3’üncü Havalimanı İşçileriyle Dayanışma Platformu’nun 3. Havalimanı direnişi ve tutuklu işçilerle dayanışmak için düzenlediği etkinlik, dün akşam Kadıköy’deki Caferağa Spor Salonu’nda yapıldı. Hafta içi olması ve kısa sürede örgütlenmesine rağmen etkinliğe beklenenin üzerinde katılım gerçekleşti.
“İnşaat işçisi köle değildir!”, “İşçilerin birliği sermayeyi yenecek!”, “Tutuklu işçiler serbest bırakılsın!”,”Flormar, Cargill, Tariş zafere kadar direniş!” yazılı platform imzalı pankartların yanı sıra, İnşaat-İş ve Dev-Yapı İş’in pankartları asıldı. Sahneye ise büyük bir “İnşaat işçisi köle değildir!” pankartı asıldı.
İnşaat-İş imzalı 2 pankart oldukça anlamlıydı. Bunlardan biri 10 Ekim’de, Gezi Direnişi’nde ve iş cinayetinde ölümsüzleşen İnşaat-İş yönetici ve üyelerinin resimlerinin bulunduğu “Aramızdalar” pankartıydı; diğeri de sendikanın son direnişten önce de İGA patronlarına karşı yaptığı bir direnişte kullandığı “Kolin-Limak-Cengiz-MAPA-Kalyon’un 3. Havalimanı’nda gasp ettiği ücretlerimizi alana kadar direneceğiz!” pankartı…
İnşaat-İş ayrıca “Direnişin Hikayesi” manşetiyle çıkan Şantiye Gazetesi’nin bültenini de açtığı stantla katılımcılara ulaştırdı.
Gece, kısa bir açılış konuşması ve iş cinayetlerinde hayatını kaybeden işçiler için yapılan saygı duruşuyla başladı.
Saygı duruşunun ardından 3. Havalimanı direnişinden karelerin, işçi öfkesi ve onun örgütlenme çabasının sonuçlarını, gözaltı ve tutuklanma sürecini, platform çalışmalarını içeren sinevizyon gösterimi ile devam etti.
Sinevizyondan sonra Silivri Hapishanesi’nde tutuklu bulunan işçilerin isimleri söylenerek “Özgürlük” diye haykırıldı. Hemen ardından da 10 Ekim’de, Gezi’de ve iş cinayetinde ölümsüzleşen İnşaat-İş üye ve yöneticilerinin isimleri sıralandı.
Ardından sendika temsilcileri ve işçilerin aileleri sahneye davet edildi.
İlk sözü alan İnşaat-İş Yönetim Kurulu Üyesi Tezcan Acu “İnşaat işçilerinin köle olmadığını 3.Havalimanı şantiyesinde çalışan arkadaşlarımız kötü çalışma koşullarına karşı başlattıkları direnişle gösterdiler. Sizler de buraya gelerek onların yalnız olmadığını gösterdiniz. Arkadaşlarımız kendilerine giydirilmek istenen kölelik gömleğini giymeyeceklerini gösterdikleri için tutuklandılar. Arkadaşlarımız başları dik bir şekilde hapishanede bu mücadelenin devam ettiğini ve çıktıklarında kaldıkları yerden mücadeleyi sürdüreceklerini belirterek dayanışmada bulunan herkese selamlarını ilettiler. Arkadaşlarımız hukuksuz bir şekilde tutuklu bulunuyor. Onlarla birlikte mücadelemizi sürdüreceğiz. İnşaat işçilerinin mücadelesinin diğer işçi arkadaşlarımızla birlikte sürdüreceğiz. Birleşerek kazanacağımızı göstereceğiz” dedi. Konuşma, “İşçilerin birliği sermayeyi yenecek!”, “Siyasi tutsaklar yalnız değildir!” sloganı atıldı.
