekten başka bir amacı olmadığını gördüğü gibi devletin hiçbir yetkilisinin de işçilerin çalışma koşullarının kötülüğünü görmediğini, patronların tetikçiliğini yaptığını görmüş oldu” diye konuştu.
İşçiler can güvenliği istiyor
“İşçiler ‘Buradan günde 2 ölümüz çıkıyor’ diyerek seslerini duyurmaya çalışıyor.” diyerek işçilerin önceliğinin can güvenlikleri olduğunu vurgulayan Acu, Tek istedikleri can güvenlikleri olan bir şantiyede çalışmak, tahtakurusu olmayan yataklarda yatmak, doğru düzgün yemek yiyebilmek ve yetkililer tarafından insanca muamele görmek. Nitekim işçilerin çalışma koşullarının düzeltilmesi talebiyle yaptığı eylem sürerken sepet vincinin devrilerek iki arkadaşımızın yaralanması, taleplerimizin gerçekliğinin en büyük göstergesidir” diyerek son yaşanan iş “kazasına” dikkat çekti.
İşçilerin direnişinin şiddetle bastırılamayacağının altını çizen Acu, “Şantiyedeki işçilerin aktardığı bilgilere göre; İGA’nın şantiyeye bir sorgu merkezi kurduğunu ve orada işçilere kaba dayak atıp eylem hakkında bilgi ve isim almaya çalıştığını öğrendik. İnşaat işçilerinin on yıllardır içinde yaşadığı berbat koşullardan doğan bu birikmiş öfkesini bu şekilde söndüremezler” diyerek gözaltına alınan arkadaşlarının serbest bırakılıp işbaşı yapana kadar mücadelelerini sürdüreceklerini söyledi.
Basın açıklamasının tam metni:
Servislerin paydostan sonra şantiyeden kamp alanına 45 dakikada ulaştığı, bu servislerin sık sık kaza yaptığı; maaşların geç ödendiği, ödenenin bir kısmının bankaya yatırıldığı ve geriye kalanın ise elden verildiği; yemekhanedeki yemeklerin kötü olduğu ve barınma koşullarının katlanılmaz derece kötü olduğu 3. Havalimanı inşaatı işçiler için bir toplama kampından farksız. Tüm bunlara rağmen ana akım medya ise bilardo salonları, çamaşır yıkama alanları ile 3. Havalimanı inşaatını “şehir yaşantısından farksız” diye servis etmekten vazgeçmedi.
Ana akımın bu yalanını ise İnşaat-İş ve Dev-Yapı-İş’in işçileri örgütlenmeye ve eylemlere teşvik eden örgütlü mücadelesi ortaya çıkardı. Cuma günü başlayan eylemi tetikleyen işçileri taşıyan servisin kaza yapması ve bu kazada 17 kişinin yaralanması idi fakat gizlendi. Gün içerisinde ise işçilerin çalışma koşullarına karşı eylemleri doruk noktasına ulaştı.
Bunca zamandır iş cinayetlerine kurban giden, iş kazalarında yaralanan işçilerin Cuma günü yükselen sesi sayesinde Jandarma, İstanbul Valisi ve Kaymakamı, işçileri ikna etmek için şantiyeye gelmek zorunda kaldı. Bu yetkililerin her biri işçilerin haklı taleplerinin sesini kısmak, işçileri oyalamak adına “Taleplerinizin takipçisi olacağız” dedi.
İşçiler bu yetkililerin “takipçi”liğini çok çok iyi bilir. Bundan dolayı işçiler “Kesin çözüm istiyoruz”, “Kesin çözüm olmadan eylemi bırakmıyoruz” dedi. Bu yanıtı alan yetkililer, topu İGA yetkililerine attı. Onlar da aynı oyalama taktiğiyle “Talepleri hemen gerçekleştiremeyiz, iş başı yapın bakarız” yanıtını verdi. Kesin çözüm isteyen 3. Havalimanı işçileri eylemlerini kararlılıkla sürdürünce yetkililer, jandarmayı devreye soktu.
Jandarmanın ilk işi Dev Yapı-İş, İnşaat-İş, İYİ Sen yetkililerine GBT yaparak şantiye dışarına çıkarmak, işçilerle bağını kopartmaya çalışmak oldu. İşçilerin koğuşun içine sakladığı iki İnşaat-İş yetkilisi dışında şantiye içinde sendikacı kimse kalmadı. Gece yarısı ise kaymakam, jandarma ve İGA yöneticileri işçilerle görüşerek ikna etmeye çalıştı fakat işçiler, direnişlerinden vazgeçmedi.
Görüşme ile ikna olmayan işçiler ertesi gün eyleme devam etmek üzere kamplarına çekildi. Ardından gece saat 03.00 civarında jandarma kapıları kırarak işçilerin kaldığı koğuşları bastı, 534 işçiyi ve 4 İnşaat-İş Sendikası temsilcisini gözaltına aldı. Sabaha karşı 06.00 civarında ise yeniden içeri giren iki İnşaat-İş temsilcisini gözaltına aldılar. Geri kalan işçileri de işten çıkarmakla, gözaltına almakla tehdit ederek işbaşı yapmaya zorladılar.
Jandarma, hakları ve insanca yaşamak için mücadele eden işçilere saldırarak kendi kendini teşhir etmiş oldu. İşçiler patronların daha fazla kâr etmekten başka bir amacı olmadığını gördüğü gibi devletin hiçbir yetkilisinin de işçilerin çalışma koşullarının kötülüğünü görmediğini, patronların tetikçiliğini yaptığını görmüş oldu.
Bilkent Şehir Hastanesi’nde Sosyal Güvenlik Kurumu’nun hiç iş kazası ve iş cinayeti olmadığını söylediği, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın ise 297 iş kazası ve 4 iş cinayeti olduğunu söylediği bir zamanda bakanlık 3. Havalimanı’nda 27 iş cinayeti olduğunu söylüyor. Şantiyede çalışan bazı işçiler ise “Buradan günde 2 ölümüz çıkıyor” diyerek seslerini duyurmaya çalışıyorlar. Tek istedikleri can güvenlikleri olan bir şantiyede çalışmak, tahtakurusu olmayan yataklarda yatmak, doğru düzgün yemek yiyebilmek ve yetkililer tarafından insanca muamele görmek!
Nitekim işçilerin çalışma koşullarının düzeltilmesi talebiyle yaptığı eylem sürerken sepet vincinin devrilerek iki arkadaşımızın yaralanması, taleplerimizin gerçekliğinin en büyük göstergesidir.
Bugün ise şantiyedeki işçilerin aktardığı bilgilere göre İGA’nın şantiyeye bir sorgu merkezi kurduğunu ve orada işçilere kaba dayak atıp eylem hakkında bilgi ve isim almaya çalıştığını öğrendik. İnşaat işçilerinin on yıllardır içinde yaşadığı berbat koşullardan doğan bu birikmiş öfkesini bu şekilde sönümlendiremezler!
Hayatta kalmak için ölümüne çalıştığımız 3. Havalimanı inşaatında çalışma koşulları iyileştirilene kadar, gözaltına alınan arkadaşlarımız serbest bırakılıp işbaşı yapana kadar mücadelemiz devam edecek!
Yaşasın işçilerin örgütlü gücü!
İşçilerin birliği sermayeyi yenecek!