8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nde Flormar’da olacağız



Ankara Alınteri olarak 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü için A Şiir Evi’nde okurlarımız ve dostlarımızla birlikteydik


Dostlarımız ve okurlarımızla yapılan sohbet toplantısında Alınteri adına yapılan konuşmada kadının toplumsal ve sınıfsal mücadeledeki yerine vurgu yapıldı:

Kadın her dönemde insanlığın ezilen cinsi oldu. Kadın için her zaman erkek egemen bir çerçeve çizilip buna razı gelmesi istendi. Bunun için her dönem baskılar uygulandı. Kadın aile içine hapsedilip erkeğin kölesi olması dayatılarak sosyal yaşantı ve çalışma hayatının dışına atılmak istendi. Tüm dinler, yaratılan tüm gelenekler ve toplumsal değerler kadını aklı olmayan, erkekten sonra gelen ve kontrol edilmesi gereken bir cins olarak tanımladı

 

Fakat kadınlar tarihin en karanlık dönemlerinde bile toplumsal uyanışın, isyanın ve direnişin bir parçası oldular. Köle isyanlarında adları “Eli Yabalı Savaşçılar” oldu. Bedrettin isyanında ‘Hakikat bacılar’…

 

1848’de Paris Komünü’nde kadınların sınıf mücadelesinde yerini alarak barikatları güçlendirdiği unutulmamalıdır.

 

8 Mart 1857’de Newyork’ta tekstil fabrikasında çoğu kadın olan işçiler, ücretlerin düşük olmasına, insanlık dışı ve 16 saatlik çalışma koşullarına karşı greve çıktılar. Grevdeki işçiler saldırılara karşı kendilerini fabrikaya kilitlediler. Fabrikada çıkan yangında 146 işçi yanarak hayatını kaybetti. Yangında hayatını kaybeden işçilerden 129’u kadın işçiydi. 146 işçinin yanarak hayatını kaybettiği fabrika direnişinde kazanımlar da oldu.

 

Yine kadın işçilerin çoğunluğunu oluşturan grevlerden birisi de 1883’te İngiltere’de ‘Kibritçi Kızlar’ grevidir. Kibritçi kızlar ya da diğer adıyla beyaz köleler İngiltere’de sınıf mücadelesi içinde yeni bir sayfa açmıştır.

 

Kadınların başı çektiği ve 1857’deki Newyork tekstil işçilerinin grevine benzer bir trajediyle sonuçlanan bir başka grev de 25 Kasım 1909’da yaşandı. 600 gömlek fabrikasında yüzde 80’i kadın işçi olan 20.000 işçi greve çıktı. Greve çıkan işçilerin temel talepleri; alt işverene yani o zamanki taşerona son verilmesi, 52 Saatlik çalışma haftası, ücretsiz mesailerin 2 saati geçmemesi, çalışırken kullanılan malzeme ve elektrik parasının işçilerden alınmaması.

 

Bu grevde birçok kazanım sağlanmış ancak iki şirket sözleşmeyi imzalamayı reddetmiştir. Bu grevde de işçiler kendilerini fabrikaya kilitlemişler yine fabrikada sebebi bilinmeyen ya da sigaradan çıkan yangınla yüzlerce işçi yanarak hayatın kaybetmiştir. Yanarak hayatını kaybeden işçi sayısı 146, bunlardan 129’u kadın 80’i ise sendikalı işçidir.

 

25 Kasım 1909’da başlayan grev 1910’un şubat ayına kadar devam etmiştir.

 

İlk defa 1910’da toplanan 2. Enternasyonal’de Clara Zetkin’in önerisiyle yapılan oylamada çoğunluğun kabul etmesiyle 8 Mart Dünya Kadınlar Günü olarak ilan edildi.

 

1917’de Rus emekçi kadınlar ‘ Ekmek ve Gül istiyoruz’ diye sokaklara çıktılar.

 

1921’de Moskova’da düzenlenen 3. Uluslararası Kadınlar Konferansı’nda 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü olarak kabul edildi.

 

Türkiye işçi sınıfı tarihinin hemen tüm anlamlı grev ve direnişlerinde de kadınların önemli bir rolü vardır. Tekel, tekstil, tütün işçilerinin grevleri aynı zamanda kadın ağırlıklı grevlerdir.

 

Yakın dönemde kadınların çoğunluğunu oluşturan bir başka grev ise Novamed grevi olmuştur. 26 Eylül 2006’da başlayan grev 448 gün devam etti. 316 işçinin çalıştığı fabrikada işçilerden 85’i sendika üyesiydi, sendika üyesi olan işçilerden 83’ü kadın işçiydi.  Ve kazanımla sonuçlandı. Novamed grevi Türkiye Serbest Bölgelerde ilk grev olması, kadın işçilerin etkin olması ve ilk 3 yıllık toplu sözleşme imzalanmasıyla tarihe geçmiştir. Novamed grevi Türkiye’de kadın hareketini sınıf mücadelesiyle birleştirmesi anlamında önemli bir yeri vardır.

 

Yine kadın ağırlıklı işçi direnişlerinden biri de Flormar olmuştur. 300 güne yaklaşan direnişin bu denli uzun soluklu olmasında kadın işçilerin sabrı, dirayeti, özgürleşmeye verdikleri değer vardır.

 

Sınıf mücadelesinde emek vermiş sayısız kadın var. Burada isimlerini sayamayacağımız kadar çok kadın önder ve direnişçi var. Hepsini saygıyla anıyoruz. Ayrıca tecrit karşı açlık grevi direnişi yapan Leyla Güven’e buradan selamlarımızı gönderiyoruz, Bugün hala devam eden birçok işçi direnişi, KHK direnişi var.  Tüm direnenlere de selamlarımızı iletiyoruz.

Alınteri adına yapılan konuşmanın ardından sohbetler eşliğinde kahvaltıya devam edildi. Sohbetlerimizin konularından biri kadınların tarihsel-toplumsal konumları, diğeri de 8 Mart’ta Flormar direnişine gitmenin önemiydi. 8 Mart Cuma günü Flormar direnişinde olacağımız bu sohbetlerde netleştirildi.

Yapılan sohbetlerde, erkek egemenliğin kadına çizdiği dar sınırlara rağmen onun tarihin en karanlık dönemlerinde bile toplumsal özgürlük mücadelesinde yerini aldığı örneklerle anlatıldı.  Kapitalist sistemin ve faşizmin özellikle kadının ve işçi sınıfının örgütlülüğünden ve bilinçlenmesinden neden korktuğuna değinildi. Korktukça da baskıcı ve saldırganlaştığı ifade edilerek, kadınların tüm bu cenderelere teslim olmayarak sınıfsal, toplumsal mücadelenin bir parçası olmayı başardıkları vurgulandı.

8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nde Flormar direniş alanında olacağımızı belirterek yoldaşlarımızı, emek dostlarını da 8 Mart’ta Flormar direnişinde olmaya davet ettik.