Cumartesi Anneleri eylemlerinin 706. haftasında, 1992 yılında gözaltında kaybedilen Ayhan Efeoğlu için adalet istedi. Polis son altı haftadır süregelen şiddetine bu haftaki eyleme de saldırarak devam etti.
Saat 12.00’ye doğru Taksim’deki İnsan Hakları Derneği İstanbul Şubesi önünde toplanılırken saatler öncesinden derneğin sokağını ve tüm İstiklal Caddesi’ni yüzlerce polis ablukaya aldı. Kısa sürede saldırıya geçen polis aileler ve destek verenleri darp ederek derneğin içine girmeye zorladı. Basını da darp edilerek alandan çıkarıp İHD’nin bulunduğu Çukurluçeşme sokağı iki yönden yayaların girişine kapattılar.
HDP milletvekilleri Hüda Kaya, Garo Paylan ve Oya Ersoy, HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, CHP’li vekiller Sezgin Tanrıkulu ve Ali Şeker’in de katıldığı eyleme yapılan saldırı öncesi 1995 yılında gözaltında işkence ile öldürülen Hasan Ocak’ın kardeşi Maside Ocak tarafından basın açıklaması okundu.
“706. haftamızda 2 yıl arayla iki evladı gözaltına alınarak kaybedilen ve failleri zaman aşımı zırhıyla korunan Feriye – Osman Efeoğlu’nun 26 yıl önce bugün gözaltına alınarak kaybedilen küçük oğulları Ayhan Efeoğlu için adalet isteyen sesiyiz” ifadeleriyle başlayan açıklamada Ayhan Efeoğlu’nun gözaltında kaybedilmesi şöyle anlatıldı: “Ayhan Efeoğlu Yıldız Teknik Üniversitesi öğrencisiydi. Demokratik üniversite mücadelesi nedeniyle defalarca gözaltına alınmış ve siyasi polis tarafından mimlenmişti. 26 Ekim 1992 tarihinde üniversite önünde sivil polisler tarafından gözaltına alındı. İstanbul Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şubesi’ne götürüldü. Onu devletin ilgili tüm kurumlarına soran ailesine gözaltında olmadığı cevabı verildi.” İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından sürdürülen soruşturmanın 2008 yılında “zaman aşımı” süresi dahi beklenmeden takipsizlik kararıyla kapatıldığı anlatılırken, “Savcılığın kararına göre; Ayhan Efeoğlu işkence sonucunda öldürülmüş olsa bile öldürme kastı olmadığından zaman aşımı süresi 15 yıla indirilmişti” dendi.
Eski özel harekat polisi Ayhan Çarkın’ın 2011 yılında Efeoğlu’nun işkenceyle öldürülmesine tanık olduğunu söylediği, “Onu bizzat ellerimle gömdüm” dediği ve Efeoğlu’nu katleden polislerin isimlerini açıkladığı hatırlatılan açıklamada “Bu itiraflar sonucunda Efeoğlu Ailesi’nin dosyanın yeniden açılıp etkin ve bağımsız bir soruşturma yapılarak oğullarının gömüldüğü yerin tespit edilmesi ve ceza adaletinin sağlanması talebi bugüne kadar gerçekleşmedi” denildi.
Açıklama, Efeoğlu’nu katleden polislerin yargılanarak cezalandırılması istenerek ve Galatasaray Meydanı’ndan vazgeçmeyecekleri ifade edilerek sona erdi.