“47 Yaşında Olduğum İçin İşe Almıyorlar”



1 Mayıs günü İzmir Çiğli’den yola çıkanlar kadın işçiler 10-11 Mayıs’ta CHP’nin Ankara’da bulunan genel merkezinde olmayı planlıyorlar. Direnişlerini genel merkez önünde çadır kurarak sürdürmeyi hedefliyorlar. Yürüyüşteki kadın işçilerden Hale, Sibel ve Deniz’le bu zorlu yürüyüşlerini konuştuk


Bahar Gök

İşten çıkarılmalarının üzerinden yaklaşık bir yıl geçti. 2024 Haziran ayında işten çıkarıldıklarında işe geri dönmek için direnişe başladılar. Çiğli Belediyesi önünde ve Ankara’da direnerek seslerini duyurmaya çalıştılar. Direnişin etkisiyle işçileri 2025 Ocak ayında işe geri alacağını söyleyen belediye başkanı sözünü tutmadı. Çiğli Belediyesi işçilerinin işlerine geri dönmek için yeniden direnişe geçmekten başka bir çareleri kalmadı. Bugün yine belediye önünde eyleme devam ederken içlerinden 4 kadın işçi 1 Mayıs’ta Ankara’ya doğru yürüyüşe geçti.

Kadın Aile Birimi’nde bir buçuk yıl çalışan Hale taşeronda kadrolu olarak çalışıyormuş. Aynı taşeron hala belediyenin farklı departmanlarında işçi çalıştırıyor. Çibel ismiyle faaliyet gösteren şirket aslında belediye iştiraki. Yakın zamanda yeni işçiler alarak belediye bünyesinde çalıştırmaya devam ediyor. Çibel’de önce destek servisinde işe başlayan Hale, Kadın Aile Birimi’ne geçirildikten kısa bir süre sonra gerekçesiz olarak telefonuna gönderilen bir mesajla işten çıkarılmış. Yaşadıkları süreci özetle anlatıyor Hale:

“Biz neden çıkarıldığımıza dair başkanlardan hiçbir zaman yanıt alamadık. Sadece başkan, yerel seçimlerden önce kesinlikle belediye personelini işten çıkartmayacağını, kimsenin ekmeğiyle oynamayacağını söylemişti. Öylelikle kazandı ama geldikten iki ay sonra bizi işten çıkarttı. Tepki oluşunca, halka, bizim bankamatik personeli olduğumuz yönlü açıklamalar yaptılar. Çalışmadığımızı söylediler. ‘2 aylık personel, ATM personeli, o yüzden işten çıkarttık, fazlamız vardı’ şeklinde genel merkeze de böyle bildirdiler. Toplamda 147 işçi çıkarttılar. Çıkarılanların 107’si kadınlardı… İzmir Şube Başkanı Memiş Sarı, bir de bizim bağlı olduğumuz sendika şubesinin sorumlusu Deniz Hanım, bizim İzmir ekibiyle bir araya geldi. ‘Biz sizi Ocak’ta işinize geri döndüreceğiz’ dediler. Öyle olunca arkadaşlar da direnişi bitirdiler. Biz Ankara’daydık o zaman. Açıkçası bizim haberimiz olmadı. Biz olsak, sözleşmemiz tekrar imzalanana kadar bitirmiyoruz diyecektik ama öyle olmadı. Başkan bunu bildiği için belki de…”

“İşsizlik özgürlüğümüzü kısıtladı”

