10 Ekim Katliamı’nda ölümsüzleşen Serdar Ben (Maviş) yoldaşın mezarı başında yapılan anmada 10 Ekim’in tarihsel anlamına işaret edildi, Serdar yoldaşın sınıf mücadelesi cephesinde fiili meşru mücadele hattının örülmesindeki rolüne vurgu yapılarak ölümsüzleşenlerimizin bıraktığı mirasın geleceğe taşınacağının altı çizildi.
DEM Parti İstanbul il ve Gazi ilçe örgütleri, Umut-Sen, DEGD-SEN, PTT-SEN, MAYA-DER, Yapı Yol-İş’in katıldığı anmada mezarın başına 10 Ekim’de katledilen altı İnşaat-İş kurucusunun birlikte yer aldığı çizim pankart asıldı. Maviş’in mezarının üstüne Alınteri flaması konulurken, başucuna baretler bırakıldı.
Anma boyunca Serdar yoldaşın annesi ve ablalarının ağıtları göğe yükseldi, mezarı başında çerağ yakıldı.
İnşaat-İş temsilcisi Yunus Özgür’ün komünizmin özgürlük dünyası için mücadele ederken ölümsüzleşenler anısına yaptığı saygı duruşu çağrısıyla başlayan anma onun konuşmasıyla devam etti.
‘Her pratiğimizde onların ağırlığını hissediyoruz’
Özgür konuşmasına 10 Ekim’de katledilen 103 canımızdan altısının İnşaat-İş kurucu üyeleri olduğunu belirterek başladı. Onları anlatmanın her zaman zor olduğunu vurgulayarak Serdar Ben’i anmada bulunan pek çok kişinin İnşaat-İş üzerinden tanıdığını, ama onun esas olarak komünist bir önder işçi olduğunun altını çizdi.
10 Ekim Ankara Gar’ında yaşamını yitiren sendikamızın kurucu üyesi Serdar Ben (Maviş) Yoldaşı mezarı başında Sendikamızın Örgütlenme Sorumlusu Yunus Özgür’ün konuşmasıyla anmamız başladı. pic.twitter.com/KW6Tkp8dUc
— İnşaat-İş Sendikası (@insaatsendika) October 10, 2025
Serdar Ben’in çocukluğundan beri konfeksiyon, tersane, fırın işçisi olarak çalıştığını, son olarak da İnşaat-İş’i kurarak mücadeleye devam ettiğini vurguladı. Onların bize bir miras bıraktıklarını vurgulayan Özgür, “İnşaat-İş bugün tüm zayıflıklarına rağmen sınıf mücadelesinde bir yere oturuyorsa bu esas olarak 10 Ekim’de uğurladığımız arkadaşlarımızın mirasından besleniyor. Çünkü biz attığımız her adımda yaptığımız her direnişte işçilerin hakkını gasp eden patronla masaya her oturduğumuzda onların ağırlığını hissediyoruz. Onların bize bıraktığı mücadeleye halel getirmemeye çalışıyoruz” diyerek konuşmasını tamamladı.
Anmaya katılanlardan Seyhan Yaylagül’ün halası da kısa bir söz alarak 10 Ekim’de katledilenleri ve Seyhan’ı Maviş şahsında andığını kaydetti.
‘Maviş inşaat işçilerinin de işçi sınıfının parçası olduğunu hatırlatıp örgütlenmelerinin yolunu açtı’
Anmamıza katılan Yapı Yol-İş sendikası adına yapılan konuşmada, “İsmet Demir’den sonra inşaat işçilerinin işçi sınıfı olduğunu ve bunun mücadelesini yürütendir. Ayrıca inşaat işçilerinin bugün sendikaları varsa Serdar’ın sayesindedir.” pic.twitter.com/wzOZ3mnMwN
— İnşaat-İş Sendikası (@insaatsendika) October 10, 2025
Anmaya katılan Yapı Yol-İş Sendikası Genel Başkanı Mustafa Akyol konuşmasına Maviş yoldaşın inşaat işçileri açısından taşıdığı anlamı “İsmet Demir’den sonra inşaat işçilerinin işçi sınıfının parçası olduğunu hatırlattı ve bunun mücadelesini yürüttü” sözleriyle özetledi. 2012 yılına kadar inşaat işçilerini ciddiye alanın olmadığını, o zamana kadar bir sendikalarının bulunmadığını, ama Maviş’le birlikte işçi sınıfının bu bölüğünün ciddiye alındığını ve şu an İnşaat-İş de dahil çeşitli sendikaları varsa onun sayesinde olduğunu vurguladı. İnşaat-İş’in kuruluşunda da devam eden mücadelesinde de beraber olduklarını belirten Akyol, şu anda da beraber olduklarının altını çizdi ve “Hatta bizler eylemlerde hep beraber Serdar’dan halen öğrenmeye devam ediyoruz, edeceğiz de. İşçi sınıfı mücadelesinin, devrimci mücadelenin nasıl olması gerektiğini kendi adıma ben ondan öğrendim” dedi.
