Cenevre’den New York’a: 23 Eylül, Birleşmiş Milletler’e Karşı Küresel Protesto Günü İlan Edildi



BM’nin Filistin halkına yönelik şiddetteki rolü ve yaşanan insanlık krizini durdurmaktaki başarısızlığı, küresel sivil toplumu harekete geçiriyor. #FLOODtheUN etiketiyle örgütlenen protestolar, 23 Eylül’de BM’nin New York ve Cenevre’deki merkezlerinde düzenlenecek


Birleşmiş Milletler (BM), 1947’de Filistin’in bölünmesine ve İsrail’in kuruluşuna önayak olmasından, bugün Gazze’de yaşanan insanlık trajedisini ve işgali durdurmakta etkisiz kalmasına kadar uzanan tarihsel süreçteki rolü nedeniyle küresel protestoların hedefi olacak. Sivil inisiyatifler, 23 Eylül 2025 Salı gününü, BM’ye hesap sorma ve tepkilerini gösterme günü ilan etti.

“Place de la Palestine” (Filistin Meydanı) Eylemi

Protesto çağrısının arka planında, Cenevre’deki BM Avrupa Ofisi önünde, Place des Nations’a (Milletler Meydanı) kurulan ve alanı “Filistin Meydanı” olarak yeniden adlandıran sürekli bir sivil oturma eylemi yatıyor. 30-31 Ağustos’ta, Küresel Sumud Filotillası’nın denize açılmasıyla eş zamanlı başlayan eylem, 23 Eylül’e kadar devam edecek.

Herhangi bir resmi bağlantısı olmayan, ancak Siyonist saldırganlığı ve küresel politik başarısızlığı kınamak için bir araya gelen eylemciler, BM’ye yönelik bir dizi talep listesi yayınladı. Talepler şu şekilde:

  • Soykırımın derhal durdurulması ve işgal güçlerinin Filistin’den çekilmesi.
  • Filistin direnişi tarafından yönetilecek, gıda, su, tıbbi malzeme ve tedavi garantisi sağlayacak insani koridorların derhal açılması.
  • Filistin’in sömürgeleştirilmesine kesin olarak son verilmesi.
  • Tüm Filistinlilerin geri dönüş hakkı.
  • Kudüs’ün başkent olduğu bir Filistin devletinin kendi kaderini tayin hakkının ve özerkliğinin tanınması.
  • Tüm Filistinli tutukluların serbest bırakılması.
  • Siyonist ve ABD’li savaş suçlularının ve suç ortaklarının adalete teslim edilmesi.
  • Normalleşmenin reddedilmesi.

BM Genel Kurulu’nun 80. Oturumu ve Kritik Tarihler

Protestolar, BM Genel Kurulu’nun 80. Oturumu’nun (UNGA80) 9 Eylül’de başlaması ve 23 Eylül’de üst düzey Genel Tartışmaların yapılacak olmasıyla aynı zamana denk getiriliyor. 22 Eylül’de düzenlenecek olan Uluslararası Filistin Sorunu Konferansı da bu bağlamda büyük önem taşıyor.

Ancak, oturumlar öncesi yaşanan bir gelişme gerginliği artırdı. Geçen ay ABD’nin Filistin delegasyonuna vize vermeyi reddetmesi, Filistin temsilcilerinin bu kritik toplantılara katılımını belirsizliğe soktu. Bu karar, uluslararası camiada geniş çapta kınanırken 1988’de dönemin FKÖ Lideri Yaser Arafat’a vize verilmemesi üzerine Genel Kurul’un İsviçre’ye taşınması örneği hatırlatılarak bu yıl da benzer bir hamle yapılması talepleri gündeme geldi.

