Başkana sormadan kuşun bile uçamayacağı şekilde ince ince dokunan yeni rejim-devlet biçiminde sendika ve meslek örgütlerinin denetimi de aynı şekilde bu başkana devredildi.
15 Temmuz’da çıkarılan (ki artık takip bile edemiyoruz) 5 numaralı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi’yle doğrudan Tayyip Erdoğan’a bağlı ve onun talimatıyla çalışacak olan Devlet Denetleme Kurulu (DDK), bundan sonra tüm kamu kurum ve kuruluşları ile bunlara bağlı ve ilgili kuruluşları, meslek örgütlerini ve işçi ve işveren örgütlerini, dernekleri ve vakıfları denetleyebilecek.
Soruşturma açılabilecek
Kararnameye göre DDK sendika, meslek örgütü, vakıf ve derneklerde her türlü idari soruşturma, inceleme, araştırma ve denetleme yapabilecek.
Kurul ayrıca cumhurbaşkanı tarafından verilecek “diğer işleri” yapmakla yükümlü olacak.
Kurul denetleyeceği kuruluşlardan her türlü bilgi ve belgeyi (gizli veya açık) hiçbir sınırlamaya tabi olmaksızın isteyebilecek. Denetlenen kuruluş bu bilgi ve belgeleri istenen yere getirmekle yükümlü olacak.
Görevden uzaklaştırılabilecekler
Kararnamenin 6. maddesi denetleme sırasında denetlemeyi yürüten DDK grup başkanına her kademe ve rütbedeki görevli için görevden uzaklaştırma tedbiri uygulayabilecek ve görevden uzaklaştırma tedbirinin uygulanmasını yetkili makamlardan isteyebilecek.
Korporasyon adımı
Sendikacıların işlerine son vermek, her türlü denetimi keyfi bir mekanizmaya bağlamak işçi sınıfının örgütlenme hakkına dönük kritik bir saldırı kararıdır.
Sendikal örgütlenmenin de faşist bir mantıkla korporatifleştirilmesinin bir adımı olan bu kararın sonuçlarını öngörmek zor değil. Bağımsız kitle örgütleri olan sendikalara devlet kurumu muamelesi yapılmasının ilk sonuçları siyasi baskı ve keyfi müdahaleler olacaktır. Kapatmalar, cezalar, meşruiyetlerini tanımama…
Aynı şey meslek örgütleri için de sözkonusu olacak. Rejimin politikalarına karşı tutum alan herhangi bir meslek örgütü veya sendikanın keyfi bir şekilde kapatılmasına kadar gidebilecek bir düzenlemedir bu.