“Ocak ayı geldiğinde ise hepimiz sormaya başladık. ‘Aralık ayında emekli olması gereken personel vardı, onlar emekli olmadılar, istihdam yaratamadım, çok fazlalık var, mali bütçe belli paramız yok, sizi alırsak ne olacak, tamam söz verdim alacağım ama şu an değil peyderpey alacağım, 3-5 ay sonra lokanta açacağım, sizi lokantaya alacağım’ bilmem ne. Şu an işsizim, küçümsemek gibi bir lüksüm zaten yok. Üniversite mezunuyum ve gidip bir kafede garsonluk yapmak istemiyorum belediyede. Ben zaten dışarda garsonluk yaparım. ‘Asla belediye binasının içine almam, bunu unutmayın’ söylemlerinde bulundu. Süreçte Ramazan Bayramı’na bir hafta kala sanırım 30 tane dışarıdan personel aldı. Dışarıdan alım yapması bardağı taşıran son damla oldu. O zaman yapacak bir şey yok, biz direnmeye devam ediyoruz, Ankara’ya yürüyüş başlatıyoruz dedik.”

Bugün yürüyüşlerinin dokuzuncu gününde olan kadın işçiler bir yıl içerisinde ekonomik olarak çok sıkıntı çekmişler. Halen çekiyorlar. Ailelerinden ‘harçlık’ almak durumunda kalmışlar. “40-45 yaşında kadınlarız. Bu saatten sonra anneden, babadan, kocadan para almak insana gerçekten koyuyor. Ekonomik özgürlüğün varken birden işsiz kalmak, tekrar o özgürlüğü yakalamak için mücadele etmek daha zor” diyor Hale. Üniversite öğrencisi olan 2 kızının masraflarını karşılamakta zorlandıkları için bir çocuğunun okulunu dondurduğunu da anlatıyor. Ve işsiz kalan diğer çalışma arkadaşlarının da çocuklarını üniversiteye gönderemedikleri bilgisini veriyor.

“Evden kafamı çıkaramıyorum”

Ankara yürüyüşü öncesinde belediye veya parti yönetimi, sendika temsilcilerinin iletişime geçmediğini söyleyen Hale’den sözü alan Sibel belediye yönetiminin kendi kadrosunu yaratmak için kendilerinin kurban edildiğini söylüyor. Güvenceli işin kadınların hayatını kurması ve özgürlük alanı yaratabilmesinde çok önemli bir yerde durduğunu dile getiren Sibel; “Artık bütün kadınlar çalışıyor. Kadının bütün maddi özgürlüğü elindeyken bir anda işsiz kalması… Manevi anlamda bile bu çok kötü. Mesela bir yere gidiyorsun, arkadaş ortamında işsiz olduğunu söylemek bile insana dokunuyor. Ben şu an 46 yaşındayım, başka bir yerde işe girmem çok zor. CV gönderiyorum, kimse birebir görüşmeye bile almıyor. Alsa bile olumsuz dönüş oluyor. Çünkü kimlikte 1979 doğum yılını görünce görüşmeye bile almıyor. Başka bir iş olsa tamam ama o da yok. Herkesin de kenarda çuvalla parası yok ki oturup beklesin” diyerek, çalışma yaşamında kadınların cinsiyet temelli yaş ayrımcılığına maruz bırakılmasının acısını ekonomik ve psikolojik olarak gözetmeyen bir partinin kadın çalışmalarının samimiyetini sorguluyor Sibel.

18 yıldır ücretli çalışma yaşamı olan Sibel bugün ayakta durabilme gücünün de olmadığını dile getiriyor. “Tam anlamıyla travma yaşıyorum” derken sürekli olarak oyalanmalarının payının çok büyük olduğunu ifade ediyor. Sürekli bir bekleyiş içerisinde hayatın günlük akışını dahi planlayamadıklarından dem vuruyor. “Yani hiçbir şey değişmiyor ve önüme bakabilmek, gücümü sağlayabilmek için iş aramaya bile fırsat bulamadım. Beni o ruh haline getirdiler” şeklinde anlatıyor yaşadığı bunalımı. Ve devam ediyor anlatmaya: “Bir yerde bir keyifli zaman geçirmek istiyorum, bir kahve çay içmek istiyorum. Bu kadar basit hayallerimi bile yok ettiler, ben bunları bile yapamıyorum artık. Çünkü evden kafamı çıkardığım her an masraf, para. Türkiye’nin ekonomik şartlarının bu kadar zor olduğu bir dönemde bu tokatı yemek kaldırılabilir bir şey değil.”

