Cumartesi Anneleri 714. hafta oturumda kayıpların avukatları yi katledişlerinin yıldönümünde andı. İHD İstanbul Şubesi önünde bir araya gelen Cumartesi Anneleri yine polis ablukası altında eylemlerini gerçekleştirdi.
İlk olarak Şevket Epözdemir’in yeğeni Ferhat Epözdemir söz aldı. Epözdemir “Toplu mezarlarının ortaya çıktığı, Türk İntikam Tugayı adı altında işlenen cinayetlerin yaşandığı, toplu gözaltı ve işkencelerin yapıldığı bir dönemde bu olup bitenleri bilip yaşanan hukuksuzluklara karşı korkmadan direnen insan hakları temsilcisi Av. Şevket Epözdemir, DEP Tatvan İl Başkanlığı görevini üstlenirken 25 Kasım 1993 günü arabasını park ettiği esnada kontrgerilla ve çeteleri tarafından kaçırılarak katledildi” dedi. Epözdemir konuşmasını “Onların yolu bizim yolumuzdur” sözleriyle sonlandırdı.
Gözaltında kaybedilen Özgür Gündem muhabiri Ferhat Tepe’nin babası İshak Tepe de söz alarak “Şevket bizim avukatımızdı, hem yoldaşımızdı hem insan hakları savunucusuydu. O dönem DEP Tatvan ilçe başkanıydı Şevket. Dönemin bölge tugay komutanı o dönem herkesi tehdit ediyordu. Bir gün tüm siyasi partilerin il ve ilçe başkanlarını bir toplantıya çağırdı. Komutan baştan sona hepimizi tehdit etti ve biz de tartıştık. Biz oradan ayrıldıktan 15 gün sonra Ferhat kaybedildi, 3 ay sonra da Şevket.” Tugay komutanının adını her yere bildirdiklerini belirten Tepe, buna rağmen ifadesinin dahi alınmadığını söyledi.
Kayıp Murat Yıldız’ın annesi Hanife Yıldız polis yığınağına tepki göstererek, kadınları öldürüldüğünde, insanlar işkence gördüğünde bu polislerin nerede olduğunu sordu.
714. haftada basın açıklaması kayıp Hasan Ocak’ın kardeşi Maside Ocak tarafından okudu. Haftalardır Galatasaray’da basın açıklaması yapma haklarının hukuksuz bir biçimde engellendiğine dikkat çeken Ocak, hiçbir devletin, yasama ve yürütme organlarının tüm işlem ve eylemlerini hukuk denetimine almadan, gerçek anlamda bir hukuk devleti olduğunu iddia edemeyeceğini dile getirdi. Bu hukuksuzluk ikliminde hak arama özgürlüklerinin en önemli güvencesi olan avukatlarının da ağır ihlallerle karşı karşıya kaldıklarını belirten Ocak, katledilen Elçi ve Epözdemir için “Onlar, hukukun askıya alındığı koşullarda işlenen insanlığa karşı suçların peşine düştüler. Bu suçların faillerini açığa çıkarmak için mücadele ettiler. Bu nedenle baskıya maruz kaldılar. İnsan hakları savunuculuğu faaliyetlerinden vazgeçmeleri için tehdit edildiler. Tehditlere direnip faaliyetlerini sürdürmeye devam edince de katledildiler” ifadelerini kullandı.