Partizan, Sosyalist Meclisler Federasyonu (SMF) ve Yeni Dünya İçin Çağrı tarafından koordine edilen “Kriz ve şiddet sarmalında birleşik mücadelenin olanakları” başlıklı forum dün Okmeydanı’ndaki Yüz Çiçek Açsın Kültür Merkezi’nde gerçekleşti.
Forumun ilk bölümünde eski 3. Havalimanı işçisi ve aynı zamanda Dev Yapı İş Sendikası’ndan Cemal Özder ile Hasan Oğuz, Zeytinburnu Belediyesi’nden KHK’yla ihraç edilen direnişçi işçi Kenan Güngördü ve Sinan Yerdelen birer konuşma yaparak, işçi direnişleriyle ilgili görüş ve önerilerini ifade ettiler.
2’inci bölümdeyse Alınteri, HDP, Partizan, Yeni Dünya İçin Çağrı, SMF birer konuşma yaparak krize ve kriz koşullarında mücadeleye ilişkin görüşlerini belirttiler.
BİRİNCİ BÖLÜM
Saygı duruşu ile başlayan etkinliğin amacına ilişkin yapılan kısa açılış konuşmasında forumu düzenleyen kurumların daha önce de Kaypakkaya Sempozyumu’nu gerçekleştirdikleri hatırlatılarak, birlikte yapılacak bu tür etkinliklerin önemine vurgu yapıldı.
Devamında krizin Türkiye özgülünde hangi ekonomik-siyasi politikalarla ağırlaşarak devam ettiğine değinilerek, “Zaman yalnız durma zamanı değil! Zaman bir araya gelmenin, birlikte iş yapmanın zamanıdır” denildi.
Yaşanan krizin sonuçlarına dair yapılan vurguların ardından, “Bu forum ile amaçladığımız, derinleşen kriz ve faşizmin dizginsiz bir biçimde uygulandığı koşullarda, birlikte ne yapabiliriz? Saldırılara birlikte nasıl karşı koyabiliriz? İşçilerin, emekçilerin, ezilenlerin birleşik ortak mücadelesini nasıl örebiliriz?” biçiminde dikkat çekildi.
Kısa açılış konuşmasının ardından yaşanan krizi, krizden etkilenen ve isyan eden emekçileri konu alan bir sinevizyon gösterimi yapıldı.
“3. Havalimanı direnişi tarihe yazılmıştır”
Direnişçi işçilerin konuştuğu bölümde ilk olarak Cemal Özder söz aldı. Özder, 3. Havalimanı direnişinin hangi çalışma koşulları içinden mayalandığını pratik örneklerle özetlemeye çalışarak, İGA patronunun bile özür dilemek zorunda kaldığı bu koşullarda işçi ve sendikacıların halen tutuklu olmasına anlam veremediğini belirtti. Sendikaların sahiplenilmesinin önemine vurgu yaparak, “Bu dünya tarihine geçti, direniş ve devletin tavrı tarihe geçmiştir. Buradan Silivri zindanlarına selam gönderiyorum” konuşmasını sonlandırdı.
Hasan Oğuz da, “3. Havalimanı’nda olanlar birdenbire ortaya çıkmadı, hemen her şantiyede yaşanan sorunlardır. En büyük sıkıntı taşeronlaştırma bunun önüne ise ortak bir araya gelerek çözebiliriz” diye vurgu yaptı.
“Ortak güç haline gelirsek üstesinden gelebiliriz”
Direnişçi KHK mağduru Kenan Güngördü de konuşmasında 3. Havalimanı direnişine vurgu yaparak 29 işçinin hala tutsak olduğunu hatırlattı. Konuşmasının devamında Zeytinburnu Belediyesi’nde yaşadıklarını anlatarak, “Zeytinburnu Belediyesi’nde çalışan herkes Hak İş’e üye oldu ben olmadım, değerlerimi hiçe sayarak bunu yapamazdım” dedi. Güngördü, Ankara yürüyüşünü anlattıktan sonra çözümün birleşik güçle mücadele olduğunu dile getirdi.
“Ortak güç haline gelirsek üstesinden gelebiliriz” diyen Güngördü, “205 gündür söylüyorum, bir suçum varsa ihraç edin diyorum ama yok, sadece muhalif olduğumuz için işimizden olduk” şeklinde sözlerini bitirdi.
Sinan Yerdelen Yerdelen, İş yerinde baskı ve zorla Hak İş’e üye olmak zorunda bırakıldığını ama yine de işinden atıldığını dile getirerek, “İşe iadem kabul edilmesine rağmen işe başlayamıyorum” dedi. “Flormar bir onurdur, 3. Havalimanı bir onurdur, Yüksel bir Onurdur” diyerek mevcut direnişlerin desteklenmesine işaret eden Yerdelen, egemenlerin direnişten korktuklarını kendi deneyimleriyle örnekleyerek anlattı.
