İzBB’deki Toplu Kıyıma Karşı Direniş 2’inci Gününde



Karşıyaka’daki işçi düşmanlığını seçilir seçilmez büyükşehir belediyesine de taşıyan Cemil Tugay’ın ücretlerin geç ödenmesi ve toplu sözleşmeden doğan hakların fiilen ötelenmesine karşı 7-8 Ocak’ta eylem yapan Genel-İş üyesi 163 işçinin işine son vermesi ve ESHOT’a bağlı 236 otobüsün İZULAŞ’a devredilmesine karşı başlayan direniş 2’inci gününde devam ediyor.


İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin (İzBB) hakları için mücadele eden işçilere yönelik kitlesel işçi kıyımına karşı başlayan direniş 2’inci gününde devam ediyor. Park ve Bahçeler Dairesi’nden 148, ESHOT’tan 5 ve Kent Konseyi’nden 10 olmak üzere 163 işçinin işine esas olarak 7-8 Şubat tarihlerinde gerçekleşen ücret eylemlerine katıldıkları için son verildi.

Ücretlerin zamanında ödenmemesi ve toplu sözleşmeden doğan ikramiye haklarının belirtilen tarihten haftalar sonra yatırılmasına karşı DİSK Genel-İş’te örgütlü işçiler 7-8 Ocak tarihlerinde eylemler gerçekleştirmişti. Cemil Tugay, eylemler devam ederken de işçileri tehdit ederek hedefe çakmıştı. O tehditlerine uygun davranan Tugay, işçi kıyımının yanı sıra çizilen sınırları o eylemlerle çiğneyen DİSK Genel-İş’in belediyedeki örgütlülüğünü de dağıtmak amacıyla ESHOT Genel Müdürlüğü’ne ait olan 236 adet otobüsü Belediye-İş Sendikası’nın örgütlü olduğu İZULAŞ A.Ş’ ye devretme işlemleri başlattı. Özelleştirmede önemli bir adım anlamına gelen bu devre karşı da direniyor işçiler.

İzBB’nin işçi kıyımı ve ESHOT’a bağlı otobüsleri belediyeye bağlı taşeron firma olan İZULAŞ’a devretmeye girişmesine karşı Genel-İş İzmir 1-2-3 ve 9 Nolu şubeler asına Cuma günü yapılan açıklamada 7-8 Ocak’ta ücretlerin ödenmesindeki gecikmelerin ve yaşanan aksaklıkların ivedilikle düzeltilmesi çağrısında bulunarak gerçekleştirdikleri eylemler akabinde İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin eyleme katılan işçilere yönelik hakkaniyetsiz uygulamalar hayata geçirdiği kaydedilerek diyalog çağrısında bulunulmuştu.

O açıklamada belediye yönetiminin 7-8 Ocak tarihli eylemlerin ardından işçilere ve DİSK Genel-İş’e yönelik saldırıları şöyle sıralanmıştı:

“•​Sendikamızın örgütlü olduğu ESHOT Genel Müdürlüğü’ne ait olan 236 adet otobüs Belediye-İş Sendikası’nın örgütlü olduğu İZULAŞ A.Ş’ ye devretme işlemleri başlamıştır.
•​Eyleme katılan işçilere tutanaklar tutularak disiplin süreci başlatılmıştır ki bu 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu’nun “sendika özgürlüğünün güvencesi” başlıklı 25. Maddesine aykırıdır. Bu maddeye göre; ‘İşçiler, sendikaya üye olmaları veya olmamaları, iş saatleri dışında veya işverenin izni ile iş saatleri içinde işçi kuruluşlarının faaliyetlerine katılmaları veya sendikal faaliyette bulunmalarından dolayı işten çıkarılamaz veya farklı işleme tabi tutulamaz’.
•​İZENERJİ şirketinde çalışan 148 üyemiz, kendi rızası olmadan işveren tarafından belirsiz süreli ücretsiz izne çıkarılmışlardır.
•​Ayrıca Kent Konseyi Müdürlüğü’nde çalışan 10 üyemiz 50 gün önce belirsiz süreli ücretsiz izne çıkarılmıştır. Bu uygulamalar yalnızca işçilerin haklarına değil, aynı zamanda Anayasa ile güvence altına alınmış temel özgürlüklere açık bir saldırıdır
.”

