“Nadir elementler” denilen ve dünyada büyük bir piyasası dolayısıyla değeri bulunan madenler için dağın taşın yağmalanması büyük bir iştah ve hızla devam ediyor. Bir bölgede isterse birkaç tonluk cevher bulunsun orada yeraltı su kaynakları, nehirler, dereler, yerleşim alanları, tarım arazileri, halkın kutsallık atfettiği mekanlar var mı yok mu umurlarında değil. O birkaç ton için birkaç yıllık işletme ömrü olan bu madenler için tüm her şeyi yıkıp geçecek bir gözü dönmüşlük söz konusu.
Bu alanlardan biri de Sivas’ın birçok ilçesi, köyleri… Zara’nın Dipsizgöl Köyü’nün merkezde olduğu Stronsiyum tuzu (Selestit) işletmesi planı sadece bunlardan bir tanesi. Sivas’ın Kabalı (Hafik), Battalhöyüğü Tepe (Ulaş) ve daha küçük rezervli onlarca noktasında Selestit cevherleşmesi olduğu düşünülüyor ve buraların hepsi hedefte.
Sular, inanç merkezleri, yaşam alanları umurlarında değil!
Dipsizgöl’de yapılmak istenen maden işletmesine verilen “ÇED olumlu” raporuna Alevi inancına sahip bölge halkı kutsal kabul ettikleri ziyaret alanı ve yöre köylerinin su kaynakları üzerinde bulunduğu gerekçesiyle itiraz etti. İtirazın kabul edilmesi üzerine 28 Ağustos’ta bilirkişi keşfi yapıldı.
Bilirkişi keşfi için bir araya gelen Zara ilçesi çevre köylüleri hep birlikte doğasına sahip çıkmak ve bilirkişiye bölgedeki halkın tutumunu göstermek için basın açıklaması yapmak istedi. Jandarma çeşitli gerekçelerle sürekli sorun çıkarsa da köylüler açıklamalarını gerçekleştirdi.
Su kaynakları ve inanç merkezlerinin üstüne maden ocağı açılmak istenmesine köylüler, “Köyümüzden, suyumuzdan, kutsalımızdan elinizi çekin!” diye tepki gösterdi.
ÇED kararının “özensizliği”!
Barit Maden Türk A.Ş. Adlı şirkete 150 hektarlık ruhsat alanının 19,14 hektarlık bölümünde yapmak istediği Stronsiyum tuzu (Selestit) ocağı için 30 Haziran 2022 tarihinde “ÇED Gerekli Değildir” kararı ve 28 Haziran 2025’te de Maden ve Petrol İşleri Genel Müdürlüğü’nce IV. Grup işletme ruhsatı verildi. Halkın ve doğanın varlığını doğrudan etkileyecek bu kararın hiçbir özen gösterilmeden hatta tarım arazilerinin bile anılmaksızın yapılan hilelerle alındığı raporlarla açığa çıktı.
Yılda 7 ay işletilecek bu işletmeye yaklaşık 10 yıllık ömür biçiliyor. İşletmede stronsiyum delme-patlatma yöntemiyle çıkarılacak. Yıllık üretim kapasitesinin 280 bin ton olması planlanırken bu üretimin paşasının 112 bin ton olması bekleniyor.
Açık ocak yöntemiyle 280 bin ton (cevher pasa) üretiminin planlandığı maden işletmesinin ÇED alanı Dipsizgöl Köyü’ne 2,3 kilometre, Kapukaya Köyü’ne ise kuş uçumu 4,4 kilometre mesafede yer alıyor. ÇED alanına en yakın yapı kuş uçumu 390 metre uzaklıktaki Dipsizgöl Köyü’nün yayla evleri.
Maden tarım ve ağaçlandırma alanı üzerinde
Madencilik faaliyeti sonucu oluşan 112 bin tonluk pasa da bölgedeki pasa depolama alanında depolanacak. ÇED Alanı, Yozgat-Sivas-Kayseri Planlama Bölgesi 1/100.000 Ölçekli Çevre Düzeni Planı’nda Ağaçlandırılacak Alan ve Tarım Arazi Alanı içerisinde kalmakta.
