İnşaat-İş Şantiye Gazetesi’nin 3. Havalimanı direnişini konu alan özel sayısının çıktığını duyurarak, ‘Sendika’mızdan yazısını paylaştı:
İnşaat işçilerinin yazdığı gazetemizin bu sayısı sendikamız açısından önemli bir kesitte çıkıyor. Yaşamları, düşünsel ve fiziksel enerjileriyle inşaat işçilerinin yanında olan, fiili-meşru mücadelenin gücüyle bu sömürü cehennemini sınıfımızla birlikte patronlara dar etmeye çalışan dört yöneticimiz, 3. Havalimanı direnişinde işçi arkadaşlarımızla birlikte tutuklanarak cezaevine konuldu.
3’üncü Havalimanı’nda kendiliğinden patlayan işçi direnişini örgütlü bir niteliğe kavuşturmak üzere müdahil olan sendikamız, bu konuda gücünü aşan bir etki yaratarak, önemli bir mesafe kaydetti. İşçi temsilcilerinin seçildiği toplantılar örgütledi, taleplerin bu toplantılardan çıkarılmasına ön ayak oldu, seçilen temsilcilerle birlikte İGA patronları ve devlet yetkililerinden oluşan heyetle görüşmelere katıldı, ertesi gün için üretimden gelen gücün kullanılması için işçi komiteleri oluşturulmasının çabasını harcadı ve büyük oranda da başardı…
Tüm bu gelişmeler siyasi anlamlar da taşıyan 3. Havalimanı şantiyesinde yaşanınca bunun kalıcı bir örgütlenmeye dönüşmesini istemeyen patronlar ve onların çıkarlarını korumaya seferber olmuş devlet gücü çareyi bir operasyonda buldu. Gece yarısı kapıların koçbaşlarıyla kırılması biçiminde gerçekleşen operasyon anında iki yöneticimiz gözaltına alındı. İki yöneticimiz de operasyon sabahı bir çeşit toplama kampı ve kışlaya dönüşen işçi kampının önünden alınarak, tutuklandı.
Bu gelişme 2010 yılındaki Sapphire direnişiyle tohumları atılan sendikamızın; dernek girişimi, dernek ve sendika şeklinde devam eden 8 yıllık serüveninde yaşanan ikinci olağanüstü gelişmeydi.
10 Ekim Ankara Gar katliamında kurucu üye ve aynı zamanda yöneticilerimiz olan altı yoldaşımızı, dostumuzu yitirdik. Katliamda yitirdiklerimiz geriye sadece büyük bir acı bırakmamışlardı. Kayıpları aynı zamanda sendikamız açısından doldurulması güç bir fiziki boşluk anlamına da geliyordu. Türkiye’deki en örgütsüz ve böyle olduğu için de en savunmasız işçi bölüklerinden biri olan inşaat işçilerinin bir örgütlerinin yaratılması için yola çıkmıştık ve bu yolun başında hedefe kilitlenmiş temel kadrolarımızı kaybetmiştik!
Bu acı ve ortaya çıkan büyük fiziki boşluk “tamam mı devam mı?” sorusunu getirmişti önümüze. Dostlarımızın da düşmanlarımızın da gözü üstümüzdeydi. Kararımız tereddütsüzce “devam” yönünde olmuştu. Yitirdiklerimizin acıları henüz çok tazeyken, Emaar şantiyesinde bir direniş örgütlemekle “devam” kararımızı ilan ettik. İşçi arkadaşlarımızın ödenmeyen ücretleri için yaptığımız o direnişin arkası inşaat işkolunda pek çok ilke sahne olan süreklilik kazanmış bir faaliyete dönüştü.
Kafası açık, sınıfın çıkarlarını her şeyin üstünde tutan ve onun siyasetini eğilip-bükülmeyen bir çizgiyle hayata geçiren sendikamız, o günden sonra da sayıları yüzlerle ifade edilen birçok anlamlı direnişe imza attı. Gözaltılar, polis saldırıları, patron tehditleri altında yolunu aça aça ilerledi ve gelinen noktada da kendi fiziki gücünün çok çok üstünde yaygınlaşıp, derinleşmiş bir etkinin adı oldu.
3’üncü Havalimanı direnişindeki duruşu, bedeller pahasını patlayan işçi öfkesini bedeller pahasına örgütlü bir niteliğe dönüştürme çabasının berrak bir ifadesidir. “Kavga, sokak, direniş!” diyerek yola çıkan, “İnşaat işçisi köle değildir!” sloganını toplumsal bir kabule dönüştüren, “Dünyayı biz inşa ediyoruz, altında yine biz kalıyoruz!” gerçeğini vicdanlara işleyen sendikamız inşaat işçilerinin büyüyen örgütü olmaktaki kararlılığını 3. Havalimanı direnişiyle daha da pekiştirerek yoluna devam ediyor. Tutuklu yöneticilerimizin mahkeme salonunda söyledikleri gibi “Yaptık, yine yaparız!” özgüveni ve iç rahatlığıyla…
Biz bu bilinçle ilişkileniyoruz olup bitenle. Evet, bu kısa fakat anlamlı serüvene 2 büyük olayı, 2 büyük sınavı sığdırdık. 10 Ekim’deki sınavı nasıl geçtiğimize dostlarımız da düşmanlarımız da tanıktır.
3’üncü Havalimanı’nda patlayan işçi öfkesinin kendisi bir sınavdı. Bu sınavda nerede durduğumuzu, bu büyük isyanla ilişkilenmekte en küçük bir tereddüt bile göstermeden ortaya koyduk.
Bundan sonrası mı? Hep birlikte göreceğiz. Bizler 3. Havalimanı’nda da tüm şantiyelerde de olmaya devam edecek, sınıfımızın çıkarları neyi gerektiriyorsa ona göre davranmakta bir an bile tereddüt göstermeden yolumuzda yürümeye devam edeceğiz.
Tüm işçi kardeşlerimizi sendikalarına sahip çıkmaya, örgütlenmeye ve onun sınıf çizgisiyle buluşmak için çaba harcamaya bir kez daha davet ediyoruz.
Gazetemizin bu sayısını 3. Havalimanı direnişinin sesine-soluğuna ayırdık. Keyifle okumanızı ümit ediyoruz. Bir dahaki sayılarımızda sınıfımız adına gurur duyacağımız nice direnişlere diyoruz…