TMMOB Makine Mühendisleri Odası’nda çalışırken ‘işte daralma ve ekonomik sıkıntılar’ gerekçe gösterilerek işlerine son verilen Yücel Öztürk ve Ergin Gül ile konuştuk.
‘96 yılından beri Makine Mühendisleri Odası’nda çalıştığını söyleyen Öztürk, ‘Askerlik görevimi yaptıktan sonrada odada çalışmaya başladım’ dedi. 22 yıllık çalışma süresince sırasıyla Egzoz, LPG ve Asansör Birimi’nde çalışmaya devam ettiğini belirtti. Odada çalışan bir mühendis olmadığını da ifade eden Öztürk, işten çıkarılma gerekçesinin kendisine ‘odanın yaşadığı ekonomik sıkıntılar ve kapanan birimlerden dolayı daralmaya gidileceği’ üzerine söylendiğini vurguladı.
Odada kendisi gibi 120 insanın çalıştığını, ekonomik sıkıntının ise 3 kişinin çıkarılmasıyla çözülecek bir sorun olmadığının altını çizen Öztürk, ‘Ben odaya girdiğimde 20 yaşındaydım. Tüm gençliğimi odaya verdim. Ben ilke ve değerlerime uygun düştüğü için bunca yıl odada çalıştım. 22 senemi verdim ve bunu hak etmiyordum’ dedi. Basın açıklamaları ve mitingler düzenleyerek hiçbir işçinin kriz ve ekonomik sebepler gerekçe gösterilerek işten atılamayacağını söyleyenin de odanın ilke ve görüşleri olduğunu ifade eden Öztürk, ‘Eğer bu kriz ve ekonomik sorunlar gerçekten üç kişiyle çözülecekse ne biz ne sizler bu işlerle uğraşmayalım’ dedi.
Birim müdürünün kendisine işten atmaların üç kişiyle sınırlı kalmayacağını, zaman içerisinde başka işçilerinde işten atılacağını söyleyen Öztürk, müdürün, ‘uzun süredir merkez bize baskı yapıyor, personel fazlalığınız var, bu gelirlerinde elimizden gitmesi kaygısı var, bundan kaynaklı küçülmeye gitmek zorundayız dediğini’ aktardı. Odanın ekonomik ya da başka nedenlerle ilgili yaşadığı sıkıntının sorumluluğunun çalışanlara mal edilemeyeceğini, sonuçta buranın bir yönetimi olduğunu ve yönetim kurulunun da varsa bir sıkıntı bunu çözecek ve yeni çözüm önerileri geliştirmekle yükümlü olduğunu hatırlatan Öztürk, ‘burada bir sorumluluk üstlenilecekse bu sorumluluk yönetimin olmalı, personelin değil. Bu anlayış odanın kuruluş ve bugün içinde taşıdığı değerlerle örtüşmüyor’ açıklamasında bulundu.
Yaşanan ekonomik sorunlara karşı daha önce personel toplantıları yapıldığını ifade eden Öztürk, ‘arkadaşlarımız toplantılarda hiçbir arkadaşımızın çıkarılmaması gerektiğini söyledi. Madem ekonomik sorunlar var biz bunları personel olarak aramızda çözebiliriz. Kimi haklarımızdan feragat ederek bu açığı kapatabiliriz ama hiçbir arkadaşımız işsiz kalmamalı’ dediğini aktardı. Yönetimin bu talebi de kabul etmediğini belirten Öztürk, yönetimin kendilerine ‘gerekçenin sadece ekonomik olmadığını, yaşanan daralmadan, iş yaptıkları alanların kapanmasından ve de bizleri değerlendirebilecekleri farklı alanların olmamasından kaynaklı çıkarıldıklarını’ söyleyerek ‘bu önerilerimizin de bir anlamının kalmamış olduğunu gördük’ diye ifade etti.
Üye oldukları Türk-İş’e bağlı Tez-Koop-İş’ten de gerekli yardım ve ilgiyi görmediklerini ifade eden Öztürk, sendikanın kendilerine ‘OHAL’i bahane ederek bir şey yapamayacaklarını söylediler. Elimizin kolumuzun bağlı olduğunu, OHAL’den kaynaklı hak arama mücadelesinde sadece hukuki açıdan destek olabileceklerini söylediler. Bunca yıllık sendikamız, yıllarca aidat ödemişiz ve ihtiyacımız olduğunda bizim yanımızda olmuyorsa eğer bizimde sendikalı olmamamızın bir anlamı yok diyerek avukat taleplerini de kabul etmedik’ dedi.
Atılma gerekçesinin makul ve anlaşılır olmadığını da düşünen Öztürk, ‘bunca yıldır vermiş olduğum emeğin karşılığı birkaç insanın dudakları arasından çıkacak karara bağlı olmamalı diye düşünüyorum ve hakkımı hukuki yollardan arayacağım gibi burada oturma eylemi gerçekleştirerek de aramaya devam edeceğim. İşten çıkartılan iki arkadaşız ve birlikte direneceğiz’ dedi.
Odada sözleşmeli çalışan personelinde olduğunu aktaran Öztürk, ‘Bu güvenceli çalışmaya aykırı bir durum ve biz oda olarak yıllardır bunun doğru olmadığını söyledik. Söyledik ama gelinen durum gösterdi ki odamızda bile sözleşmeli personel çalışıyor. Odanın kuruluş amacı nedir? Ne için vardır? Bu alandaki insanları bir arada tutma amacı nedir? Bu sorunlara karşı birlikte hareket etmek ve örgütlenmek. Sürecin nereye gittiğini görmek açısından bu yaşadıklarımız iyi görülmeli ve düşünülmeli. 20 yıllık bir personeliz, belli bir yetkinliğe gelmişiz ve ücret olarak da dışarıya göre nispeten daha iyiyiz. Bizim yapabileceğimiz işi şimdi yarı fiyatına başkalarına sözleşmeli olarak yaptırabilirler. Eğer daralma ve ekonomik sıkıntılardan kastedilen buysa sürecin nasıl bir tehlikeli boyuta evrildiğini görmeliyiz’ açıklamalarında bulundu.
Ben de istemem odanın duruşunun zedelenmesini. Esnek çalışmaya, taşerona karşısın ama oraya doğru yol alıyorsun. Kaldı ki diğer arkadaşlarımızda da bu kaygılar var. Bu endişe ve korku bir geri duruşu besliyor. ‘Böyle değerleri olan bir odaya karşı eylem yapmak doğru değil’ diyen arkadaşlarımızda var. ‘Odamıza zarar verir ve sahiplenme duygusunu köreltir’ diyenlerde var. Bunları doğru bulmasam da sonuçta ben emeğimi, işimi ve geleceğimi savunmak zorundayım.
Odada 19 yıldır çalıştığını söyleyen Ergin Gül ise, ‘Böyle bir odanın, emeğin ve geleceğin arkasında durduğunu ifade eden bir odanın benim 19, arkadaşımın ise 22 yıllık emeğini görmezden gelerek işten çıkarması açıkçası doğru bir tutum değil. Ömrümüzün yarısı burada geçmiş, bunu kabul etmemiz doğru değil. Bunları hak ettiğimizi de düşünmüyoruz. Öyle olsak buraya gelmezdik. Bir an evvel işimize dönmek istiyoruz’ dedi.