Ardından Dev Yapı-İş üyesi Nihat Demir yaptığı konuşmada 3. Havalimanı dahil hiçbir şantiyede yemeğinden, koğuşuna, ücretlerinden, çalışma saatlerine kadar insanca bir çalışma ortamı olmadığını belirtti. 3. Havalimanı şantiyesinin bir Nazi kampından beter olduğunu ifade eden Demir, “İşçilerin bir araya gelmeleri dahi mümkün değil, tam bir tecrit söz konusu, sendikacılarla görüşemiyorlar. Baskı ailelerine kadar ulaşıyor ve tam bir tecrit uygulanıyor” dedi. “Bizler bu kölelik koşullarından ancak işçi sınıfı mücadelesiyle kurtulabiliriz. Onun için bizler Kürdistan’ın halayını, Karadeniz’in horonunu birlikte çekeceğiz ve birleşerek bütün alanlara akacağız. Şantiyelerden fabrikalar, okullardan sokaklara, alanlara akarak bu faşizme karşı örgütlenerek, el ele vererek mücadeleyi kazanacağız” dedi.
Sendika temsilcilerinin ardından Dev-Yapı İş Genel Başkanı Özgür Karabulut’un eşi Ayla Gümüş Karabulut ve tutuklu İnşaat-İş temsilcisi Anıl Deniz Gider’in annesi Sevim Dede söz aldı.
Ayla Gümüş Karabulut da, “Özgür’ün hepinize selamı var. Direnişe ve mücadeleye kaldığı yerden devam edecek” diyerek 5 Aralık’taki mahkemeye çağrı yaptı.
Tutuklu İnşaat İşçileri Sendikası üyesi Anıl Deniz Gider’in annesi Sevim Dede ise, “Suçlu olan İGA patronu ama bizim çocuklarımız tutuklu” diyerek dayanışmada bulunan herkese teşekkür etti.
Müzik arasından sonra Dev Yapı-İş Genel Başkanı Özgür Karabulut’un Silivri Cezaevi’nden gönderdiği mesaj okundu. Dev-Yapı-İş Sendikası yönetim kurulu üyesi Hasan Oğuz’un okuduğu mesajda şunlar söylendi:
Selam olsun işçi sınıfımızın haklı mücadelesinde omuz omuza dayanışmayı örenlere,
Selam olsun haksızlığa karşı sessiz kalmayan sesimize ses katanlara selam olsun.
Dostlar,
Sizlere 2 ayı aşkın süredir rehin tutulduğumuz Silivri Hapishanesinden yazmaktayım. Gönül İsterdi, tutsak olan tüm İnşaat-İş Sendikası yöneticileri ve inşaat işçisi arkadaşlarımızla birlikte sizlerle omuz omuza halay çekmek. Ancak şundan eminim ki o günler yakındır. Özellikle sizlerin bizim haklı mücadelemizi duyurma kararlılığınız ve dayanışmanız 5 Aralık tarihinde görülecek mahkemede bizlerin elini güçlendirecektir. Bizlerin özgürlüğü hep beraber ördüğümüz mücadele ile gelecektir.
Kardeşlerim,
3. Havalimanındaki işçiler inşaat işçileri üzerinde yürütülen kölelik koşullarına karşı haklı bir direniş ortaya koydu. Etkinliğinizde eminim ki işçilerin talepleri tekrar hatırlatılacaktır. O talep listesi inşaat işçilerinin hangi koşullarda çalışmak zorunda kaldığını tüm çıplaklığı ile ortaya koymaktadır. 3.havalimanında ortaya çıkan direniş ve bu direnişin ortaya koyduğu talepler aslında tüm inşaat işçilerin talepleridir.
Çünkü tüm şantiyeler bugün kölece çalışmanın dayatıldığı firavunluk düzeninin kampları haline gelmiştir. Bugün inşaat işçisine dayatılan kölelik koşullarında çalışmak ve iş cinayetlerinde ölmektir. 3. Havalimanı’nda işçi arkadaşlarımız direnişleri ile bu dayatmayı kabul etmediklerini köleliğe ve ölüme karşı, “Direnmek Yaşamaktır ” diyerek direniş seçeneğini tüm işçi sınıfının önüne koymuştur.
Bu direnişin tüm şantiyelere yayılmasından korkan egemenler, baskı, gözaltı ve tutuklamalarla bu direnişi kırmak istedi. Ancak bugün düzenlediğiniz dayanışma etkinliğinde de görüldüğü üzere bu direniş kırılmadı. Tam tersine direnişimiz tüm topluma mal olan bir mücadele dinamiğini ortaya çıkardı.
