Daha önce “ekonomik kriz yok, bunlar manipülasyon” diyen AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan bu sefer bir adım geri atarak “Şu an ülkemizdeki ekonomik sıkıntı öyle zannedildiği gibi abartılacak bir sıkıntı süreci değil” dedi. Devleti, eş-dost-akraba şirketi gibi yöneten bu ekip ekonomiye dair ağızlarını her açtıklarında ya bir iflas-konkordato haberi geliyor ya zam furyası bir sıçrama daha yapıyor ya da işçi kıyımları, alınamayan ücretler-tazminatlara dair haberler birbirine ekleniyor.
Erdoğan’ın artık krizi değil ama “sıkıntıyı” kabul ettiği bu sefer de Türkiye’nin en köklü ambalaj üreticisi Eminiş Ambalaj’ın da konkordatoya gittiği öğrenildi.
“Ambalaj” deyip geçmeyin. Hem endüstride hem de tarımsal üretimin dağıtım ayağında yani kapitalist pazarın hal-i pür melalinin anlaşılmasında bir turnusol işlevine sahiptir. 50 yıllık Eminiş’in konkordato gerekçelerinden biri tam da bu: Talep daralması! Yani kapitalist sistemin yapısal sorunlarından biri olarak üretilenin satışında yaşanan kapsamlı tıkanma hali!
Ekonomide yaşanan talep daralması, yüksek kur ve faiz nedeniyle yaşadığı borç krizini gerekçe göstererek konkordato ilan eden Eminiş Ambalaj’ın Kamu Aydınlatma Programı’na yaptığı açıklama kapitalist sistemin yapısal hastalıklarının ve mevcut krizin aslında nasıl bir kriz olduğunun çarpıcı özeti niteliğinde.
Mahkemeden konkordato kararı aldığını açıklayan ve ödeme sıkıntısına düşülmesinin birinci nedeni olarak ‘ülkedeki ekonomik sorunlar nedeniyle talebin daralması’nın gösteren açıklama, elde edilmesi gereken nakitlere ulaşılamamasının şirket adına finansal krize dönüştüğü belirtilerek, ayrıntılar şöyle anlatılıyor:
Yabancı paraların (USD ve EURO) TL karşısındaki yükselişi vadeli olarak temin edilen hammadde maliyetlerini yükseltmiş karlılık açısından önemli gider ve maliyet unsuru olmuştur. Yine aynı şekilde kredi faiz oranlarının tek haneden % 30 lara kadar çıkması da kredi maliyetlerini arttıran önemli bir unsur olmuştur. Şirketin kısa vadeli yabancı kaynaklarla ilgili yükümlülüklerinin fazla olması nedeniyle, borç çevrimi açısından, yeni yabancı kaynak temininde kredi kullandıran bankalar tarafından yüksek maliyetli kredi verilmiştir. Bu ise faiz maliyetini yükselmiştir. Şirketimiz tarafından tedarikçilere verilen bir kısım çekler ile finansal kiralama borçlarımız döviz cinsinden olup kurların yüksek oranda artmış olması nedeniyle ödeme yükümlülükleri rakamsal yönden yaklaşık iki katına çıkmış olup bu durum şirketimizin nakit dengesini olumsuz etkilemiş ve şirketimizin finansal krize girmesine sebep olmuştur.
Borcu faiz ve dövizle borçlanarak ödemeye çalışmışlar
Şirketin döviz cinsinden borçları ile alacakları arasındaki uyumsuzluk nedeniyle aksayan ödemelerini yapabilmek için zaman zaman faizle ya da yükselen döviz cinsinden borç aldığı, zaman zaman da zararına satış yaparak süreci götürmeye çalıştığı da açıklamada vurgulanıyor.
Açıklamanın sonunda “Mahkemece verilen kararla birlikte şirketimiz ticari faaliyetlerine aralıksız devam etmekte olup süreç içinde borçlarını yapılandırıp ödeyeceğine inancımız tamdır” deniliyor.