18 Eylül: Sorumluluk ve Hesap Verme Günü

23 Eylül öncesinde, 18 Eylül de kritik bir tarih olarak işaret ediliyor. Uluslararası Adalet Divanı’nın (ICJ) (UAD) bulgularını onaylayan BM Genel Kurulu kararının kabul edilişinin birinci yıldönümü olan bu tarih, İsrail’in işlediği suçlar nedeniyle sorumlu tutulması için bir hatırlatma günü olarak değerlendiriliyor. Eski bir BM insan hakları uzmanı Craig Mokhiber, kararın, işgalin tamamen sona erdirilmesi, apartheid duvarının yıkılması, mültecilerin geri dönüş hakkı ve Güney Afrika’nın açtığı soykırım davasındaki geçici önlemlere uyulması gerekliliğini teyit ettiğini vurguluyor.

#DISRUPTCOMPLICITY: BDS Hareketi Küresel Çapta Yükseliyor

18-21 Eylül hafta sonu boyunca Filistin sivil toplumu, Boykot, Tecrit ve Yaptırım (BDS) hareketinin küresel çapta yaygınlaştırılması için çağrı yaptı. #DISRUPTCOMPLICITY (SUÇ ORTAKLIĞINI BOZUN) etiketiyle, soykırıma suç ortaklığı yapan devletlere, şirketlere ve kuruluşlara karşı kitlesel protestolar, grevler ve eylemler düzenlenecek. BDS’nin Cenevre’de 27 Eylül Cumartesi günü ayrı bir protesto daha planladığı belirtildi.

New York Deklarasyonu’na Eleştiriler: “Gölge Bir Devlet Kuruluyor”

BM’nin 12 Eylül’de kabul ettiği, Fransa ve Suudi Arabistan’ın öncülük ettiği “New York Filistin Sorununun Barışçıl Çözümü ve İki Devletli Çözümün Uygulanmasına İlişkin Deklarasyon” ise uzmanlar tarafından eleştiriliyor. İsrail ve ABD’nin ret oyu kullandığı deklarasyonun Filistinliler için gerçek bir çözüm getirmediği, aksine İsrail’in güvenliğini garanti altına alan “gölge bir devlet” yaratacağı öne sürülüyor.

Uluslararası hukuk uzmanı Rafaëlle Maison’a göre deklarasyon:

– Hamas’ın silahlarını Filistin Yönetimi’ne teslim etmesini öngören bir süreçle Filistin’i askerden arındırılmış bir devlet haline getirmeyi,

– Sadece FKÖ’nün siyasi programına bağlı aktörlerle sınırlı tek taraflı bir demokratik süreçle siyasi olarak zayıflatmayı,

– Önceden belirlenmiş liberal ekonomik politikalar dayatmak suretiyle ekonomik olarak dışa bağımlı hale getirmeyi planlıyor.

Sumud Filotillası: Gazze Ablukasını Kırmak İçin İnisiyatif

Protesto çağrılarına paralel olarak, İsrail’in Gazze’ye uyguladığı ablukayı kırmak ve insani yardım ulaştırmak amacıyla oluşturulan küresel Sumud Filotillası da yoluna devam ediyor. Önceki girişimlerin İsrail tarafından engellendiği veya bombalandığı filotilla, 45 ülkeden sivilin bulunduğu 22 gemiden oluşuyor. Aktivist Greta Thunberg ve oyuncu Susan Sarandon da filotillanın önemli destekçileri arasında.

Cenova liman işçileri, filotillanın İsrail tarafından engellenmesi veya gemilerle iletişimin kesilmesi durumunda tüm Avrupa’daki liman faaliyetlerini durduracaklarını açıklayarak önemli bir dayanışma örneği gösterdi.

Hesap Sorma Zamanı

BM’nin son tarihleri, BDS’nin yükselişi ve Sumud Filotillası’nın cesur girişimi, Filistin mücadelesinin küresel bir adalet mücadelesinden ayrılamayacağını gösteriyor. Önümüzdeki haftalar, yalnızca dayanışmayı değil, aynı zamanda soykırımın ve apartheid’ın kontrolsüz bir şekilde devam etmesine izin vermeyecek sürekli ve örgütlü bir eylemi gerektiriyor. Tüm duvarlar yıkılana, tüm ablukalar kaldırılana ve tüm mazlumlar özgür olana kadar hesap sorma çağrısı sona ermeyecek, yalnızca daha da güçlenecek.