3. Havalimanı İşçileriyle Dayanışma Platformu: Dayanışma yargılanamaz



3. Havalimanı İşçileriyle Dayanışma Platformu, havalimanı şantiyesindeki çalışma koşulları ve 15 Eylül’de Kadıköy’de yapılan basın açıklamasında gözaltına alınan emekçiler hakkında açılan davanın yarınki duruşmasına katılım çağrısı yapmak için basın toplantısı gerçekleştirdi


3.Havalimanı İşçileriyle Dayanışma Platformu, havalimanı şantiyesindeki çalışma koşulları ve 15 Eylül’de Kadıköy’de yapılan dayanışma eyleminde gözaltına alınan emekçiler hakkında açılan davanın yarın (11 Ocak 2019) görülecek ilk duruşmasına katılım çağrısı yapmak için İstanbul İHD’de basın toplantısı düzenledi.

14 Eylül’deki havalimanı isyanında tutuklanıp tahliye edilen işçilerden Baran Kırğın, yine tutuklanıp serbest bırakılan İnşaat-İş Basın Sözcüsü Uğur Karadaş, İnşaat-İş Avukatı Ekin Güneş Saygılı ve tutuklanıp serbest bırakılan Dev Yapı-İş Genel Başkanı Özgür Karabulut’un katılarak kısa konuşmalar yaptıkları toplantı, Prof. Dr. Beyza Üstün’ün moderatörlüğünde gerçekleşti.

Çağrı içerikli basın metninin işçilerden Baran Kırğın tarafından okunduğu toplantıda, sendika yöneticileri yaptıkları kısa konuşmalarla inşaat işkolundaki kuralsızlıkların krizle birlikte nasıl daha fazla derinleştiğini örneklerle anlattılar, fiili meşru mücadele hattında dövüşmek dışında bir seçeneğin sözkonusu olmadığını vurguladılar.

İnşaat-İş Avukatı Saygılı da, 15 Eylül’deki gözaltılar hakkında açılan davayı hukuksal olarak teşhir edip, derhal beraat isteyeceklerini vurguladı. İnşaat işkolundaki kuralsızlık ve pervasızlıkları TAŞYAPI’nın yüklenici firma olduğu Okmeydanı Eğitim ve Araştırma Hastanesi şantiyesinde yaşananları anlatarak teşhir etti, mevcut direnişe desteğin önemini vurguladı.

Toplantı, sorulara verilen yanıtlarla sonlandı.

Okunan basın metninde şunlar ifade edildi:

14 Eylül 2018’de 3. Havalimanı şantiyesinde yer yerinden oynadı. O gün, inşaat işçileri, iş cinayetlerinde arkadaşlarını ve kendi hayatlarını kaybetmeye, kölece çalışmaya, insanlık dışı barınma-beslenme-ulaşım koşullarına, ücretlerin zamanında hatta hiç ödenmemesine, sigorta primlerinin eksik yatırılmasına, yetkililer tarafından aşağılanma ve horlanmaya karşı biriken öfkelerini; iş bırakma haklarını kullanarak ifade etti.

3. Havalimanı’nı inşaa eden işçiler, İGA patronlarının açık temsilciliğini yapan devlet gücünün şiddetli saldırısına maruz kaldı. Aralarında İnşaat İş Sendikası yöneticilerinin de olduğu yüzlerce işçi, gece koğuşlarına yapılan baskınla gözaltına alınıp günlerce karakollarda tutuldu, İGA yetkilileri tarafından işkenceyle sorgulandı.

İlk postada aralarında dört İnşaat-İş  Sendikası yöneticisinin de bulunduğu 24 işçi tutuklanarak cezaevine konuldu.

Gözaltı ve tutuklamalardan sonra şantiyedeki eylemler çeşitli biçimlerde devam etti. Yine saatlerce servis bekleyen işçiler, bu kez seslerini ıslıklarıyla duyurdu. Islık çalan işçilerden birkaçı daha gözaltına alınıp tutuklandı, şantiyede cadı avı günlerce devam etti.

İlk tutuklamalardan sonra Dev Yap-İş Sendikası Başkanı ve dokuz işçi daha bu sayıya eklendi ve ara tahliyelerle birlikte aralarında beş sendika yöneticisinin de olduğu 30 işçi, 5 Aralık’ta görülen ilk duruşmada serbest bırakıldı.

Gerek operasyonun oluş biçimi gerek kitlesel gözaltılar ve sorgu süreci, gerekse bu sayıda işçinin tutuklanmış olması tüm Türkiye işçi sınıfına verilmiş bir gözdağıydı, “Başkaldırırsanız sonunuz 3. Havalimanı işçileri gibi olur” dediler.

Saldırının mesajı buydu.

