Kürt Ulusal Sorunu



Sunuş Kürt ulusal sorunu, 1984’ten itibaren Türkiye’nin siyasal-toplumsal gündeminin merkezinde yer alan konulardan biri oldu. Yiğit ve çilekeş Kürt halkı, bu süreçte, PKK’nin önderliğinde çarpıcı bir Kürt Rönesans’ı yaşadı, görkemli bir devrimci atılım sergiledi. O daha şimdiden, kolay kolay yok edilip ortadan kaldırılamayacak tarihsel kazanımlar elde etmiş durumdadır. Bu kazanımların en başında ise, devrimci ulusal …


Sunuş

Kürt ulusal sorunu, 1984’ten itibaren Türkiye’nin siyasal-toplumsal gündeminin merkezinde yer alan konulardan biri oldu. Yiğit ve çilekeş Kürt halkı, bu süreçte, PKK’nin önderliğinde çarpıcı bir Kürt Rönesans’ı yaşadı, görkemli bir devrimci atılım sergiledi. O daha şimdiden, kolay kolay yok edilip ortadan kaldırılamayacak tarihsel kazanımlar elde etmiş durumdadır.
Bu kazanımların en başında ise, devrimci ulusal bilincin kitleselleşmesi, mücadelenin halklaşması ve tabii bu süreçte yaratılan devrimci değer ve geleneklerin derinlere nüfuz etmiş olması gelir.

Kürt UKM bugün yeni bir kritik aşamanın eşiğinde. 1984 Atılımı ve onu izleyen yükseliş dönemine kıyasla, siyasi ve askeri alanda olduğu kadar ideolojik ve moral bakımlardan da bazı yönlerde ciddi bir konum kaybı ve yıpranma yaşıyor. Daha da önemlisi, UKM’nin bundan sonraki gelişim seyrini ve geleceğini’ belirleyecek bir kavşağa gelinmiş bulunulması. Hangi yolda yürünecek? Çok büyük bedeller pahasına elde edilen tarihsel kazanımları zayıflatıp adım adım tüketen reformist “siyasal çözüm” yolunda mı ısrar edilecek yoksa dar ulusal kurtuluşçuluğun ideolojik-tarihsel sınırlılıklarının da parçalandığı yeni bir devrimci sıçrama mı gerçekleştirilecek?

Gelinen nokta, bugünden geriye doğru nesnel devrimci bir değerlendirmeyi zorunlu kılıyor. Pişmanlıkla günah çıkarma ya da ezik ve teslimiyetçi bir ruh hali ile değil, hatalardan ve yanılgılardan devrimci yönde doğru ve cesur sonuçlar çıkartarak bundan sonra daha tutarlı ve sağlam bir hat izlemek amacıyla yapılmalı elbette bu değerlendirme. Bugünkü noktaya nereden geldik? Hangi süreç ve etaplardan geçerek nasıl geldik? Bizi aşan nesnel nedenlerin dışında asıl hangi yanılgı ve yanlışlarımızın sonucunda geldik? Geleceğe dönük olarak bu soruların yanıtları aranırken, geçmişte henüz yaşanırken yeterince görülemeyen gerçekleri, bugün artık pratikte ortaya çıkan somut sonuçların ışığında ele alıp irdeleyebilme imkanına sahibiz. Bu belirleyici noktada, nesnel tarihsel koşulların elverişsizliği başta olmak üzere bizi aşan, kendi dışımızdaki etkenlerin arkasına sığınan ‘mazeret teorileri’nden olduğu kadar, küçük burjuva aydınca bir ukalalıkla kaderci ‘kaçınılmazlık teorileri’ üretmekten de uzak durmak gerekir.

Elinizdeki kitap, komünistlerin, Kürt ulusal özgürlük mücadelesinin 1990’lı yıllardaki gelişim seyrine ilişkin teorik-siyasal değerlendirmelerini içeriyor. Bunların şu kesitte toplu olarak sunulması, hem bir ‘bellek tazelemeyi’ amaçlıyor, hem de tarihin hüküm vermesini kolaylaştırma amacını taşıyor.

