Ankara’da 11. Yargı Paketi’ne Karşı Yürüyüş: Zorbalık Yasasına Geçit Yok!



Faşist iktidar blokunun 11. Yargı Paketi’ni  dillendirmeye başlaması ve meclise getireceğinin duyulması üzerine Ankara Kadın Platformu bileşenleri ve LGBT+IQ’lar uyarı yürüyüşü ve basın açıklaması yaptılar


Devletin kin ve nefret dili Ankara sokaklarında bir kez daha vücut buldu. Faşist iktidar blokunun 11. Yargı Paketi’ni  dillendirmeye başlaması ve meclise getireceğinin duyulması üzerine Ankara Kadın Platformu bileşenleri ve LGBT+IQ’lar uyarı yürüyüşü ve basın açıklaması yaptılar.

Bugün saat 17:30’de Kolej Metro’da buluşma kararının duyulması üzerine  devletin nefret dili Ankara Emniyeti’nin Kızılay ve Kolej civarını adeta işgal edercesine yığınak yapmasıyla sokaklarda ve caddelerde bir kez daha vücut buldu.

Kolej Metro çevresini yoğun abluka altına alan ve Kolej Metro’ya yığınak yapan Ankara Emniyeti, eyleme katılmaya gelenlerin toplanmasına, engel olmak istedi. Fakat kadınlar ve LGBT+IQ’lar bütün bu engelleme ve provokatif girişimlere rağmen Ziya Gökalp Caddesi üzerinde sloganlar, alkışlar ve zılgıtlarla bir araya gelerek yürüyüşe geçtiler. Bu sırada LGBT flaması olan arkadaşa saldırarak LGBT flamasını kin ve nefretle koparıp aldılar. Flamayı taşıyan arkadaşı gözaltına almaya çalıştılarsa da kadınlar buna engel oldu.

Polis, sadece eyleme, yürüyüşe katılanlara değil basın kartı olan basın emekçilerine de saldırarak (boğazını sıkarak, itekleyerek, darp ederek) alandan uzaklaştırmaya çalıştı.

Ziya Gökalp Caddesi üzerindeki yürüyüş Mithatpaşa Köprüsü’ne geldiğinde polis yeniden yürüyüş kolunun önüne barikat kurdu. Fakat kadın ve LGBT+IQ’ların kararlı duruşlarıyla barikat açıldı ve buradan Sakarya Caddesi’ne yürüyerek basın açıklamasının yapılacağı alana ulaşıldı. Burada eyleme katılanların mücadele coşkusu sloganlarla, zılgıtlarla, alkışlarla daha da yükseldi. Coşku hiç düşmedi.

Buradaki konuşmalarda 11. Yargı Paketi’nin ne anlama geldiği anlatılarak 11. Yargı Paketi’ne karşı mücadelenin her alanda yükseltileceği ifade edildi. Konuşmaların ardından basın açıklaması okunarak eylem sona erdirilirken 20 Kasım’a ve 25 Kasım’a çağrı yapıldı.

Eylemde okunan basın açıklamasını yayınlıyoruz:

BEDENİMİZ BİZİM, HAYATIMIZ BİZİM! ZORBALIK YASASINA GEÇİT YOK!

Bugün buradayız! Kamuoyuna sızdırılan ve kadın ve LGBTİ+ düşmanı devlet aklının ürünü olan 11. Yargı Paketi’ne karşı, hayatlarımızı ve haklarımızı savunmak için bir aradayız!

Bu paket, yalnızca bir yargı düzenlemesi değil; toplumsal barışı, birlikte yaşamı ve geleceğimizi tehdit eden bir zorbalık yasası taslağıdır! Bu yasa sadece bedenlerimize ve kimliklerimize değil, aynı zamanda barış içinde, eşit ve özgür bir arada yaşam umudumuza da saldırıyor!

İktidar, “Aile Yılı” diyerek başlattığı bu süreçte, yıllardır bizleri susturmaya, bastırmaya çalışıyor. Kadınların, LGBTİ+’ların ve iktidarın cinsiyet normlarına uymayan herkesin yaşam biçimlerini hedef alıyor. Şimdi de bu paketle bedenlerimize, kimliklerimize ve aşklarımıza kanun eliyle saldırmak istiyor.

Ama biz buradayız! Bedenlerimiz, hayatlarımız bizim! Geçit yok!

Bu yasa taslağıyla, iktidarın onayladığı normların dışındaki tüm varoluşlar, Ceza Kanunu’nda suç haline getiriliyor!

Varoluşumuz Suç Sayılamaz! Kanun’da yapılması planlanan değişiklikle, “doğuştan gelen biyolojik cinsiyete ve genel ahlaka aykırı tutum ve davranışta bulunan ya da bulunmayı teşvik eden, öven veya özendiren kişiler” hapis cezasıyla tehdit ediliyor.

Bu Zorbalık Herkesi Hedef Alıyor! “Doğuştan gelen biyolojik cinsiyet” ve “genel ahlak” gibi belirsiz ifadelerle, iktidarın kalıplarına uymayan her eylem cezalandırılabilir hale getiriliyor. Giydiğimiz kıyafetten konuşma biçimimize kadar tüm varoluşumuz “genel ahlaka aykırılık” bahanesiyle cezalandırılabilir!