Dostlarım,
Bedenimiz tutsak edilse de düşüncelerimiz özgürdür. Bu tutsaklık mücadeleye olan inancımızı daha da güçlendirmektedir. Özellikle sizlerin dayanışma mesajları bizleri daha da güçlü kılmaktadır. Bu dayanışmayı 5 Aralık’ta görülecek duruşmada daha da yükseltmemiz gerekmektedir. Çünkü 5 Aralık’ta egemenlerin Adalet Sarayında “köleliğe karşı direnen” inşaat işçilerinin haklı davasını savunacağız. Dava günü ne kadar güçlü orada olunursa gerçekler bir o kadar etkisini gösterecektir. Bu nedenle sözlerimi 5 Aralık’ta görülecek olan davaya çağrı yaparak sonlandırıyorum.
Bizlerle dayanışmasını eksik etmeyen herkesi devrimci duygularımla selamlıyorum.
DİRENMEK YAŞAMAKTIR, BERXWEDAN JİYANE!Sendikamızın 3. Havalimanı direnişi nedeniyle tutuklanıp Silivri Cezaevi’ne konulan sendika yöneticilerimizin gönderdiği mesaj okundu #KöleDeğiliz pic.twitter.com/OJjQJRrF2i
— İnşaat-İş Sendikası (@insaatsendika) November 26, 2018
Daha sonra tutuklu bulunan İnşaat-İş Sendikası yöneticilerinin göndermiş olduğu mesaj okundu. Tutuklu sendikacıların arkadaşlarından Öncü Akgül mesajı okumadan önce Silivri Cezaevi’ndeki İnşaat-İş yöneticileriyle görüştüğünü ve herkese çok selam göndererek, 5 Aralık’taki duruşmaya katılım çağrısı yaptıklarını belirtti. İnşaat-İş yöneticileri mesajlarında şunları söyledi:
Tutuklu İnşaat İşçileri Sendikası yöneticileri olarak İnsanca çalışma koşulları için direnişe geçen 3. Havalimanı işçilerini ve hakkını almak, onurunu savunmak için direnen tüm işçi kardeşlerimizi selamlıyoruz. Tutuklu işçilerle dayanışmak için emek veren ve bu dayanışmayı büyüten tüm dostlarımıza teşekkürlerimizi gönderiyoruz.
Vücutlarında tahtakurularının açtığı yaraları taşıyan binlerce işçi 14 Eylül’de yatakhanelerinden çıkıp “insanca çalışma koşulları” talebiyle bir araya geldi. Her gün saatlerce servis kuyruğu bekledikleri, doğru düzgün yemek yemeden ağır ve güvencesiz koşullarda çalıştırıldıkları şantiyelerine gitmek için çıkmadılar bu sefer yola. Bu kez o yolda kendileri için yürüyorlardı. Dünyayı yakıp kavuracak öfkeleri ve kendilerine güvenleri tamdı.
Öfkeleri dünyayı alt üst edecek bir gücün simgesiydi. Sadece daha örgütlü bir yapıya büründürülmesi, bir yerde biriktirilip akıtılması gerekiyordu. 3. Havalimanı’nda kendiliğinden patlak veren bu büyük isyana İnşaat İşçileri Sendikası olarak sınıf çizgimizle yanıt vermeye çalıştık, örgütlü bir yapıya dönüştürmek için işçi arkadaşlarımızın yanında, omuz başında olmayı görevimiz bildik.
Kısa sürede çok şey öğrendik, çok şey öğrettik.
Sadece insanca koşullar isteyen bu işçilerin öfkesinin örgütlü bir nitelik kazanmasından korkan patronlar ve onların siyasi temsilcileri, üzerimize jandarmayı saldı. Onları korkutan, işçilerin haklılıklarına olan inançları, gözü karalıklarıydı. Onlara korku salan işçilerin bu ruhlarıydı. Bu ruhun üretimden gelen gücün bilincine sıçraması, örgütlü bir nitelik kazanması, sendikamızla buluşmasıydı.
O nedenle gecenin bir vakti sinsice ve korkakça geldiler. Yüzlerce işçiyi döverek, tehditle gözaltına aldılar, tutukladılar. Ancak göremedikleri, yorgun, sessiz kalabalıklar bir kez sesini çıkarmayı öğrenmişti ve hep bir ağızdan şarkı söylemenin, hep birlikte halaya durmanın tadına varmıştı.
