Ankara’da, Çankaya Üniversitesi Hukuk Fakültesi 4’üncü sınıf öğrencisi Hasan İsmail Hikmet, bitirme tezi danışmanlığını yapan Araştırma Görevlisi Ceren Damar’ı darp edip bıçakladı, ardından tabancayla vurdu. Ağır yaralanan Ceren Damar, kurtarılamadı.
Damar’ın bu şekilde katledilmesi eğitim sisteminden nasıl bir gençliğin yetiştiğine ve geleceğin kadroları olacak bu gençlerin hangi iklimde boy verip, nasıl bir toplumsal tehlike oluşturduklarına kadar pek çok soruyu gündeme getirdi.
İddiaya göre katil öğrenci aynı gün saat 11.30’da girdiği sınavda kopya çekerken yakalandı. Ceren Damar, gözetmen olduğu sınavda kopya çeken öğrenci hakkında tutanak tutunca öğrencinin tepkisiyle karşılaştı. Aynı okulda okuyan diğer öğrenciler, Hasan İsmail Hikmet’in önceden de hakkında kopya tutanağı tutulduğunu, tekrar tutulursa okuldan atılabileceğini belirtti. Ayrıca Hikmet’in babasının emekli polis olduğu ve cinayet silahını da bu yüzden rahatlıkla edinebildiği de iddialar arasında.
Saat 17.00 sıralarında ise Hasan İsmail Hikmet, silahlı bir şekilde araştırma görevlisi Ceren Damar’ın fakülte binasındaki odasına gitti. Hikmet, burada tartıştığı Ceren Damar’ı önce darp edip bıçakladı, ardından belinden çıkardığı tabancayla vurarak öldürdü.
Çığlık ve silah seslerini duyan öğrenciler olay yerine koştuklarında Damar’ı darp edilmiş, sekiz yerinden bıçaklanmış ve silahla iki defa vurulmuş olarak buluyorlar. Birkaç öğrenci kaçan Hasan İsmail Hikmet’in arkasından koşsa da katilin havaya ateş açması nedeniyle duruyorlar.
Olayın yaşandığı okulda okuyan öğrencilerin anlatımlarına göre okuldaki güvenlik önlemleri yetersiz. Ama asıl sorun bu değil. Öğrenciler, okuldaki çoğu erkek öğrencinin “masa kurup mafyacılık oynadığından” bahsediyorlar. Hasan İsmail Hikmet’in de ailesi tarafından bu tarz bir vandallıkla yetiştirildiğini ve belinde silahla “asarım, keserim” diye dolaştığını tahmin etmek zor değil.
Pankart giremeyen üniversite kapılarından içeriye rahatça giren silahlar, ihraç edilen on binlerce akademisyen, yerlerine yerleştirilen ve zihniyet olarak her türlü cehaleti kutsallaştıran yeni kadrolar… Yeni üniversitenin hali, ahvali böyle…
Bunun özel üniversitelerde nasıl bir boyut kazandığını tahmin etmekse güç değil. Parası ve dayandığı başka güçleri olanların borusunu kolayca estirdiği bir adrestir kimi özel üniversiteler. Sırf diploma için parasını bastırıp, istediği hoyratlığı kendisinde hak gören aileler ve onların çocukları olan öğrenciler var bu memlekette.
Akademisyenin “terörist” olarak kodlandığı, mevcut alışkanlık ve bu alışkanlıklarla okullarda oluşmuş düzeni reddedip dürüst-namuslu bir tutumda ısrar edenin hedef yapıldığı günümüz koşullarında Ceren Damar’ın bu şekilde katledilmesi hem sarsıcı ama hem de uyarıcıdır. Her yere pıtrak gibi dikilen o özel üniversitelerin, tasfiye edilen akademinin, ilerici-bilimsel olan ne varsa hepsinin kökünden kazınmasının sonucu mafyalaşmış, katilleşmiş öğrenciler, cehalete övgü dizen “bilimciler” ve engelsizce hedef olan akademisyenlerdir.
Kabadayılığın olması gereken olarak kabul gördüğü, cehaletin kutsanıp aydın ve ilerici kesimlerin hedef haline getirildiği, bu ‘aydın’ların itibarsızlaştırılıp yerine istediği her şeyi yapabilen ve her sorununu şiddetle çözen silahı-‘abi’leri koyan siyasi atmosferin sonucudur.
Hasan İsmail Hikmet ise ‘yerli ve milli gençlik’ adı altında yaratılan, ‘dindar ve kindar’ gençliğin sadece tek bir bireyidir.