Göçmen İşçiler ve Vahşet



Kanca El Aletleri Fabrikası’nda son 9 yılda en az üç işçi yaşamını yitirdi, sayısız iş kazası yaşandı. Son olay Suriyeli işçi Mohammad Baser’in uzun çalışma saatlerine dayanamayarak yaşamını yitirmesiydi


Poyraz Soysal

Neoliberal sömürü ve vahşetin en somut halini göçmen işçilere yönelik korkunç pratiklerden görmek mümkün. Sermaye yeryüzünde sınırsız dolaşım ve talan haklarına sahipken, sınırlar içine hapsettiği emekçi halklara kan, gözyaşı ve sömürüden başka bir şey vermiyor. Bir nebze insanca yaşama umuduyla yani bir parça umut için sınır boylarında kurşuna dizilmeyi, kurda kuşa yem olmayı, bir plastik bot içinde onar onar denizlere gömülmeyi göze alıp yola çıkıyor insanlar. Gittikleri ülkelerde karşılaştıkları da farklı bir vahşet oluyor. Fuhuş çetelerinin, organ mafyalarının eline düşmeyenler, hayatta kalabilenler başka bir ağın içine düşüyor. Bir dilim ekmek için sermayeye köle olmak.

Bu Yaşanana Tam Olarak Kölelik Denebilir

Devletlerin yapay sınırları içinde bir kimliğe sahip olmadıkları için her açıdan istismar ediliyorlar. Bu istismarın en görünür yönlerinden biri emek sömürüsü. Sigortasız, asgari ücretin çok çok altında, sırtlarında patron kırbacıyla 15 saat çalışmak zorunda kalıyorlar. Çoğu zaman da uğruna bu kadar çile çektikleri üç kuruşu bile alamıyorlar. Çünkü ırkçılık sermayenin en güçlü dayanağı. Nasıl olsa göçmenlere yönelik nefret arşa çıkarılmışken kimse onların hakkını savunmaz rahatlığıyla davranıyorlar ve bu rahatlıkla şiddet, öldürme ve taciz dahil her tür alçaklığı rahatça yapabiliyorlar.

Devrimci mücadelenin ve sınıf hareketinin geçici gerilemesinden aldıkları cezasızlık hissiyle adeta köleleştiriyorlar göçmenleri. Bu yaşanana tam olarak kölelik denebilir. Çünkü kölelik dönemindeki koşullar uygulanıyor. Bazen yatacak bir yer karşılığında sınırsız sömürülüp istismar edilebiliyor hatta öldürülüyor göçmen emekçiler.

Türkiye’de sermaye tabii bu vahşetin en uç noktalarını uygulamakta tereddüt göstermiyor. Daha önce -hatta şimdi de- Kürt işçilere yönelik kölelik ve vahşeti bugün göçmenlere uyguluyor. Özellikle Kürt inşaat ve tarım işçilerini çalıştırıp para ödeneceği zaman ırkçı bir saldırı düzenleyerek para vermeme durumu oldukça yaygın. Göçmen emekçiler için bu zahmete de girmiyorlar

Suriye’nin işgalinden sonra gelen göçmen dalgası patronların iştahını kabarttı. Karın tokluğuna ve kalacak yer karşılığında ucuz işgücü elde ettiler. Dünyanın her yerinden gelen göçmen dalgası da iştahlarını iyice kabarttı. Dişlerinin arasından göçmenlere nefret kusarken, yeni ucuz işgücü akını için ellerini ovuşturuyorlardı. Sonuç olarak, izbe merdiven altlarında bir yatak için ya da bir dilim ekmek için bu sömürücülerin ağına yüz binlerce göçmen emekçi düştü. Zaten işçi sınıfını kâr hırsıyla topluca katletmeyi bir gelenek haline getiren sermaye düzeni, arkasız gördüğü göçmen işçilere karşı pervasızlığı arttırdı.

Önce ihmaller sonucu toplu ölümler geldi. Siteler emek cehenneminde yanarak ölen göçmen işçiler bu durumun acı örneklerindendi. Sonra açık patron vahşeti. Zonguldak da şaşırtıcı olmayacak bir şekilde faşist partiyle bağlantısı olan kişilerin çalıştırdığı kaçak madende Afgan işçi Vezir Mohammad Nourtani yakılarak katledildi. Gücünü cezasızlıktan alan pervasızlık. “dur” denmediğinde neler yapabileceğini gösterdi. Yakılan işçinin böbreğini çalacak kadar soğukkanlıydı katiller. Sonra buna benzer onlarca haber neoliberalizmin yarattığı toplumun balık hafızasına düşüp kayboldu.

İşte sınıf kinimizi daha da kabartan iki yeni gelişme: Çayırova’da kurulu Kanca El Aletleri Fabrikası’nda çalışan Suriyeli işçi Mohammad Baser, uzun çalışma saatlerine dayanamayarak yaşamını yitirdi. Bu olay, aynı fabrikada kötü koşullar nedeniyle üç işçinin daha katledildiğini ortaya çıkardı. Başakşehir’deki Cihan Deri’de çalışan Moldovalı Nicolai Paramalcıuc, patronu Metin Çelik ve akrabaları tarafından işkenceyle katledildi.

Açıklama yapan Göçmen Sendikası Girişimi, yaşananların münferit olmadığını, patronların şiddetinin cezasız bırakıldığını vurguladı. Moldovalı işçi 14 yaşından beri burada çalışıyormuş. Annesi oğlunun kaç kere ayrılmak istediğini ama izin vermediklerini söyledi açıklamada. Katledildiği gün de annesini defalarca aramış çıkmak istediğini ama izin vermediklerini belirtmiş. Sonra da işkenceyle ve boğularak katledilmiş. Nereden baksan köle muamelesi.

Bu vahşetin önüne geçmenin tek yolu sınıf mücadelesini yükseltmek ve sınıf kardeşliğini hatırlamak. Göçmen sınıf kardeşlerimizle mücadeleyi ortaklaştırmak ve bu barbarlığa hak ettiği cevabı hak ettiği şekliyle vermek. İşçi sınıfının sırtındaki kırbaç çocuk işçilerin sırtında daha sert patlıyor. Göçmen işçilerin de öyle. Yani hesap soramayacağını düşündüklerine karşı daha da pervasızlaşıyorlar. Bu zehrin panzehri güçlü bir sınıf örgütlenmesiyle onları yaptıkları bu pervasızlığa pişman etmek. Yoksa daha da pervasızlaşmaya, emeğimizi sömürüp içlerindeki vahşet güdüsünü üzerimizde tatmin etmeye devam edecekler.