İKİNCİ BÖLÜM
‘Süreç tasfiyeci hastalıklarla ve dar grupçu yaklaşımlarla mücadeleyi dayatıyor’
Forum verilen aranın ardından Alınteri adına Mürüvet Küçük’ün konuşmasıyla devam etti. Küçük konuşmasına krizin emperyalist kapitalizmin yapısal krizi olduğu, Türkiye gibi bağımlı ülkelerde bunun bölgesel kriz dinamikleri ve rejim kriziyle birleşerek ağırlaştığını vurgulayarak başladı. Bu ağırlığın artık gündelik hayatın içinden somut bir şekilde hissedildiğini, işçi kıyımları-hayat pahalılığı ve tırmanan siyasi saldırganlıkta vücut bulduğunu belirten Küçük, tüm bunların 2019’da daha büyük bir yıkım ve saldırıyla karşımıza çıkacağını ifade etti.
Krizin büyüklüğü karşısında burjuvazinin bile kısa-orta vadeli programlar yapamadığını, süreci yönetemeyip, günübirlik politikalarla işi götürmeye çalıştığını, ama bunun da onu daha bir ağırlaştırdığını belirten Küçük, 3. Havalimanı direnişine dönük saldırganlığın da bu bağlamda okunması gerektiğine işaret etti. O direnişten sonra yapılan MGK toplantısında OHAL’in yeniden dillendirilmesi ya da polisin komando eğitiminden geçirilmesi, gözaltı ve tutuklama furyasının tırmanması hatırlatan Küçük, tüm bunların bile nasıl bir kriz süreci içinde olduğumuzu ve hangi görevlerle karşı karşıya bulunduğumuzu gösterdiğini vurguladı.
Böylesi bir süreçte TDH ve bir bütün olarak demokratik muhalefetin sınıfın ve devrim-sosyalizmin çıkarlarını grup çıkarlarının üstünde tutacak bir yaklaşımla gücünü birleştirmesi gerektiği gösterdiğini vurgulayan Küçük, fakat tarihsel bir hastalık olan grupçuluk illetinden kopulabildiği oranda bunun mümkün olabileceğini söyledi. Sürecin aynı zamanda uzun süredir aşılamayan tasfiyeci alışkanlıkların, hastalıkların aşılmasını da dayattığını, bunu yapamadığımız koşullarda bu krizin altına kalacağımıza değindi. İşçi ve emekçilerde baş gösteren intiharları hatırlatarak, umut ve özgüven sağlayacak, devrimci hareketin itibarını tazeleyecek somut siyasi başarılara olan ihtiyacın altını çizdi.
‘Yapmamız gereken faşizme karşı birleşik mücadeleyi örmektir’
Forumda, ikinci konuşmayı Yeni Dünya İçin Çağrı adına Çetin Deste yaptı. Deste, konuşmasına krizin boyutlarına ve niteliğine ilişkin görüşlerini aktararak başladı. Krizin esas sorumlusunun AKP’nin ekonomi çarkını borçla çevirmesi, üretken olmayan inşaat gibi alanlara yönelmesi olduğunu belirterek, diğer sermaye gruplarının finansmanını çekmesinin de başka bir neden olduğunu vurguladı.
“Kapitalizm var olduğu sürece kriz var olacaktır” diyen Deste, kapitalizm bitmediği sürece bir kriz biterken, diğer krizin başlayacağını dile getirdi.
Türkiye’de faşizmin sürekli olduğunu ancak bazı dönemlerde faşizmin uygulama tonunun farklı olduğunu ve Türkiye’de burjuva demokrasisi uygulanmadığını belirten Deste, “Bu durumu analiz ettikten sonra acil görevi yerine getirmektir” dedi. Faşizme karşı mücadele ile iktidara karşı mücadele etmeyi karıştırmamak gerektiğini dile getirerek, “Yapmamız gereken faşizme karşı birleşik mücadeleyi örmektir” dedi.
Bu noktada 3. Enternasyonal’in faşizm tanımını ve Faşizme Karşı Birleşik Mücadele Cephesi deneyimini hatırlatan Deste, işçi sınıfı, küçük burjuvazi ve orta sınıfların bazı kesimleriyle yapılacak bir ittifaka, bu güçlerin politik temsilcilerinin güçlerini birleştirmesine ve demokratik halk iktidarı perspektifiyle mücadele etmesi gerektiğine vurgu yaptı.
Solun işçi sınıfı ve halk kitleleri içinde örgütlü olmadığını bu açıdan da işin hayli zor olduğunu belirten Deste, koşulların el verdiği her konuda ve her koşulda yapılacak güç birliklerinin tarihsel öneminde değindi. Yapılan forumun da bunun bir adımı olduğunu hatırlattı.
“Saldırılara karşı mücadeleyi diri tutmak gerekiyor”
Etkinlikte söz alan HDP Amed Milletvekilli Semra Güzel, Kürdistan’da yaşanan ve adına “Çöktürme Planı” denilen süreçte yaşananları anlatarak sözlerine başladı. Kendisinin de KHK ile ihraç edildiğini belirten Güzel, o süreçte yaşanan acılar nedeniyle ihracın üzüntüsünü bile yaşayamadıklarını vurguladı.
