Eduardo Galeano
İnsanları tüketen tüketim toplumu insanları tükenmeye mecbur ederken televizyon okumuş kişilere ve okuma yazma bilmeyenlere şiddet dersi veriyor. Hiçbir şeyi olmayanlar her şeyi olanlardan çok uzakta yaşayabilirler, ama küçük ekrandan onları her gün gözetliyorlar. Televizyon tüketim şenliğinin edepsiz müsrifliğini sergiliyor ve aynı zamanda da silahla ateş ederek kendine yol açma sanatını öğretiyor.
Gerçeklik televizyonu taklit ediyor, sokak şiddeti televizyonun başka yollarla devamı. Sokak çocukları özel inisiyatifi suç işlerken uyguluyorlar, çünkü bu inisiyatifi gösterebilecekleri yegâne alan o. Onların insan hakları çalmaya ve ölmeye indirgeniyor. Kaderine terk edilen kaplan yavruları avlanmaya çıkıyor. Herhangi bir köşe başında pençeyi indirip kaçıyorlar. Uçucu yapıştırıcılar ya da açlığı, soğuğu ve yalnızlığı avutmaya iyi gelen diğer uyuşturucular tarafından tüketilen yaşam erken sona eriyor ya da yenen bir kurşun yaşamı aniden bitiriyor.
Latin Amerika’nın büyük şehirlerinde sokaklarda yürümek giderek yüksek riskli bir etkinliğe dönüşüyor. Aynı şekilde evde kalmak da. Hapishane gibi şehir: İhtiyacın tutsağı olmayan, korkunun tutsağı. Ne kadar az olursa olsun herhangi bir şeyi olan tehdit altında, gelecek saldırının korkusuna mahkûm halde yaşıyor. Çok şeyi olan güvenlikli kalelerin içinde hapsolmuş halde yaşıyor. Büyük binalar ve konut siteleri elektronik çağının feodal şatoları. Doğru, etraflarında timsah dolu çukurlar eksik, aynı şekilde Orta Çağ şatolarının görkemli güzelliği de, ama inip kalkan büyük parmaklıkları, yüksek surları, gözetleme kuleleri ve silahlı muhafızları var.
Artık paternalist değil polisiye olan devlet merhamet etmiyor. Yoldan çıkanların öğrenim ve işin faziletleri vasıtasıyla evcilleştirilmesini salık veren belagatin modası çoktan geçti. Piyasa ekonomisi çağında fazlalık insan yavruları açlıkla ya da mermilerle eleniyor. Sokak çocukları, toplum dışına itilmiş el işçiliğinin evlatları topluma faydalı değiller ve olamazlar. Eğitim, bedelini ödeyebilenlere ait olan bir şey; baskı onu satın alamayanlara karşı uygulanıyor.
The New York Times’a göre, 1990 yılının ocak ve ekim ayları arasında polis Guatemala şehrinin sokaklarında kırktan fazla çocuğu katletti. Çocukların cesetleri -dilenci çocuklar, hırsız çocuklar, çöp toplayan çocuklar- dilsiz, gözsüz, kulaksız bir halde çöplüklere atılmış olarak bulundu. Uluslararası Af Örgütü’ne göre, Brezilya’nın Rio de Janeiro, Sao Paulo ve Recife şehirlerinde 1989 yılı boyunca 457 çocuk ve yeni yetme infaz edildi. Ölüm Mangaları ya da diğer parapolisiye düzen güçleri tarafından işlenen bu cinayetler geri kalmış kırsal kesimde değil Brezilya’nın en önemli şehirlerinde, kapitalizmin eksik kaldığı değil fazla geldiği yerlerde gerçekleşti. Toplumsal adaletsizlik ve hayatı önemsememe ekonomik büyümeyle birlikte artıyor.
Ölüm cezasının olmadığı ülkelerde ölüm cezası gündelik olarak mülkiyet hakkını savunmak için uygulanıyor. Fikir üreticileriyse genellikle suçu haklı gösteriyor. 1990 ortalarında, Buenos Aires şehrinde, bir mühendis arabasının teybiyle kaçan iki genç hırsızı ateş ederek öldürdü. En etkili Arjantinli gazeteci Bernardo Neustadt televizyonda şöyle bir yorum yaptı: Ben de aynısını yapardım. Afanásio Jazadji, Brezilya’daki 1986 seçimlerinde Sao Paulo eyaletinden milletvekili olmaya hak kazandı. Bu eyaletin tarihinde en çok oyla seçilen milletvekillerinden biri oldu. Jazadji muazzam popülerliğini radyo mikrofonları sayesinde elde etmişti. Programında Ölüm Mangaları’nı büyük bir coşkuyla savunuyor ve suçluların işkence edilerek öldürülmesine yönelik vaazlar veriyordu.
Vahşi kapitalizm uygarlığında mülkiyet hakkı yaşama hakkından çok daha önemlidir. İnsanların nesneler kadar değeri yoktur. Bu manada cezasızlık yasaları meselesi çok açıklayıcı oluyor. Üç Güney Amerika ülkesinde askeri diktatörlükler tarafından uygulanan devlet terörünü aklayan yasalar cinayet ve işkenceyi affetti, ama mülkiyete karşı işlenen suçları affetmedi (Şili: 1978’deki 2191 sayılı kanun hükmünde kararname; Uruguay: 1986’daki 15848 sayılı yasa; Arjantin: 1987’deki 23521 sayılı yasa).
[Eduardo Galeano, KULLAN-AT, Gezegenimiz, Yegâne Evimiz, Türkçesi: Süleyman Doğru, Sel Yayıncılık, 2024]