Birçok elektronik aletin-aracın aksamlarında kullanımı olan stronsiyum en büyük rezervleri İspanya, Meksika, Çin, Arjantin, İran bulunmakta. Bu ülkelerle rekabet için madenin bulunabildiği akla gelebilecek her yer şirketlerin yağmasına açılıyor.
***
TOPRAĞIMIZI VERMİYORUZ!
28 Ağustos’ta yapılan bilirkişi incelemesi sırasında bölge halkının yaptığı basın açıklamasında da yağmanın boyutları çarpıcı bir şekilde konuluyor. O açıklamanın tam metni şöyle:
Doğamız yalnızca bir yaşam alanı değil, aynı zamanda kutsal bir varlıktır. Ağaçlar, dağlar, sular ‘ziyaretimizdir’; yani kutsaldır. Şifa bulduğumuz, inanç ritüellerini yaşattığımız, manevi yaşam dengemizi koruduğumuz bir ikrar mekânıdır.
Dolayısıyla bu projenin uygulanması, sadece doğamıza değil, aynı zamanda sosyal ve kültürel yapımıza da telafisi mümkün olmayan zararlar verecektir.
Maden projesi nedeniyle oluşacak tahribat sonucunda; köyümüzün tek su kaynağı yok olacak, diğer tüm su kaynakları olumsuz etkilenecek, bu kaynaklarının çevresindeki bitki örtüsü ve yaban hayatı zarar görecek, çok sayıda endemik bitki ve nadir hayvan türünden oluşan ekosistem parçalanacaktır.
Şirketin hazırladığı proje tanıtım dosyasında (PTD) bölgede bulunan 12 tane çeşme ve köyün ana damarı olan kaynak suyunun yer almaması bu konuda maden projesi için daha başlamadan önce ÇED süreci; yasal düzenlemelerde açıkça ortaya konan gereklilikleri (tarım ve hayvancılığın, su kaynaklarının korunması, yaban hayatının muhafazası ve kırsal kalkınmanın sürdürülmesi) gözeten sağlıklı bir çevresel, sosyal, kültürel ve ekonomik bir etki değerlendirme olmaktan çok uzaktadır.
Bu nedenle proje için verilmiş olan izinlerin yeniden değerlendirilmesi, bilimsellikten uzak ve yasal düzenlemeler açısından uygun olmayan tüm izinlerin iptal edilmesi gerekmektedir.
Maden ÇED alanı Dipsizgöl Köyü’ne 2 km, Kapukaya Köyü’ne ise kuş uçumu 4,4 km Bolucan köyüne 2,5 km mesafede yer almakta. ÇED alanına en yakın yapı kuş uçumu 400 metre uzaklıktaki Dipsizgöl Köyü’nün yayla evleri. Doğamızı, kültürümüzü ve geleceğimizi yok edecek hiçbir faaliyete izin vermeyeceğiz.
Ayrıca yeni işgal yasasıyla beraber çok iyi bilindiği gibi tarım alanları, meralar, ormanlar, zeytinlikler zarar görecek. Türkiye olarak iklim krizinden en çok etkilenecek ülkelerin başında geliyoruz. Kayıplar bizi her şekilde çok etkileyecek. Bunu bir ticaret kanunu gibi değerlendiriyoruz…
Halk olarak buradayız.
- Su fakiri bir ülkeyiz. Kuraklık kapıda. Bu projeyle çeşmeden akacak, tarlayı sulayacak su kalmayacak.
- Bu maden projesiyle birlikte havası, suyu, toprağı, çamı, buğdayı, kurdu, kuşu ile doğanın yok oluşu var.
- Köyümüz, suyumuz, meralarımız, tarım alanlarımız madenlerin ölüm çukurlarına dönüşecek. Canlılar yuvasız kalacak.
- Burada yöre insanını bir avuç talancı için gözden çıkarmak var.
- Burada çocuklarımızdan çalınmak istenen bir gelecek var.
- Toprağımızı, ekmeğimizi, havamızı, suyumuzu, çocuklarımızı, geleceğimizi, doğayı korumaya geldik.
- Biz halk olarak kendi topraklarımızda yaşam hakkımızdan vazgeçmeyeceğiz.
- Kötülüğe ve açgözlülüğe geçit vermeyeceğiz.
- Tüm herkesi bu yıkım projesine karşı durmaya çağırıyoruz!!
Hep birlikte haykıralım: Toprağımızı vermiyoruz!