Güzel, ne yapmalı sorusunun çok anlamlı olduğunu belirterek, tüm farklılıkların mücadeleyle bir araya getirmenin elzem olduğunu dile getirerek, “Bir hafıza yok edilmek isteniyor, nasıl ki 84 kitabında anlattığı gibi. Tek tipleştirme politikasına, asimilasyon politikalarına ve bunlara karşı mücadelede hafızayı diri tutmak gerekiyor” dedi.
Güzel, “Burada sivil itaatsizlik eylemlerini tartışmak gerekiyor” diyerek, burada bulunan işçilerin ne yapmalı sorusuna direnerek yanıt verdiklerini vurgulayarak, sokağın mücadele alanı olması gerektiğinin altını çizgi.
“Birlikte mücadele ederken bulunduğumuz yerlerde, evde, işyerlerimizde ortak mücadele alanları yaratmak gerekiyor. Verilen demokrasi mücadelesiyle faşizme karşı mücadeleyi birleştirmek gerekiyor” şeklinde devam eden Güzel, OHAL ile birlikte 140 bin kişinin KHK mağduru olduğunu ve bu insanların ciddi travma yaşadıklarını vurgulayarak, buna karşı bireylerin içindeki korku iklimini atıp kazanma duygusunu yerleştirmek gerektiğini sözlerine ekledi.
“Birlikte mücadele etmek dışında bir seçenek yok”
Partizan adına konuşan Rahime Karvar sözlerine, “Kitle ile bütünleşmeyen organizasyonların sonuç üretmediğini görüyoruz. Karşılıklı tartışmaları zenginleştirmek isteriz” diyerek başladı.
Dünya üzerinde, 2008’den bu yana emperyalist kapitalist dengelerin bir türlü oturmadığını dile getiren Karvar, dünyanın birçok yerinde savaşların devam ettiğini de sözlerine ekledi. Karvar, Türkiye’de sıcak paranın geri çekilmesi ile karşı karşıya kaldıklarını ve çözüm olarak 100 günlük eylem planı ve ardından YEP ile sunmak istediklerini dile getirdi. Karvar, ancak egemenlerin krizi emekçilerin sırtına yüklemek dışında kendilerini kurtaracak bir gelişme kaydedemediklerini dile getirdi ve nafaka ile kıdem tazminatı gibi çok daha ciddi saldırı dalgalarının devreye girdiğini ancak bunun yeni bir durum olmadığını sözlerine ekledi.
Karvar, Ortadoğu’daki gelişmelere değinerek, Ortadoğu’da gelişen devrimin devrimci özneler üzerinde olumlu etkiler bıraktığı, Gezi İsyanının yine Kobane sürecinin devrim dinamiklerine dair ciddi veriler sunduğunu dile getirdi. Karvar, “Bizler bunu bu iki isyanla, devrim yapmak istiyorsak bu dinamiği, bu ateşten gömleği giymek zorunda olduğumuzu yeniden görmüş olduk. Ne yapmalı sorusunun ardında ‘Nereden başlamalı?’ sorusuyla devam etmemiz gerekiyor. Çünkü devlet saldırıları ile mücadeleyi, hak sahibi olmayı unutturmaya çalışıyor” dedi.
Karvar, birlikte mücadele etmek dışında bir seçenek olmadığını vurgulayarak var olan platformları değerlendirmenin de önemli olduğunu sözlerine ekledi.
“Verilen mücadeleler deneyimler olarak belleğimizde durmaktadır”
Forumda son olarak Sosyalist Meclisler Federasyonu’ndan Tahir Demirtaş bir konuşma yaptı.
Yaşanan krize dair görüşlerini ifade eden Demirtaş, bu coğrafyada yaşananların dünyada yaşananlardan bağımsız ele alınamayacağını belirterek, devletin ezilen kesimlere baskı ve saldırıları devreye soktuğunu dile getirdi.
“Sermayenin kendini var olması için emekçileri baskı zor ile tahakküm etmek istemektedir, ancak eşyanın tabiatı gereği karşısında bir direniş bir mücadele bulacaktır. Devletin genel normlarını dikkate ele almadan krizi tartışamayız. Elbette egemenler çıkmaz içerisinde, AKP de çıkmaz içerisinde” diyen Demirtaş, kurulan platformların birkaçı dışında uzun süre sürdürülemediğine vurgu yaptı.
“Ne yapmalı, neler yapmalı sorusuyla alakalı, bir gerçeği adıyla çağırmak bizi karamsarlığa itmemeli, verilen mücadele deneyimleri olarak belleğimizde durmaktadır. Bunlar bize veri sunmaktadır, direnişler bize nasıl bir mücadele etmemiz gerektiğini göstermektedir. Ezilenlerin dinamiklerini açığa çıkarmakla mümkündür. Mücadele edenlerin ilk elden halk kitlelerin dinamiklerini harekete geçirmektir” diye belirtti.
Yoğun ilginin olduğu forum soru cevap ve serbest kürsü bölümüyle devam etti.
Son olarak panelistler sorulara cevap vererek temennilerde bulundu.