Fakat işçi ve emekçiler, ilerici toplumsal güçler, devrimci ve demokratlar bu saldırı karşısında sessiz kalmadı. 15 Eylül’de İnşaat İşçileri Sendikası ve Devrimci Yapı İşçileri Sendikası’nın çağrısıyla tutuklamaları protesto etmek için onlarca kişi Kadıköy’de toplandı. Toplanan kitle polis şiddeti ile karşılaştı, 27’si işkence ile gözaltına alındı.

İşçilerin “Köle Değiliz, İşçiyiz!” çığlığının bu ölçekte bir saldırganlıkla bastırılmaya çalışılmasına hayır dedikleri için gözaltına alınan emek dostları hakkında açılan davanın ilk duruşması 11 Ocak’ta Kartal Adliyesi’nde  görülecek. Dayanışmayı cezalandıran bu mantığa karşı tüm kamuoyunu duruşmaya, dayanışmayı büyütmeye davet ediyoruz.

3. Havalimanı’ndaki kölece çalışma koşullarına karşı isyan eden işçilerin öfkesini ve onlara destek verenlerin dayanışma tutumunu saldırıyla dizginlemeye çalışan devlet ve İGA patronları o isyandan sonra suçlarını da üstlenerek, “İşçiler haklıydı, koşulları düzelteceğiz” açıklamaları yaptılar.

Fakat değişen bir şey olmadığını işçilerin sendikalara aktardığı bilgilerden biliyoruz.

Jandarma ve polisler ile beraber çalışmaya zorlanan işçiler gördükleri psikolojik baskıyı sendikalara ileterek haberleştirdiler.

İş cinayetleri de devam etti. Yabancı uyruklu bir işçinin cansız bedeni rögar içinde bulundu, yetkililerden hiçbir açıklama gelmedi. Dahası bu şantiyede kaç işçinin öldüğü konusunda o kadar büyük bir duyarsızlık vardı ki, devlet kurumları bile birbirinden farklı rakamlar verdiler. Çalışma Bakanlığı 30 işçinin öldüğünü söylerken CİMER bu sayının 52 olduğunu söyledi.  İşçiler ise bu sayının çok daha fazla olduğunu söylemeye devam etti.

Şantiyedeki hiçbir koşul düzelmezken işçilerin çektiği, kötü yemeklerin ve içi yosun tutmuş sebillerin fotoğrafları kamuoyunun gündemine oturdu. Yemekhane sıraları uzadıkça uzadı, bir saatlik yemek molasını sıra beklemekle geçiren işçiler kimi günler aç kaldılar, yemek yetmediğinde ise su katılmış çorba içerek çalışmaya devam etmek zorunda kaldılar. Metrelerce uzayan servis sıralarında servis beklemeye devam ettiler.

Şantiyenin bazı alanlarında polis ve jandarma sayısının işçi sayısından daha fazla olduğu görüldü. Sabahları kolluk kuvvetlerinin eşliğinde işe götürülen ve akşam da aynı şekilde koğuşlara getirilen işçiler bu şartlar altında çalışmaya devam etti.

Yağmurlar başladığındaysa yatakhaneleri sular altında kaldı.

Tahtakurularının kol gezdiği koğuşlarda ilaçlama yapılmadı, göstermelik değiştirilen birkaç yatağı da tahtakuruları bastı. Koğuşlarda detaylı bir temizlik yapılmazken bir de su baskını yaşandı.

Servis ve araba kazaları yaşandı, işçiler yükseklerden düştü, canları yine hiçe sayıldı.

Tutuklanan 37 işçi ve sendika yöneticisi, yargılandıkları değil; mahkemeyi, sorumluları, devleti yargıladıkları davada adli kontrol şartıyla tahliye edildi.

Mahkemede sanık sandalyesinde oturan işçi ve sendika yöneticisi arkadaşlarımızın kararlılığıyla, 3. Havalimanı’nda çalışan inşaat işçilerine dayatılan kölelik şartlarını reddetmeye devam ediyor, barınma, ulaşım, güvenli ve güvenceli çalışma taleplerinin bir an önce yerine getirilmesini bir kez daha talep ediyoruz.

 

Bu taleplerin ayrıca bir suç duyurusu olduğunu, 3. Havalimanında asıl patronların yargılanması gerektiğini belirtiyoruz.

3. Havaalanı Şantiyesi’nde yaşanan isyanı bastırmak ve işçilerin birliğini kırmak için, binlerce işçiyi ve onların temsilcisi sendika yöneticilerine şantiyede ve gözaltında insanlık dışı uygulamalarla yılgınlık ve korku ortamı yaratmak istediler.

Sermaye ve onun temsilcileri bunu dün de başaramadı bugün de başaramayacak.

Bulunduğumuz her yerde insani haklı taleplerimiz için isyanımızı ve örgütlülüğümüzü büyüterek ve insanca çalışma, insana yaraşır yaşam haklarımızı alarak göstereceğiz. İnanıyoruz biz kazanacağız.