Cuma günü yapılan açıklamada işten çıkarılan işçiler geri alınmaz ve ESHOT’un 236 otobüsünün Belediye-İş’in örgütlü olduğu İZULAŞ’a devrinden vazgeçilmezse pazartesi (3 Şubat) itibariyle eylemlere başlanacağı belirtilmişti.

“Taleplerimiz Karşılanıncaya Kadar Direneceğiz”

Evrensel’deki habere göre işçiler bu sabah saat 08:30’da İZENERJİ Genel Müdürlüğü önünde bir araya geldi. Genel-İş İzmir 1-2-3 ve 9 No’lu Şube yönetimleri ile işyeri temsilcileri Kültürpark Montrö ve Lozan kapıları istikametinden başkanlık makamının bulunduğu İzmir Sanat önüne yürüdü. İşçiler sıklıkla “Atılan işçiler geri alınsın!”, “Baskılar bizi yıldıramaz!” ve “Zafer direnen emekçinin olacak!” sloganları attı.

İZENERJİ Genel Müdürlüğü önünde konuşan Genel-İş İzmir 9 No’lu Şube Başkanı Sedat Kenar, işçilerin ödenmeyen maaşları nedeniyle sendikalarının eylem çağrısına uyduklarını hatırlatarak, “Bizim derdimiz kavga etmek değil. Biz istiyoruz ki sosyal bir anlayışla yönetilen bu belediyede eylemlilik hakkı icra edilmesinden kaynaklı haksız hukuksuz işten atmalar ve ESHOT otobüslerinin İZULAŞ’a devredilmesi hususunda geri adım atılmadığı takdirde maalesef biz bu kavgadan geri durmayacağız” diye konuştu.

“Listeler neye göre yapılmış?​”

Daha sonra söz alan Genel-İş İzmir 3 No’lu Şube Başkanı Serap Yılmaz ise faturanın işçilere kesilmesine tepki göstererek, “Saat 5’e kadar paramız var, bir sıkıntı yok diyen bürokrasiye neden fatura kesilmiyor? Sizi yanlış yönlendirenlere neden fatura kesilmiyor” diye konuştu. Öte yandan eyleme çıkıldığı gün senelik izinde olan, raporlu olan ve işe o gün başlayan emekçilerin de var olduğunu kaydeden Yılmaz, “Buradan Cemil Başkan’a soruyorum bu listeyi yapan arkadaşımız neye göre bu listeyi yapmış” ifadelerini kullandı.

Belediye yönetiminin henüz tamamlanmamış sözleşmeye ilişkin açıklamasına tepki!

Eylem devam ederken belediye yönetiminin henüz noktalanmamış toplu sözleşmeye dair yaptığı manipüle edici açıklamaya da tepki gösterildi.

Belediye yönetimi yaptığı açıklamada, “Yıllık 112 günlük ikramiye ile birlikte Genel-İş’in teklifine göre aylık ortalama en düşük net ücret 113 bin TL ve en yüksek net ücret 124 bin TL hesap edilmektedir ki, bir çalışan için vergi-sigorta ile birlikte toplam maliyet 213 bin TL’ye varmaktadır” ifadelerini kullandı. İşçiler yoksulluk sınırının 91 bin TL olduğunu ve medyaya yayılan rakamların yanıltıcı olduğunu kaydederken, konuya ilişkin söz alan Genel-İş İzmir 3 No’lu Şube Başkanı Serap Yılmaz, “Belediye yönetimi sanki toplu sözleşme taslağında yazılan tüm maddeleri vermiş gibi açıklama yapmış. Vermek istiyorlarsa bugün gelsinler biz imzalayalım. Sevgili basın, önce gelin onları yazanlarla görüşün, buradaki işçilerin talebini alın” dedi.