Yazılar, kronolojik açıdan, güncele daha yakın olandan geriye doğru giden bir sıralama içinde sunulmaktadır. “Kürt Kapanı” başlığını taşıyan birinci yazı, modern Devrimci Proletarya dergisinin Şubat 1998 tarihli 1. sayısı ile Nisan-Mayıs 1998 tarihli 2. sayısında yayınlanmıştır. İkinci bölümde yer alan yazılar, Devrimci Proletarya dergisinin 7 Kasım 1991-29 Eylül 1993 tarihleri arasında çıkan sayılarından derlenmiş makalelerdir. Üçüncü bölümü oluşturan “Ulusal Sorun/Kürt Ulusal Sorunu” başlıklı yazı ise, 1993 yılının Ağustos sonu-Eylül başlarında gerçekleştirilen ‘TİKB 2. Parti Okulun’nda yapılan bir seminer konuşmasının tape edilmiş ve çok sınırlı bir redaksiyondan geçirilmiş halidir. TİKB 3. Konferansı’na öngelen’ Tartışma Platformu (TP) ‘ sürecinin belgeleri arasında da yer alan bu yazı ilk kez yayınlanmaktadır. Konunun işlenme planı, kimi kaymalar veya yeterince işlenmemiş yanlar taşıması, seçilen bazı örneklerin güncelliğini yitirmiş olması vb. yönlerden değerlendirilirken, bunun, farklı bilinç düzeylerine sahip kadrolar ve kadro adaylarının eğitimi amacıyla düzenlenen seminerler dizisi sırasında irticalen yapılan bir konuşma olduğu gözden kaçırılmamalıdır.

Bu derlemede yer alan yazılar, ortaya konuldukları dönemin koşulları ile bağlantısı içinde bütünlüklü ve nesnel bir gözle incelenecek olursa, ortaya konulan görüşlerin, ML temelde ilkesel bir sağlamlık, tutarlılık ve devrimci bir bütünsellik taşıdığı gerçeği herhalde görülüp teslim edilecektir. Kürt UKM’nin devrimci karakterinin ve yönlerinin altı içtenlikle ve net bir biçimde çizilirken, hareketin yapısal, çizgisel ve taktiksel zaaf ve yanlışları da devrimci bir temelde açıkça ve zamanında ortaya konulmaya çalışılmıştır. ‘Araba devrildikten sonra yol gösteren çok olur” diye bir söz vardır. Bugün somut sonuçlarıyla ortaya çıkmış olan tehlikelere ve yanlışlara ilişkin uyarı ve eleştiriler, “araba devrilmeden “, çok önce, hatta bunların akıllara dahi getirilmediği bir kesitte yapılmıştır. Türkiye devrimci hareketi içinde yakın zamana kadar, “Kürt UKM’nin ‘devrimci’ karakterini ilk ben keşfettim” yarışı vardı. Şimdilerde bunun yerini, “Hareketin geriye kaydığını, yol ayrımında olduğunu vb. vb. ilk biz söyledik” şeklinde bir yarış almaktadır. Küçük burjuvaziye özgü bir ruh hali ve politik karakterin tezahürü olarak konjonktürdeki değişmelere göre değişen bu tutumları, tarih kuşkusuz yerli yerine oturtacaktır. Ve bu sınama-yargılama sırasında o, hiçbir şeyi ve hiç kimseyi, kendi başına veya kendisine dair söylediklerine bakarak değil, yaptıkları ve söylediklerini öncesi ve sonrasıyla bir bütün olarak ele alıp değerlendirecektir. Bu noktada tarih, her şeyden önce sağlam ilkesel bir duruş ve tutarlılık arayacaktır. Çünkü Kürt UKM’nin bugün geldiği noktanın da bir kez daha doğruladığı gibi, tarihsel bakımdan geçerli, dayanıklı ve istenen sonuçları almaya yetenekli tek politika tarzı, devrimci ilkelere dayalı bir politik hat izlemektir.

D. Tan (H.Selim Açan)-Nisan1999

PDF: D. Tan-Kürt Ulusal Sorunu-Devrimci Proletarya Yayınları