Anmamıza katılan Umut-Sen adına yapılan konuşmada “Serdar’lar İnşaat-İş sendikasını kurdukları günlerde fiili meşru mücadele ile kazanımların ve zaferlerin olduğunu gösterdiler.” pic.twitter.com/4yw7YQ0abU
— İnşaat-İş Sendikası (@insaatsendika) October 10, 2025
‘Fiili meşru mücadelede yol açtılar”
Umur-Sen adına söz alan Murat Bostancı İnşaat-İş’i kurulduğu andan itibaren tanıdıklarını, kardeş sendika olarak gördüklerini kaydetti. Bostancı sözlerine şöyle devam etti:
“Serdar Ben ve yoldaşları, arkadaşları Türkiye işçi sınıfı mücadelesinde fiili meşru mücadelenin nasıl olduğunu, bu mücadeleyle nasıl kazanılabildiğini gösterdiler. Kendileri sadece inşaat işkolunda değil diğer işkollarında da öğretici oldular, örnek oldular. Dolayısıyla İnşaat-İş ve sınıf mücadelesinde, siyasal alanda gerçekten takdire şayan bir mücadeleleri oldu. 10 Ekim’de kaybedildikten sonra da bütün direngen sendikaların onun ve arkadaşlarının yolunda gittiği, örnek aldığı bir çizgiyi temsil ediyorlar.
Serdar Ben’le ilk karşılaştığım zaman yerinde duran birisi değildi, sürekli hareket haindeydi. Sadece düşünsel olarak değil beden olarak da sürekli hareket halindeydi. Sürekli koşturan, hareket eden ve o mücadelenin bir neferi olarak varolan bir arkadaştı, yoldaştı. Biz de işçi sınıfı mücadelesinde Serdar Ben ve yoldaşlarının fiili meşru mücadelesini devam ettireceğimizi bir kez daha söylüyor, 10 Ekim şehitlerini saygıyla anıyorum.
‘Türkiye tarihinin en büyük siyasi katliamı’
Daha sonra konuşan DEM Parti İstanbul İl Eş Başkanı Çınar Altan 10 Ekim’in bu topraklarda yaşanan en büyük siyasi katliam olduğunu, katledilenlerin mağdur değil asıl olarak özne olduklarını vurgulayarak başladı konuşmasına. Siyasi bir katliam olan 10 Ekim’in 2-3 DAİŞ’linin gelip orayı kana buladığı bir katliam değil, siyasi bir konsept çerçevesinde gerçekleşen bir saldırı olduğunun altını çizdi.
Anmamıza DEM Parti İstanbul adına yapılan konuşmada “Savaşın yükselttiği dönemde toplumu sindirmek ve susturmak için saldırılar yapıldı. Yenilmedik, onurlu bir barış özgür bir dünya için mücadele devam ediyor.” pic.twitter.com/Pd19meoA1K
— İnşaat-İş Sendikası (@insaatsendika) October 10, 2025
Savaşın en fazla yükseltildiği ve buna karşı toplumun yekpare bir biçimde susturulmaya çalışıldığı bir dönemde Kürt ve Türk halklarının eşitliği ve kardeşliğini savunan insanların bu savaşa karşı cesaretle karşı durduklarını belirten Altan, “Türkiye’nin her tarafından Ankara’ya gelen insanlardı onlar, sorumluluk almışlardı. Bu savaş siyasetine karşı toplumun buna göğüs gereceğine olan inançlarıyla ve bu sorumlulukla gittiler. Bunu engellemek istediler esasen ve ondan sonra Kasım seçimlerinden sonra nasıl bir dönem yaşadığımızı hepimiz biliyoruz. Bizler o anlamda yenilmedik. Bombalarla, katliamlarla susturulmaya çalışılan bir toplum yenilmedi ve direndi” diye belirtti.
