Cumartesi Anneleri 711. Hafta oturumunu, 1996’da Silvan’da polis tarafından kaçırılıp, 2 yıl sonra elleri ve ağzı bağlı halde gömüldüğü ortaya çıkan, fakat mezar yerine ulaşılamayan Ramazan Yazıcı için “Ramazan Yazıcı’nın mezar yeri açıklansın, onu kaybedenler yargılanarak cezalandırılsın!” şiarıyla gerçekleştirdi.
İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi önünde bir araya gelen Cumartesi Anneleri, kayıp yakınları ve destekçiler, katledilenlerin fotoğraflarını taşıdılar. Bu haftaki oturuma CHP ve HDP milletvekillerinin yanı sıra, Uluslararası Af Örgütü’nün Avrupa Bölge Kampanyalar Direktörü Fotis Filippou ile Türkiye Kampanyalar Sorumlusu Milena Büyüm de katılarak destek verdi.
Filippou ve Büyüm yaptıkları kısa konuşmalarla destek ve dayanışmalarını ifade ettiler.
711’inci haftada basın açıklamasını kayıp Fehmi Tosun’un kızı Besna Tosun okudu. Türkiye’de diğer ağır ihlaller gibi gözaltında kaybetme suçunun da hukuksal ve siyasal faktörlerin etkisiyle cezasız bırakıldığına dikkat çeken Tosun, yüzlerce insanın gözaltına alınarak kaybedilmesine rağmen, kaybedilenlerin aileleri için tüm hak arama kanallarının kapatılmasının büyük bir adalet boşluğuna yol açtığını ifade etti. Ramazan Yazıcı dosyasının AİHM’in dikkat çektiği cezasızlık davalarından biri olduğunu dile getiren Tosun, “Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi de uzun yıllardır Türkiye’de güvenlik güçlerinin eylemlerinden dolayı yaşanan ihlallerde, etkili soruşturma yapılmayarak sürecin fiili cezasızlıkla sonuçlandırıldığına dikkat çekmektedir.” dedi.
‘Kayıpların akıbetini sorma hakkı engellenemez’
Uluslararası Af Örgütü’nün Avrupa Bölge Kampanyalar Direktörü Fotis Filippou ile Türkiye Kampanyalar Sorumlusu Milena Büyüm bir konuşma yaptı. 25 Ağustos’ta çok ciddi baskılar ve şiddet karşısında Cumartesi Anneleri’nin 700’üncü buluşmalarının bastırılmasının ve engellenmesinin kendilerini hem kızdırdığını hem de şoke ettiğini dile getiren temsilciler, şunları dile getirdi: “O günden bu yana yaşadığınız baskıları da aynı kızgınlıkla takip ediyoruz. Sizin kaybedilen yakınlarınızın akıbetlerini sorma hakkınız durdurulamaz, engellenemez. Yıllardır sizin mücadelenizin alanı olan Galatasaray’a dönebilmeniz için sizin yanınızda kampanyamıza devam edeceğiz. Bu hakkınızı tekrar tesis edebilmenizi sağlamak için elimizden geleni yapacağız. Uluslararası Af Örgütü’nün Türkiye ve dünyadaki tüm şubeleriyle birlikte her daim sizin yanınızdayız.”
Ramazan Yazıcı
36 yaşındaki Ramazan Yazıcı Diyarbakır-Silvan arasında bir minibüs ile yolcu taşımacılığı yapıyordu. 22 Kasım 1996 tarihinde saat 09.00 sıralarında Silvan Melikahmet Garajı’nda kendilerini polis olarak tanıtan üç kişi tarafından gözaltına alındı. Görgü tanıkları Yazıcı’nın 21 DZ 490 plakalı kırmızı renkli Şahin marka araca bindirilerek götürüldüğünü söyledi.
Bir kişinin kendisinin de gözaltında bulunduğu sırada Ramazan Yazıcı’yı Diyarbakır Emniyet Müdürlüğü’nde gördüğünü iddia etmesi üzerine Yazıcı Ailesi; Savcılığa Terörle Mücadele Şube polisleri hakkında yasa dışı gözaltı yaptıkları gerekçesiyle şikâyette bulundu. Ardından Yazıcı Ailesi konuyla ilgili DGM Başsavcılığına, OHAL Bölge Valiliği’ne, Emniyet Müdürlüğü’ne, Adalet Bakanlığı’na, İçişleri Bakanlığı’na başvurdu.
Yazıcı Ailesi’nin başvurduğu İHD Diyarbakır Şubesi ve Uluslararası Af Örgütü de resmi merciler nezdinde girişimlerde bulundu. Ancak Ramazan Yazıcı’nın gözaltına alınmadığı ileri sürüldü.
Olayın peşini bırakmayan İHD iki yıl sonra Ramazan Yazıcı’nın elleri ve ağzı bağlı olan cansız bedeninin, 3 Aralık 1998 tarihinde İdil’e bağlı Sarıköy ve Mağara köyleri arasında bulunduğu ve İdil Merkez Mezarlığı’na kimliği meçhul kişi olarak gömüldüğü gerçeğine ulaştı. 19 Kasım 1998 tarihinde Yazıcı Ailesi ve İHD yetkilileri Ramazan Yazıcı’nın cenazesini almak üzere İdil Merkez Mezarlığı’na gitti. Ancak mezarlıkta kimliği meçhul kişilerin gömülmesine ilişkin kayıt tutulmadığı için Ramazan’ın mezar yeri bulunamadı.
Diyarbakır Cumhuriyet Savcılığı’ndaki dosyada hiçbir gelişme yaşanmazken AİHM’e taşınan dava mahkûmiyetle sonuçlandı. (Başvuru no:48884/99)