İnşaat-İş, 3. Havalimanı şantiyesinde cesedi rögardan çıkarılan ve halen nasıl öldüğü ve kim olduğu konusunda resmi bir açıklama yapılmayan işçiyle ilgili yaptığı ikinci açıklamada şunları belirtti:
Üçüncü Havalimanı şantiyesinde adını henüz net olarak koyamadığımız bir cinayet işlendi. Bu cinayetin nasıl ve neden gerçekleştiğine dair netleşmiş bilgiler yok elimizde. Keza başta bu şantiyedeki işçilerin can güvenliğinden sorumlu Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı olmak üzere konuyla ilgili doğrudan sorumluluğu bulunan hiçbir adres tek bir söz söylemedi. İGA patronları keza öyle…
Hal böyle olunca işçi arkadaşımızın ölümüne ilişkin çeşitli iddialar sözkonusu oldu.
İlk haber işçinin cesedinin 3 gün rögarda kaldığı ve orada çalışan diğer arkadaşlarımızın durumu farketmesiyle çıkarıldığı yönündeydi.
Daha sonra 3. Havalimanı’yla ilgili daha önce de çeşitli haberler yapan gazeteci Fırat Yeşilçınar’ın Medyablok’taki haberinden işçinin cesedinin 3 gün rögarda kalmadığını öğrendik. Olay 3 gün önce yaşanmıştı. Bir işçi arkadaşımız rögara düşmüştü ve diğer arkadaşlarımızın haber vermesiyle cesedi oradan son derece gizli koşullarda çıkarılmıştı.
Fakat dün de bu cinayete ilişkin yeni bir iddia dile getirildi. Yine Yeşilçınar’ın Medyablok’ta işçilerle görüşerek yaptığı habere göre olay, Üçüncü Havalimanı terminal bölgesinde meydana geldi. Bir iş cinayeti değil, işçiler arasında çıkan kavga sonucu gerçekleşti. Rögardan cesedi çıkarılan işçinin o kavgada bıçaklanarak öldürülen bir işçi olduğu kaydedildi. Ölen işçinin ise Ahen Group’ta çalıştığı da haberde dile getirildi.
Yeşilçınar’ın yine başka bir işçiden aldığı bilgiler ise şöyle: ”İnşaatın terminal bölgesinde kavga çıktı. Proje elamanı olan bir kişi, yani dışarıdan gelen bir işçi ile burada olan taşeron işçi arasında kavga çıktı. Bir işçi bıçaklandı. Ölen işçi izolasyona sarılıp, rögara atıldı. Olay işçiler arasında da konuşuluyor. Formenler de bu işçinin öldürüldüğünü biliyor. Ana firma işçinin dışarıdan geldiğini, formenler ise işçinin taşeron olduğunu söylüyor.”
Diğer bir işçiyse olayın yaşandığını ve olay yeri üzerinin paletlerle kapatıldığını ifade ediyor. İşçi, ölümün Ulaştırma Bakanı’nın geldiği gün yaşandığını da iddialarına ekliyor.
Haberde İGA yetkililerinin de arandığı, onların da haberin doğru olmadığını belirterek, ”Burası ile ilgili çok sayıda yalan bilgi var. Siz duyduğunuz her bilgiyi haberleştiriyor musunuz?” dediği ifade ediliyor.
Tablo bu…
Türkiye’nin en büyük prestij projelerinden biri olan, “Tüm dünyanın gözü üzerimizde” denilerek caka satılan, son işçi direnişi nedeniyle adeta bir kışlaya dönüştürülen, tabi-i caizse kuş bile uçurtulmayan böylesi bir şantiyede bir işçinin ölümünün –nasılı ve nedeninden de bağımsız olarak-günlerdir gizleniyor olması bile başlı başına dehşet vericidir.
Resmi yetkililer, İGA patronları bu ciddiyetsiz tutumlarıyla şantiyedeki her türlü kuralsızlığı devam ettireceklerinin güvencesini vermek dışında bir şey yapmıyorlar. “Burası bizim çiftliğimiz, işçiler ölebilir, öldürülebilir, bundan size ne?” demiş oluyorlar. Bu tutumlarıyla aynı zamanda “hiçbir konuda hesap vermek zorunda değiliz” mesajının da altını kalınca çizmiş oluyorlar.
Eylül 2016’da da Diyarbakır nüfusuna kayıtlı, 36 yaşında, iki çocuk babası Mehmet Aytaç bu çok güvenlikli şantiyede oda arkadaşı tarafından diri diri yakılmıştı. Bu cinayetin de aynı şekilde üstü kapatılmaya ve olay “namus meselesine” çekilmeye çalışılmıştı. Oysaki Mehmet ırkçı bir saldırının hedefi olmuştu. Fakat birçok manipülasyonla bu bile resmi olarak netleştirilememişti!
3’üncü Havalimanı şantiyesindeki büyük işçi direnişinden sonra yandaş medyanın körüklediği, resmi ağızların ateşe benzin dökerek işçileri birbirine düşmanlaştırmaya çalıştıkları bu koşullarda orada neler olabileceğini sadece tahmin edebiliyoruz. Direnişten hemen sonra işçilerin Kürt-Türk, terörist-vatan evladı şeklinde ayrıştırılarak, kutuplaştırılmaya çalışıldıklarını biliyoruz. Son işçi ölümünün de böyle bir iklimin ürünü olması işten bile değildir.
Böyle olmasa bile İGA patronları, bakanlıklar artık gizlenmesi mümkün olmayan bu “cinayete” ilişkin bir açıklama yapmak zorundadırlar. Yapılmadığı takdirde saklanan iş cinayetleriyle bildiğimiz bu şantiyenin aynı zamanda faili meçhul cinayetlerin de adresi olduğunu söylememiz kaçınılmazdır.