‘Örgütlü mücadeleyi büyütmek görevimiz’
Altan konuşmasına şöyle devam etti:
Komünist bir işçi önderinin başındayız. Yalnızca 10 Ekim’deki pratiğine değil, bütün örgütlü mücadelesinde, bütün hayatı boyunca yaşadığı ve bizlere de bıraktığı bir pratiğin huzurundayız. Onu yaşatmak, daha büyük örgütlü bir güce kavuşturmak gibi temel bir görevi önümüze koyuyor. Bizler açısından da önümüzdeki dönem eğer ki, bu mezar başı anmalarını herhangi bir yad etmeden çıkaracaksak işte böyle bütün bir hayatı boyunca örgütlü mücadeleyi yükseltmiş ve böyle bir sorumlulukla 10 Ekim’e gitmiş bir komünist işçinin önünde onun mücadelesine layık olma sorumluluğu taşıyarak bizler buradan ayrılacağız, böyle anacağız Serdar Ben ve bütün şehitlerimizi. Onların ideallerini yaşatacağız ve o katliamda sorumluluğu bulunan herkesi açığa çıkarma mücadelemizle bağdaşlaştıracağız.
MAYA-DER adına yapılan konuşmada şehitlerin mücadelesini yürütücüsü olmaya devam edeceği söylendi. pic.twitter.com/FxlmlPxaun
— İnşaat-İş Sendikası (@insaatsendika) October 10, 2025
MAYA-DER adına yapılan konuşmada da şehitlerin mücadelesinin yürütücüsü olmaya devam edileceği söylendi.
Alınteri adına yapılan konuşmada 10 Ekim’in Türkiye mücadele tarihindeki özel yerine vurgu yapılarak, Kürt ve Türk halkının eşitlik, özgürlük, kardeşlik temelindeki ortak mücadelesinin sınıfsız, sömürüsüz, çitsiz bir dünya özlemi gerçekleşinceye kadar süreceği vurgulandı. pic.twitter.com/iViwQjcgAt
— İnşaat-İş Sendikası (@insaatsendika) October 10, 2025
’10 Ekim bu topraklarda çok özel bir anlama sahiptir’
Alınteri adına yapılan konuşmada da bu katliamın acısının hiç kabuk bağlamadığı, hep taze kaldığı belirtilerek onun tarihsel anlamına vurgu yapıldı. “Serdar yoldaşlar Türkiye mücadele tarihinde çok özel bir anda, kritik bir anda ölümsüzleştiler. Bu topraklarda şovenizmin, ırkçılığın, Kürt düşmanlığının köklerinin çok derin olduğu, bu devletin kurucu ideolojisinin temel taşlarından biri olduğunu biliyoruz. Türkiye tarihinde belki de ilk defa Türk işçi ve emekçilerinin, öncü kesimlerinin Kürt emekçi halkıyla kitlesel olarak bir araya gelip ‘Yaşasın işçilerin birliği halkların kardeşliği!’ diyeceklerdi. Savaşa son diyeceklerdi. Onlar Serdar özgülünde komünizmin özgürlük dünyasının hayalleriyle o meydanda ezilen ulusla Türkiyeli emekçilerin, öncü güçlerin bir araya gelmesinin onurunu, gururunu taşıyarak haykıracaklardı sloganlarını. Zaten buna tahammül edemediler. Türkiye mücadele tarihinde bir ilk olarak tanımlayabileceğimiz bu ölçekte bir buluşmaya tahammül edemediler. O bombaları, o katliamı kurulabilecek o köprüyü havaya uçurmak için patlattılar. Onların bedeninde, bilincinde cisimleşen bu anlamları parçalamak için patlattılar. Ama bir kök saldı orada, o katliamla bu topraklardaki şovenizme, ırkçılığa, faşizme, Kürt düşmanlığına karşı bir tohum daha güçlü atıldı. Onların kanıyla sulandı. Biz de söz veriyoruz. Bu değerler komünizm mücadelemizde büyüterek yaşatacağız”
Anma 10 Ekim’de ölümsüzleşen Fatma Esen’in mezarı ziyaret edilerek sonlandırıldı.
Alınteri Gazetesi 21. Yüzyıla Sosyalizmi Yazacağız!