İşte silemeyecekleri şey, ruhlara kazının ve gücünü haklı olmaktan alan bu sınıf olma, onuruna sahip çıkma duygusudur. Ne tutuklanmalar, ne toplu işçi kıyımları, ne tehditler… Hiçbir şey fitili yakılan bu öfkeyi tüm işçi sınıfına yaymak için mücadele etmemizi engelleyemeyecek.
Nasıl ki isyanın patlamasının ilk saatlerinden başlayarak sonuna kadar bu isyanı örgütlü bir yapıya büründürmek ve kazanımla sonuçlandırmak için elimizden geleni yapmaya çalıştıysak, bundan sonra da yapmaya çalışacağımızdan hiçbir dostumuzun şüphesi olmasın.
Düşmanlarımız ise kına yakmasınlar. Kına yakmasınlar, çünkü bizim sömürü cehennemi olan o şantiyelerden çekilmeye hiç niyetimiz yok. Olmadığı gibi, işçi sınıfının bu en örgütsüz, en sahipsiz bölüğünün sınıf örgütünü yaratmak konusundaki azmimiz de kafa açıklığımız da dün olduğundan daha güçlü.
Bu direnişin bir parçası olmaktan gurur duyuyor, 10 Ekim Ankara Katliamı’nda kaybettiğimiz altı yoldaşımıza da bir kez daha söz veriyoruz: Sendikamızın mayasını attınız, ruhunu oluşturdunuz. Onu daha güçlü, daha büyük bir sınıf örgütüne dönüştürmek için sizin gibi, sizin de yerinize çalışacak, çalışacağız! Havalimanı direnişinde yanımızda sizin aklınız, ruhunuz, cesaret ve azminiz vardı. Bundan sonra da olacak, hep olacak… Herkesi tekrar herkesi selamlıyoruz.
Ardından 3. Havalimanı işçilerinin kaleme aldıkları mesaja yer verildi. İşçilerin dayanışmanın büyütülmesi çağrısı yaptıkları mesajı ise şöyle:
Öncelikle direnişimize destek çıkan, surekli bizimle dayanışma içinde olan herkese, bütün işçi arkadaşlarım adına çok teşekkür ederi Fakat daha önce de ifade ettiğim/kibi oncelikle tutuklu arkadaşlarımıze buradaki direnişimiz unutulmamalı ve unutturulmamalı, Şu an tütüklü Olan İşçiler ve sendika temsilcilerimiz sadece 3. Havalanı’nda çalışan işçilerin isyanı için değil tüm işçilere gözdağl vermek için orada tutuluyorlar.
Başta sendika temsilcilerinin, siyasetçinin, vekillerin, sanatçının, gazetecinin, habercinin kısacası “ben onurluyum” diyen herkesin onurudur sözkonusu olan. O yüzden herkesi onuruna sahip çıkmaya,dayanışmaya davet ediyorum ve burada en büyük görev vekillerindir. Bunu sürekli Meclis’te dile getirmeleri gerekir.
Şunu iyi bilmeliyiz ki en zor koşullarda en güçlü düşmanı yenilgiye uğratacak tek güç insamn birleşme gücü, örgütlenme gücü ve patlama gücüdür. Bizleri ve tutuklu arkadaşlarımızı unutmadığınız için, sürekli dayanışmada bulunduğunuz için bir kez daha hepinize teşekkür ederiz.
-İnşaat işçisi köle değildir!
-Ölsün kölelik yaşasın özgürlük!
Son olarak direnişçi işçiler sahneye çağrıldı. Güvenlik soruşturması bahanesiyle işten atılan Türkan Albayrak ve Kenan Güngördü, Köroğlu şantiyesinde direnen işçi ve 4,5 yıl sonra yeniden yargılanan Greif direnişinden bir işçi kısa konuşmalarla salonu selamladı.
Etkinlik, Domane Dersim, Grup İsyan Ateşi, Pınar Aydınlar ve MKM Sanatçısı Arhat’ın 3. Havalimanı işçileri ve tutuklu işçiler için işçiler için söyledikleri coşkulu şarkılar eşliğinde halaylar çekilerek ve sloganlar atılarak saat 22.00’ye kadar sürdü.