Yeniden Ankara yollarına düşmekten başka bir çare bulamadıklarını söyleyen Sibel “Yola düştüğümüz anda, yorulduğumuzda yanı başımızdaki arkadaşlarla öyle bir can bağı kurduk ki, birbirimize kenetleniyoruz. Birbirimize sahip çıkıyoruz. Birbirimizin gözyaşlarını siliyoruz. İlaçlarla ağrılarımızı gideriyoruz. Zamanımızı bu şekilde geçiriyoruz. Ankara’da herkesi yanımızda görmek istiyoruz” diyor.

“Bulaşık yıkıyorum sigortamı yapmıyorlar”

Direnişçilerden Deniz de yürüyüşün zorlu geçtiğini söylüyor. Psikolojik olarak kendisinin de iyi olmadığını söyleyen Deniz, yalnızca işe geri alınma talebinin olduğunu vurguluyor. Belediye yönetiminin kamuoyuna yaptığı açıklamalarla kendilerinin itibarsızlaştırılarak hedeflerinin manipüle edilmesinin de kendilerini üzdüğünü belirtiyor.

Yaklaşık 10 aylık işçiyken çıkarılan Deniz temizlik işinde çalışırken çıkarılmış. Dershanelerde temizlik yaparken üç ay kadar bir süre tek başına çalıştırıldığı da olmuş. Ve bu dönemde işten çıkarılmış. “Ben tek eleman olmama rağmen beni çıkarmalarına şok oldum. Çünkü oraya kimse gelmek istemiyor, kimse çalışmak istemiyor ve beni çıkardılar. Şimdi gelen de gidiyormuş, öyle duydum. Ne kadar doğru bilemiyorum.”

Kendisi 47 yaşında olduğu için 11 aylık süreçte iş bulamamış. “Zaten 47 yaşında olduğum için uzun süreli olarak işe almıyorlar. Gidiyorum bulaşık yıkıyorum, sigortamı yapmıyorlar. Başka şekillerde de sömürülüyorum. Daha önce de temizlik işi yaptığım yerlerde de böyleydi. Günlük işlere de gidiyordum. Hani artık her işe de gidemiyorum. Kadın hastalıklarım var, belimden tutun gözlerime kadar sağlık sorunlarım var. Yani ne bileyim o kadar doluyum ki hangi birini anlatayım.”

“Evliydim boşandım. İki kızım var biri 10 yaşında. 25 yaşında olan çalışıyor ve onun eline baktık, onun katkısıyla ayakta duruyorum. Yani 11 aydır kimseye sesimizi duyuramıyoruz. Şu an yürüyüş yapıyoruz kamyoncular laf atıyor. Korkuyoruz, yolda başımıza gelebileceklerden korkuyoruz. Güvenli olmayan yollarda yürüyoruz. İnşallah başımıza bir şey gelmeden varırız Ankara’ya. Şu anda ayaklarımız su toplamış, patlamış durumda. Yara bantlarıyla yürümeye çalışıyoruz, kremliyoruz. Dinlenmek için oturduğumuz yerden kalkmamız dahi zor oluyor. Ama önünde sonunda varacağız” diyerek sözlerini bitiren Deniz Ankara’da güçlü bir destek ve dayanışma ile sorunlarının çözülebileceğini düşünüyor. Kadınların desteğiyle kendilerini daha güçlü hissettiklerinin altını çizen Deniz, Ankara halkının bu çağrıyı karşılıksız bırakmamasını istiyor.

(*) Çiğli Belediyesi’nin kadın işçileri Ankara yolundayken röportaj yapmıştık. Kadın işçiler bugün itibariyle (10 Mayıs) Ankara’ya ulaştılar ve ilk açıklamalarını yaptılar. 12 Mayıs günü saat 9.00’da CHP Genel Merkezi önünde direniş çadırını kuracaklar.

Kadın İşçi