12 yaşındaki Eyüp Can Güner’in sabahın saat 04:00’ünde çalıştığı dönercide “yavaş çalışıyor” denilerek azarlanıp kovalanmasının ardından yüksekten düşerek hayatını kaybetmiş şekilde bulunmasının üzerinden bir hafta geçmişken bu sefer de Konya Beyşehir Yeşilyurt Sanayi Sitesi’nde çalışan 14 yaşındaki Süleyman Keskin’in ölüm haberi düştü basına.
Süleyman Keskin de çocuklar için riskli bir ortam olan babasına ait silah atölyesinde çalışırken CNC tezgahından seken demir parçasının kafasına isabet etmesiyle ağır yaralanıp kaldırıldığı hastanede hayatını kaybetti.
Süleyman, Necip Fazıl Kısakürek İmam Hatip Ortaokulu’ndan bu yıl mezun olmuştu.
Türkiye’de yıllık ortalama 70 çocuğun çalışırken öldüğünü belirtiyor İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği (İSİG) Meclisi. Sunduğu verilere göre 2013–2024 döneminde en az 742 çocuk işçi çalışırken hayatını kaybetti. 2024’te ise, son 12 yıldaki en yüksek rakam olan en az 71 ölüm gerçekleşti. Sadece 2025’in ilk 5 ayında 28 çocuk çalışırken hayatını kaybetti.
İşçi ve emekçiler yoksullaştırıldıkça çocuk emeği de daha görünür biçimde kapitalist üretimin doğal bir parçası oluyor. Çocukların sanayide, tarımda, inşaatta, hizmet sektöründe daha kitlesel ölçekte çalışması için eğitim politikaları değiştiriliyor, MESEM’ler ya da ortaokullara kadar indirilen çıraklık kurslarıyla bu teşvik ediliyor. Ucuz ve savunmasız çocuk emeğinin daha fazlasını istiyor patronlar. Devletliler de “patronlar istedi” diyerek zorunlu eğitimi özel de örgün orta-lise eğitimi tasfiye edecek planlar üzerinde çalışıyor.