Aşkımız ve Özgürlüğümüz Cezalandırılamaz! Aynı cinsiyetteki kişilerin nişan veya evlenme töreni yapması da suç kapsamına alınıyor. Bu, aşklarımıza, özel yaşamımıza saldırıdır!

Yani devlet, “Sen benim belirlediğim kadın ya da erkek sınırlarının dışına çıkarsan seni cezalandırırım” diyor.

Ama biz o sınırları tanımıyoruz!

Taslakla Medeni Kanun da hedef alınmış durumda; transların cinsiyet uyum süreci hakkı gasp edilmeye çalışılıyor.

Beden Uyum Süreci İmkansız Hale Getiriliyor! Beden uyum sürecine başvuru yaşı 18’den 25’e çıkarılmak isteniyor! Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilmiş olan “üreme yeteneğinden yoksun olma” şartı yeniden getirilmek isteniyor!

Bürokrasiyle, Baskıyla Hakkımız Gasp Edilemez! Sağlık Bakanlığı onaylı hastaneler dışında bu sürecin yürütülmesinin yasaklanmasıyla, zaten zor olan bu hakka erişim fiilen engelleniyor!

Sağlık Çalışanlarını Kriminalize Edemezsiniz! Bu süreçlere destek veren sağlık çalışanları 3 yıldan 7 yıla kadar hapis cezası tehdidiyle karşı karşıya bırakılıyor. Bu bir sağlık değil, nefret politikasıdır!

Hayatlarımızı devletin ve erkek yargının insafına bırakmayacağız!

Faşist iktidar blokunun 11. Yargı Paketi’ni  dillendirmeye başlaması ve meclise getireceğinin duyulması üzerine Ankara Kadın Platformu bileşenleri ve LGBT+IQ’lar uyarı yürüyüşü ve basın açıklaması yaptılarçocukları da hedef alıyor!

MESEM’lerle çocuk işçiliğini yaygınlaştıran, zorunlu eğitimin süresini düşürmeye çalışanlar, çocuklara okulda bir öğün yemeği vermeyenler şimdi de çocuk yaşını tartışmaya açıyor. BM Çocuk Hakları Sözleşmesi’ne göre de iç hukuka göre de 18 yaşına kadar herkes çocuktur ve bu tartışma konusu dâhi edilemez!

Çocuklar iş cinayetlerinde öldürülürken, çocuk yoksulluğu derinleşirken, çocuk intiharları artarken hiçbir koruyucu önleyici tedbir almayanlar, çocuklar suça sürüklendiğinde cezaları yükselterek sorunun çözüleceğine inanmamızı bekliyorlar!

Çocukların yetişkinler gibi yargılanması teklif dâhi edilemez. Bugün çocuk yaşını tartışmaya açanların, çocuğun evlilik yoluyla istismarını da yasallaştırmanın zeminini hazırlamak istediklerini biliyoruz.

Bu ülkede yoksulluğun, sömürünün ve istismarın hedefi haline getirilen çocuklara koruma sağlamak yerine, onları cezalandırmayı seçiyorlar!

Siz önce çocukların eğitim, barınma ve yaşama hakkını koruyun. Çocukları katil yapan karanlıktan hesap soruyoruz!

Toplantı ve Gösteri Hakkımız Evrensel Bir Haktır! Ceza Kanunu’na eklenen düzenlemeyle, evrensel hakkımız olan toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkı hedef alınıyor!

Bugüne kadar haklarımıza, kadın ve lgbti+ cinayetlerine, İstanbul Sözleşmesi’nden bir gecede çıkılmasına, erkek yargıya karşı mücadele ederken; hayatı durdurduk, yolları kapadık, yaşamlarımıza sahip çıktık! Şimdi bu yasa değişikliğiyle bu mücadele biçimleri suç hâline getirilmeye çalışılıyor!

Mücadelemiz Suç Değildir!

ÇAĞRIMIZDIR: BU TASARIYI MECLİSE DAHİ GETİRMEYİN! TAVİZ VERMEYECEĞİZ!

Bu yargı paketini hazırlayanlar: Önce var olan yasaları uygulasınlar! Öldürülen kadınları ve LGBTİ+’ları gündemlerine alsınlar! Hukuki düzenleme arıyorlarsa 6284 sayılı Kanun’a, İstanbul Sözleşmesi’ne, Türkiye’nin imzacı olduğu: CEDAW’a, GREVIO’ya, Lanzarote Sözleşmesi’ne, Havana Kuralları’na, Pekin Kuralları’na, Riyad İlkeleri’ne baksınlar!

Belirsiz, keyfi maddelerle eşit, özgür ve insan onuruna yaraşır yaşam mücadelemize saldırılıyor! Nefretin meşrulaştırılmasına izin vermeyeceğiz! Bu yasa taslağında verilecek herhangi bir taviz, daha büyük hak kayıplarına yol açacaktır.

Topyekûn halkın her kesimini etkileyecek bu yasa tasarısının Meclis’e GETİRİLMESİNE İZİN VERMEYECEĞİZ!

Mücadelemiz Sürecek! Önümüzde 20 Kasım Nefret Suçuna Maruz Kalan Transları Anma Günü ve 25 Kasım Uluslararası Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Günü var! Bu zorbalık yasasına karşı direnişimiz, 20 Kasım’da translarla, 25 Kasım’da kadınlarla omuz omuza devam edecektir!

Bedenimiz bizim, hayatımız bizimdir! İsyandayız! Geçirmeyeceğiz!

Alınteri /Ankara