Kamuoyu manipüle ediliyor

Sözleşmenin henüz tamamlanmadığını hatırlatan Genel-İş İzmir 1 No’lu Şube Başkanı Engin Topal ise, “Henüz tamamlanmamış bir sözleşme üzerinden kamuoyunda yanlış bir algı yaratmak, İzmir halkını yanıltmaktan başka bir şey değildir. Toplu sözleşmenin bir pazarlık süreci olduğunu bilmeyen yok. Ancak bazı çevreler, sanki bu rakamlar nihai karar gibi göstererek kamuoyunu manipüle etmeye çalışıyor. Biz, hem kamuoyuna hem de İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne taleplerimizi anlatmaya çalışırken, sürece üçüncü şahıslar dahil olup konuyu saptırıyor. Sendika, işçiler ve Cumhuriyet Halk Partisi’nin genel merkezi, toplu sözleşme sürecinde çeşitli açıklamalarda bulundu. Biz de bu süreci yürütürken, açıklamalar doğrultusunda bir yön belirlemeye çalıştık. Peki, bu ülkede açlık sınırı ne kadar? Bildiğimiz kadarıyla 19.500 TL civarında. Yoksulluk sınırı ise çok daha yüksek. İşte bu yüzden, işçi arkadaşlarımızın insanca yaşayabileceği bir ücret talep ediyoruz. Basına yansıyan rakamlara gelince. İşçilere, 100 bin TL civarında bir maaş talep ettiğimiz yönünde bir algı oluşturulmaya çalışılıyor. Ben de soruyorum: Çalışan işçi ile oturduğu yerden karar veren bürokrat arasındaki fark nedir? Biz 30 bin TL’ye layık görülürken, bürokratlar 200 – 300 bin TL maaş alacak, öyle mi? Peki, bu hangi hakka, hangi hukuka sığıyor?​” diye konuştu.

“Ek protokoller ve enflasyon zamları yok sayılmış”

Genel-İş İzmir 2 No’lu Şube Başkanı Ercan Gül de “1 Ocak 2024 itibarıyla yevmiyemiz 700 küsur TL idi. Tunç Başkan döneminde bu ücrete yüzde 11 ek protokol yapıldı. Ardından 6 aylık enflasyon farkıyla yüzde 24’lük bir artış sağlandı. Son olarak, Cemil Başkan yüzde 7 ek protokol yaptı. Ancak şimdi açıklanan ücretler, bizim 2024’ün ilk aylarında aldığımız maaşlar değil, bir yıl önceki rakamlar! Bu ne demek? Geçmişte Tunç Başkan döneminde yapılan yüzde 11’lik artışı, 6 aylık enflasyon farkını ve Cemil Başkan’ın yaptığı yüzde 7 ek protokolü yok sayıyorlar. Biz Toplu İş Sözleşmesi’ni (TİS) bir kenara bırakıyoruz. Bugünkü mücadelemiz TİS değil. Bugüne kadar bürokratlar Başkan’ı nasıl yanlış bilgilendirdiyse, bugün de aynı şeyi yapıyorlar. Anlaşılan Başkan, bizim neden sokağa çıktığımızı bile bilmiyor. Öyle olmasa, TİS maddelerini gündeme getirmezlerdi. Bizim meselemiz ekmek. Bugün ekmeğimiz için sokaktayız. Bunu bütün bürokratlar bilsin” ifadelerini kullandı.

“İzmir’de kaçacakları yer bırakmayacağız”

İşçilerin Lozan Kapısı’ndan Kültürpark’a girmesinin ardından İzBB Başkanı Cemil Tugay, Genel Sekreter Ramazan Tezcan ve bürokratların apar topar İzmir Sanat’ı terk ettiği görüldü. Konuya ilişkin konuşan Gül, “Bürokratlar bizim karşımıza gelip süreci masaya yatırmalı. Eğer biz süreci yanlış yürütüyorsak, gelip burada kendilerini anlatmaları gerekir. Ancak gördük ki, bürokratların eksikliklerini dile getirmemize rağmen hiçbir dönüş alamadık. Biz buraya gelene kadar daha vakti varken, Cemil Başkan’ı adeta buradan kaçıran bürokratlar var. Bu bürokratlar bizimle aynı masaya oturmuyor. Bizden kaçtıklarını hep birlikte gördük. Ama şunu bilsinler: Bugün kaçtılar, ama yarından itibaren onlar nerede biz de orada olacağız. İzmir’de onlara kaçacak yer bırakmayacağız. Korkunun ecele faydası yok. Bir gün bizi karşılarına alıp bu süreci toparlamak zorundalar” diye belirtti.