Nuray Sarıyelek
Fransa’da, 10 Eylül’de eyleme geçen “Bloquons Tout” hareketi bugün (18 Eylül) yapılacak grev, direniş ve blokajlarla devam edecek.
10 Eylül blokajnin ardından çoklu sendikaların çağrısıyla 18 Ekim 2025 tarihinde ülke genelinde bir günlük grev kararı alındı. Grev ve eyleme yüz binlerin katılması bekleniyor
Taşımacılık, eğitim, sağlık, enerji başta olmak üzere bir çok sektörde grev anonsu yapıldı. Karayolları çalışanları Eylül başından itibaren, “Sektörün devamlılığı için bütçe, dondurulan ücretlerin artırılması, özelleştirmeye son verilmesi, baskıcı, yıpratıcı ve kötü çalışma koşullarının iyileştirilmesi” talebiyle 18’ine kadar grev yaptı
Bloquons Tout, sendikaları da kapsamakla birlikte onların inisiyatifi dışında hareket ediyor. Kendinden önceki hareketlerin sentezlenmesiyle yepyeni bir hareket olacağa benziyor.
2000’li yıllardan bu yana burjuvazinin işçi sınıfına yönelik hız kazanan saldırıları nedeniyle Fransa genelinde çok önemli sayılacak eylemler gerçekleşti. Ancak kitleselliğine ve militanlığına rağmen ne yazık ki hiçbir eylem (CPE süreci hariç) devlete geri adım attıramadı. Devlet, işçi-emekçi, köylü, öğrenci, ekolojistlerin kitlesel ve militan eylemlerine rağmen onları duymadı, görmedi, yok saydı.
Bir taraftan hız kazanan hak gaspları, yoksullaştırma politikaları dayatılırken bir taraftan da estirilen polis terörüyle göz korkutma, öncü güçler üzerinden oluşturulan gözaltı ve tutuklamalarla kitleleri korkutup sindirme politikası izlendi.
Buna sendikaların pasif ve uzlaşıcı rolleri, özelleştirme yoluyla parçalanmış işçi sınıfının örgütsüzlüğü eklenince tüm bunlar burjuvazinin hanesini güçlendirdi. Saldırganlıkta pervasızlaştı, emekçi yığınların tepkilerine kulağını tıkadı, milyonların gücünü örgütsüzlükleri nedeniyle görmezden geldi.
Bu pervasızlık kitlelerde devlete karşı muazzam bir tepkiye, giderek devlet aygıtının kendisine karşı güvensizliğe ve ona karşı güçlü olma, örgütlü olma arzusunu geliştirdi.
Tepkinin başlıca nedenleri
Bunların başında yok sayılmak, dikkate alınmamak geliyor.
Eşgüdümlü olarak süreklileşen vergilendirme, “reform”lar, kemer sıkma, yoksullaştırma, savaş tamtamları, tatil günlerinin parça parça kaldırılması, işsizlik ve sosyal hak gaspları, yaşamsal alanlara bütçe ayrılmaması, adaletsizlik, ırkçılık, grev ve eylemlere karşı saldırganlık ifade özgürlüğüne sınırlılık geliyor.
Bu süreci nasıl yaracağız?
Bütün bunlara karşı yapılan eylemlerdeki sonuçsuzluk kitlelerde yeni bir örgütlenme ihtiyacını doğurdu.
Yaz aylarında sosyal medya üzerinden paylaşıma giren bir adımın ardından Fransa genelinde halka açık toplantılar yapıldı. Çok demokratik bir işleyiş esas alınarak herkes sürece dair fikrini söyledi. Önceki süreçler değerlendirildi. “Ne istiyoruz, neler yapmalıyız, hangi eylem biçimlerini kullanmalıyız ve kimlerle hareket edeceğiz” vb. konuşuldu. En önemlisi, yıllardır yapılagelen kitlesel ve radikal eylemlere karşın moral bozucu sonuçlarla noktalanmasının nedenleri konuşuldu. Bunların nasıl ve hangi eylem biçimleriyle aşılacağı da değerlendirildi.
Sonuç olarak…
Bu hareket kendinden öncekilerin deneyim ve birikimlerinden çıkarsadıklarıyla bir üst noktaya sıçrama potansiyeli taşıyor. Hareket, ne “Sarı Yelekliler”e ne “La Nuit Debout”a benziyor. O bütün süreçlerin bugüne getirdikleri üzerinden kendine yol açıyor.
Kimlerden oluşuyor Bloquons Tout?
“Bloquons Tout”, “La Nuit Debout”, çalışma yasasına karşı “Pouvoir au Peuple” (yönetim halka) şiarıyla eyleme geçen hareket, Sarı Yelekliler, emeklilik reformu, ekoloji için mücadele eden “Soulèvements de Terre”, gençlik, köylü hareketi Filistin inisiyatifi, savaş karşıtları, antifaşistler, kadın hareketileri, kimi sendikalar, vb. çok çeşitli grup ve bileşenlerden oluşuyor.
Nasıl devam edeceğini hep birlikte yapılacaklarla göreceğiz.
Kesin olan, hiçbir şey boşuna değil. Hiçbir öğreti yok olmaz. Bütün mücadelelerin bir hafızası vardır. Oluşan bu hafıza toplumsal dönüşümlerle noktalanana kadar sürekli biçimde yenilenmeye devam ediyor.